-ARINÇ: TÜRKİYE'NİN ROTASI DEMOKRASİ İSTANBUL (A.A) - 15.03.2011 - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Türkiye'nin ekseninin de rotasının da belli olduğunu belirterek, "Rotamız, demokrasinin çıtasını yükseltmek, insan hak ve özgürlüklerinin tesliminde bütün mazeretleri bertaraf etmektir" dedi. Arınç, Değişim Liderleri Zirvesi'nin kapanış oturumunda yaptığı konuşmada, zirvenin süreklilik kazanarak dünyada ve bölgede yaşanan gelişmeler konusunda yol gösterici bir platform haline gelmesini arzu ettiklerini vurguladı. Bu tür zirvelerin en önemli özelliğinin, uyandırdığı karşılıklı etki olduğuna işaret eden Arınç, dünyada artık hiçbir sorunun belli bir ülkenin ya da belli bir bölgenin kendi sorunu olarak kalmadığını, ülkelerin ve bölgelerin iç dinamiklerinin de küresel gelişmelerden doğrudan etkilendiğini, bu yeni durumun, insanlığın sorunlarını aşabilmesi için yeni imkanlar ve fırsatlar sunduğu gibi yeni meseleleri de gündeme getirdiğini söyledi. İç sorunları daha etkin ve daha hızlı çözüme kavuşturmanın yolunun içe kapanmak değil, dışarıya daha fazla açılmak olduğunun altını çizen Arınç, şöyle devam etti: "Değişim Liderleri Zirvesi, dünyanın ve bölgemizin sorunlarına iç kamuoyumuzun dikkatini çektiği gibi, kendi sorunlarımızı ve dinamiklerimizi de dünyanın benzer sorunları ve dinamikleriyle birlikte değerlendirme imkanı sunmaktadır. Elbette Türkiye'nin ekseni de rotası da bellidir. Rotamız, demokrasinin çıtasını yükseltmek, insan hak ve özgürlüklerinin tesliminde bütün mazeretleri bertaraf etmektir. Tek gayemiz, halkımızın insanca, adil, katılımcı ve paylaşımcı bir ülkede yaşamasıdır. Keza, tek amacımız kendi tecrübemizi bize dostluk elini uzatan herkesle paylaşmaktır. Çoğunluğu Müslüman olan bir ülkeyiz ve aynı zamanda demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletiyiz. Bu değerler, bizim ülkemizde asla çatışan değerler değildir. Aksine bu değerler, modern dünyanın güçlü bir parçası olarak Türkiye'nin gücüne güç katmaktadır. Ülkemizin bu özelliklerinin garipsenmesini kesinlikle doğru bulmuyoruz. Türkiye, sahip olduğu zengin medeniyet ve kültür değerleriyle birlikte AB'ye üye olarak dünya barışına katkı sağlama iddiasındadır. Bölgesinin parlayan yegane yıldızı olarak Türkiye, bu özellikleriyle maddi ve manevi olarak sahip olduğu büyük imkanlarla AB üzerindeki tereddütleri ve gölgeleri de dağıtabilme kudretine sahip olan tek ülkedir." -"DEMİR YUMRUKLA YÖNETEN LİDERLER ACİZ DURUMDA KALMIŞLARDIR"- Bugün dünyanın neresinde olursa olsun her türlü ayrımcılık, ırkçılık, din ya da mezhep düşmanlığının insanlığa ağır bedeller ödettiğini ifade eden Arınç, bu yanlışların aynı zamanda dünyadaki adaletsizlikleri, ekonomik veya sosyal dengesizlikleri, çatışmaları, hatta savaşları besleyen unsurlar olduğunu, bunların, değişimin ve adalet sağlayacak dönüşümün önündeki en büyük engelleri oluşturduğunu söyledi. Değişimin insanca bir hayat, adil ve katılımcı bir toplumsal hayat, doğal ve sağlıklı bir çevre sağlayabildiği ölçüde değerli olduğunu vurgulayan Arınç, değişimin liderleri ya da değişime öncülük edenlerin de insanlar arası adaleti sağlayabildikleri ölçüde saygıdeğer olduklarını kaydetti. Bir lideri lider yapanın, öncü