Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Soruşturma Komisyonu'nun eski dört bakanla ilgili dinleme kayıtlarının imha edilmesi kararını, ''Delil sayılmayan bir şeyin muhafazası da mümkün değil. Büyütülecek bir şey değil'' diye değerlendirdi.
‘Komisyonun kararı ara karardır esas kararı Genel Kurul'da verilecek’
Başka bir gazetecinin, “4 eski bakanla ilgili soruşturma komisyonunda gündeme gelen tapelerin imhası konusunda muhalefetin eleştirileri var. Biz bu konuda suç duyurusunda bulunacağız diyorlar. Bu konuda neler söylersiniz?” sorusuna Arınç şu cevabı verdi: “Tapeler diye başlıyorsunuz halk onu bilmeyebilir. Yani 17-25 Aralık’ta bir takım dinleme kayıtları yayınlandı. Gazetelerde de televizyonlarda da. Bu dinleme kayıtları üzerinden de Türkiye’de bir süreç başladı. Hem 4 bakanla ilgili hem de bizzat Sayın Cumhurbaşkanı'na yönelik olarak cumhurbaşkanımızın evlatlarıyla ilgili bir kampanya yürütüldü. Yolsuzluk vardır, bu kişiler yolsuzluk yapmıştır vesaire şeklinde. Kişilere yönelik yapılan soruşturma sonucu cumhuriyet savcılığı takipsizlik kararı verdi. Takipsizlik kararına itiraz edildi, mahkeme reddetti. Takipsizlik kararı kesinleşti. Ancak Anayasamız gereğince ilgili bakanlarla alakalı olarak ancak soruşturma komisyonu kurulabilirdi. AK Parti’nin de önergesiyle soruşturma komisyonu kuruldu. 4 aylık çalışmasını yaptı onlarda yaptıkları oylama da buna Yüce Divan'a sevkine gerek görülmediği şeklinde bir karar verdiler. Karar ara karardır esas genel kurula geldiğinde milletvekillerini vereceği karar bu konuda son hüküm niteliğinde olacaktır. Burada tape dediğimiz konuşmaların yayınlanmasının suç olduğu bir tarafa bunların delil olarak kabul edilip edilmeyeceği konusu var.Yargıtay’ın kararlarında da Anayasa Mahkemesi’nin bazı kararlarında izinsiz dinlenmiş olan şahıslara yönelik dinleme ses kayıtlarının delil olmayacağı karara bağlanmıştır. Bir de Ceza Muhakemesi kanununu 135. Madde olabilir veya yanlış söylemeyeyim.
Burada tanıklıktan çekilme hakkı olan kişilerin yani bir kişinin eşi, birinci derece yakınları veya başka ilişkide bulunan insanlar taraflı şahitlik yapabilir düşüncesiyle tanıklıktan çekilme hakları vardır. Onlara tanıklık yapacağım derlerse bile yemin teklif edilemez. Bu ceza muhakemesi kanununda yüzyıllardan beri olan bir hükümdür. Halbuki o dinleme kayıtlarında bir kişinin oğlu ile eşiyle kızıyla konuşmaları yayınlanmıştır. Bunların he mahkeme kararı ile dinlenmesi mümkündür, izinsiz dinlenmişse de bunun delil olarak sayılması mümkün değildir. Ceza muhakemesi kanununa göre dinlenmesi mümkün olmayan kişilerin ve delil mahiyetinde sayılmayan tutanakların imha edilmesi veya geçersiz sayılması gibi bir hüküm var. Herhalde soruşturma komisyonu başkanı ve üyeler bu kanaatle hareket ediyor. İşin içinde başka bir şey var mı doğrusu bilmiyorum ama benim düşünebildiğim bir hukukçu olarak, delil mahiyetinde sayılmayan ve delil olarak ta kabul edilmeyen bir dinlemenin artık mevcudiyetine gerek yoktur, diye düşünmüş olabilirler. Bu işin özü ile ilgili değildir. Şu açıdan yanı filanın filanın konuşma kayıtları imha edilecek, bu olmaz şeklinde düşünmemek lazım.
Herhangi bir adi olayda dahi siyasi boyutu olmayan böyle bir dinleme yapılmışsa, tanıklıktan çekilme hakkı olan kişilere yönelik bir dinleme varsa hiçbir mahkeme bunu esasen bugüne kadar delil kabul etmedi, delil sayılmayan bir şeyin muhafaza edilmesi de mümkün değil. Büyütülecek bir tarafı olduğunu düşünmüyorum. Çünkü bu beyefendiler esasen bir yıldan bu yana yapmadıkları şey kalmadı. Sadece isnatlar suçlar değil, suç duyurusunda da bulundular. Mahkemelere gittiler, takipsizlik kararına itiraz ettiler. Bundan yapacak çok fazla bir şeyleri de kalmadı. Ama hukuken bunların imha edilmesi mümkün değildir, şu sebeple diyorlarsa tabi onları dinlemek gerekir ama bildiğimiz konuları tekrar tekrar köpürtüyorlarsa bunun kimseye bir faydası yok.”