ARINÇ: YİNE SÜKUTU HAYALE UĞRADIM BURSA (A.A)

-ARINÇ: YİNE SÜKUTU HAYALE UĞRADIM BURSA (A.A) - 23.05.2011- Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, anamuhalefet partisi lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun Hakkari'de söylediklerini duyunca sükutu hayala uğradığını belirterek, ''Hakkari'deki gerçeği biz hepimiz biliyor ve yaşıyoruz. Sadece popülizm uğruna, bölgeden oy alabilmek uğruna KCK davası sanıklarını ziyaret edip başsavcıyı sorgulamak fevkalade yanlıştır'' dedi. Arınç, Bursa Sanayici ve İşadamları Derneği (BUSİAD) Yüksek Danışma Kurulu Toplantısı'ndaki konuşmasında, 12 Haziran'da yapılacak seçimlerin Türkiye için istikrarın en azından bir şekilde devam etmesini sağlamasını diledi. Siyasi istikrar ile ekonomik istikrarın ''siyam ikizleri'' gibi olduğunu belirten Arınç, ''İkisini birbirinden ayırmak mümkün değil. Siyasi istikrar olmazsa, ekonomide istikrar beklemeyin. Bu mutlaka gözetilmesi gereken bir konudur'' diye konuştu. Arınç, son 2010 rakamlarının kendilerinin kriz döneminde bile ne kadar başarılı bir ekonomi yönetimi gösterdiklerini ifade ettiğini anlatarak, Türkiye'nin Çin ve Arjantin'in ardından büyümede 3'ncü ülke konumunda bulunduğunu, 192 devlet içinde büyümede yüzde 9'u bulmuş olmalarının fevkalade önem taşıdığını vurguladı.  Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın imam hatip mezunu olduğunu, işçi olarak çalıştığını, sonra iktisadi ve ticari ilimler akademisini bitirdiğini, çalışma hayatı içinde bulunduğunu belirten Arınç, şöyle konuştu: ''Almış, satmış, vermiş. Başbakan olduğu zaman herkes güldü. 'Bu adam bu işleri kıvıramaz, hiç bilgisi ve becerisi de yok. Bunlar militan adamlar. Sadece bağırıp çağırmayı bilirler. İşte özel hayatı da şöyle falan' dediler. Bizim ekonomik yönetimimizde 25 kişi vardı, partiyi kurduğumuz zaman. Onlar o kadar güzel ve başarılı insanlardı ki belki bugün elde ettiğimiz sonuçlar onların eseridir. Bu başbakan döneminde TÜSİAD başta olmak üzere pek çok saygın ve yüksek iş adamı, bizden IMF ile yeni bir stand-by yapmamızı istedi. Çünkü gelecek sıcak ve hazır paranın kendilerine kanalize edileceğini düşünüyorlardı. Biz en zor ve sıkışık zamanımızda buna itiraz ettik; 'Hayır olmayacak, kendi öz kaynaklarımızla döneceğiz' dedik. Çünkü o başka bir krizin sebebi olacaktı. Ne kadar iyi hareket etmişiz ve IMF'ye de bunu söylettik. Onlar da dediler ki; 'Türkiye'nin bize ihtiyacı kalmadı.' Yani tek taraflı olarak da 'sen buradan git' demedik. Şimdi Yunanistan, Portekiz, İspanya, İzlanda, İrlanda ne durumda, Avrupa'nın ülkeleri ve Amerika ne durumda? Çok şükür 'Bu kriz bizi teğet geçecek' dendiğinde birilerinin tefe koyduğu bir insan... Şimdi 2010 rakamlarıyla da geçtiğimiz ay bütçenin fazla vermesiyle de yıllar sonra faizlerin en azından esnaf, tarım kesimi ve diğer konularda KOSGEB'in verdiği kredilerin ne kadar önemli bir hale geldiğini görebiliyoruz. Bu başarılı yönetimin mutlaka artarak devam etmesini düşünüyoruz.'' -''BU ANAYASAYI ELİNE ALAN HERKES 'BU BENİM ANAYASAMDIR' DİYEBİLMELİ'' Arınç, Türkiye'de istikrarın korunması gerektiğini, bu istikrarın devam etmesi halinde 12 Haziran'dan sonra birinci işlerinin yeni, daha sivil, daha çağdaş, daha öz, ideolojisi olmayan bir anayasa yapmak olduğunu söyledi.   ''Türkiye'de toplumsal barışı kurmanın yolu, zaten 72 maddesi değişmiş adeta tanınmaz hale gelmiş Anayasayla yola devam etmek değildir'' diyen Arınç, şöyle devam etti:  ''60 darbesi 61 anayasası, 80 darbesi 82 anayasası, artık AB'de müzakere eden bir ülkeye 26 maddesini daha 9 ay önce değiştirmiş bir ülkeye ve birbirinden kopuk hale gelmiş anayasanın bağlantısız hale gelmiş şeklini kabul edemeyiz. Daha öz, daha kısa, daha ideolojisi olmayan, insan odaklı, birey odaklı bir anayasa yapacağız. Buna hazırlığımız var. Burada ifade ediyorum, buna herkesin hazırlıklı olmasını da 12 Eylül'den hemen ertesi gün söyledik. Herkes hazırlığını yapsın, 12 Haziran'dan sonra masaya koysun. Hiç bir sıkıntımız yok. Bir sene mi sürer, iki sene mi sürer ama daha iyi bir anayasa yapmak için parlamentoda mutlaka bir araya gelelim ve bu anayasa bugün bazılarının korktuğu gibi 400 milletvekili ile gelmiş bir AK Parti'nin kabul ettiği bir anayasa olmasın. Bunu kabul ediyoruz. Kaç çıkar bilemem ama yeni bir anayasa yapmak için en azından 330 milletvekili olması lazım. 12 Eylül'de gördük ki CHP ret oyu verdi, hatta sandığa gitmedi. MHP ret oyunu verdi, BDP ret oyu verdi. Aynı şekilde Türkiye sathında onların hepsi 'hayır' dediler ama halk yüzde 58 ile 'evet' dedi. Onun için yeni anayasa parlamentoda kaç oyla kabul edilirse edilsin 367 değil sadece 467 oyla bile kabul edilirse edilsin sonunda referanduma götüreceğiz. Buna halk karar versin. Bu anayasayı eline alan herkes 'Bu benim anayasamdır' diyebilmeli. Parlamenterlerin oy çokluğu ile kabul edilmiş bir anayasa değil, sonunda halkın kabul veya reddedebileceği bir anayasa ile yola çıkmamız lazım.'' Arınç, bunun ötesinde Türkiye'yi yıllardan beri meşgul eden terörle mücadele, güvenlik sorunu ve bölgeler arası dengesizlikler konusunda işbirliği yapacaklarını, ellerindeki işleri bitirmeye gayret edeceklerini vurgulayarak, bu konuda çok hazırlıklı olduklarını belirtti. -KILIÇDAROĞLU'NUN HAKKARİ'DEKİ KONUŞMASI- Toplantıya gelirken televizyon haberlerinden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Hakkari'deki sözlerini izlediğini anlatan Arınç, şunları kaydetti: ''Anamuhalefet partisi liderinin Hakkari'de söylediklerini duyunca yine bir sükutu hayale uğradım. Hakkari'deki gerçeği biz hepimiz biliyor ve yaşıyoruz. Sadece popülizm uğruna, bölgeden oy alabilmek uğruna KCK davası sanıklarını ziyaret edip başsavcıyı sorgulamak fevkalade yanlıştır. KCK, PKK'nın şehir yapılanmasıdır. İddianame bunu gösteriyor. Belediye başkanı da olsa, bir başkası da olsa bu davanın iddianamesinde yargılanan insanlara, sırf Hakkari'de, 'kalabalık toplansın' diye arka çıkmak, ülke gerçeklerine ihanet etmektir. Biz, yargılanan herkesin en kısa sürede hakkın yerini bulmasını, beraat etmesini, aklanmasını veya hakkında suç varsa delil varsa elbette hukuk karşısında da bir cezayı görmesini isteriz. Ama orada başka türlü, Bursa'da başka türlü konuşmak, ülkede yapılabilecek hayırlı bir hizmet de değildir.'' Arınç, milletvekili olarak seçilmesi halinde siyasi çalışmalarına bildiği doğrultuda devam edeceğini ifade ederek, ''İnandığım ilkeler için çalışırım. Sizin bana her zaman ulaşmanız, bana söyleyeceğiniz sözleri benim takip etmem mümkün olabilir. Bildiğim kadarıyla koşarım. Sadece ben değilim, inşallah milletvekili arkadaşlarımla da sizlerin, Bursamızın, ülkemizin, hem sanayileşme konusunda hem istihdam konusunda, hem de başka konulardaki düşüncelerinizi her zaman öğrenme fırsatı bulmaya çalışırım'' diye konuştu.