fikirler ve düşünceler olduğunun altını çizen Arınç, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Halkın beklentilerini, umutlarını ve taleplerini karşılayabilecek öncü fikirleriniz ve düşünceleriniz yoksa bir lider olabilirsiniz ama halk sizden razı değilse elinizdeki güç bir baskı mekanizmasına dönüşebilir. Sonuçta şu günlerde yakın çevremizde örneklerini yaşadığımız gibi, yıllarca ülkelerini demir yumruk ile yöneten liderler, halklarının değişim talepleri karşısında aciz durumda kalmışlardır. Umudumuz ve beklentimiz, dost ve kardeş bildiğimiz ülkelerde yaşanan gelişmelerin, kendi halkına karşı şiddet kullanmaya varan arayışlara daha fazla yol açmaması yönündedir. İnsanların refahı, mutluluğu ve insanca yaşaması için araç olan toplumsal, ekonomik, kültürel değer ya da zenginlikleri bir amaç olarak benimseyerek, bunları başka insanlar üzerinde bir baskı ya da zorlama mekanizması olarak kullanmak da lider fikirler karşısında ayakta kalamaz." -"İNSANİ TALEPLERİN KARŞILIĞINI BULAMADIĞI YERDE DEVLET VAR OLAMAZ"- Bülent Arınç, Japonya'da yaşanan doğal felaketin büyüklüğü ile Ortadoğu'daki gelişmeleri birlikte düşünmenin insanlık adına, gelecek adına, medeniyet adına yeniden düşünmeyi gerektirdiğini belirterek, insanların dünya üzerinde sınırsız tasarruf hakkına sahip olmadıklarını, değişim ve dönüşümün mihenk noktasının hak ve adalet olması gerektiğini ifade etti. Ortadoğu'daki gelişmelerden sadece Ortadoğu liderleri değil, bütün dünya liderlerinin ders çıkarması gerektiğine dikkati çeken Arınç, geleceğe kendileri ve ülkelerini hazırlayanların geleceği de şekillendireceğini vurguladı. Dünyayı kamplara bölen, bloklaşmalara neden olan geçmişin bencil ve çatışmacı anlayışı yerine önümüzdeki dönemde hak ve adalet doğrultusunda bütün insanlık için planlar ve projeler üreten liderler ve devletlerin payidar olacağını dile getiren Arınç, önümüzdeki dönemde evrensel ahlak, insan hakları, uluslararası hukuk, adalet ve çevre konularının en fazla üzerinde durulacak kavramlar olacağını söyledi. Arınç, şöyle konuştu: "Bu gelişmelerin gerisinde kalanlar, statükonun değişimine direnenler ise halen avantajlı durumda olsalar bile, yeni dünyanın çoğulcu karakteri karşısında ayakta kalamayacaklardır. Zira insani taleplerin karşılığını bulamadığı bir yerde devlet de var olamaz, sistemler de ayakta kalamaz. Türkiye olarak bölgemizde ve bütün dünyada bütün gücümüzü daha insanca bir gelecek adına seferber etmek için her türlü katkıyı sağlama gayreti içindeyiz. Halkıyla barışık, halkın talep ve beklentilerini kendi talep ve beklentilerinden ayrı tutmayan, model olmak gibi bir kaygısı olmadan kendi sorumluluğunun bilincinde olmaya gayret eden bir anlayışla bölgemizdeki bütün gelişmelere barışçı ve adil katkılarda bulunmaya çalışıyoruz. Kendi ülkemizin refahını bölgemizin ve başka ulusların refahından ayrı tutmuyoruz. İnsanlığın baş tacı ettiği fikirler ve anlayışlar çerçevesinde, dayanışmadan ve diyalogdan kaçınmadan üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeye çalışıyoruz. Kendi halkımızın beklentileri ve talepleri doğrultusunda değişim ve dönüşümün önündeki her türlü engelle mücadeleye her zaman hazırdık, öyle olmaya da devam ediyoruz."