ARINÇ: "HALKI BİR KAZ GİBİ GÖRMEYİN" BURSA (A.A)

-ARINÇ: "HALKI BİR KAZ GİBİ GÖRMEYİN" BURSA (A.A) - 09.06.2011 - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''Benim Kemal Kılıçdaroğlu'na bir tavsiyem var; öncelikle halka saygı göstermesini bilin. Halkı yolunacak bir kaz gibi, aldatılacak bir sürü gibi görmeyin'' dedi.  Başbakan Yardımcısı Arınç, Üçevler, Gülbahçe ve Selamet mahallelerinde düzenlenen nokta mitinglerinde yaptığı konuşmada, tarih kitaplarında çocuklara ''milattan önce'' ve ''milattan sonra'' dönemlerinin öğretildiğini, şimdi de AK Parti'den önce ve AK Parti'den sonranın konuşulduğunu söyledi.  AK Parti'den önce koalisyon hükümetlerinin bulunduğunu, bu dönemlerde çıkar, menfaat, çekişme ve kavgaların olduğunu ifade eden Arınç, ''Biz tek başımıza geldik, daha 15 aylık bir partiydik. Ama halk bizi güvenilir, dürüst, namuslu buldu, bize inandı ve çok şükür bir defa oy verdi, 8,5 yıldır iktidardayız. Allah'ın izniyle üçüncü döneme de besmele çekip başlıyoruz'' diye konuştu. Seçimlerin iki gün sonra yapılacağını, bu seçimde birilerine ders olması bakımından AK Parti'nin daha güçlü olması gerektiğini belirten Arınç, şunları kaydetti:  ''Çünkü meydanı boş bulanlar, Noel Baba gibi çantalarına hediye doldurdular, atmaya başladılar. Bir yere gidiyor, 'Mazot 1,5 lira olacak' diyor. Keşke olsa, ama aklı olan bilir ki mazot 1,5 lira olamaz. Neden bunu söylüyor? Vaatlerle oy kazanmaya çalışıyor. Devlet idare etmemiş, hükümet olmamış, bütçe nedir, nasıl yapılır diye bilmeyen bir insan, her şeyi söyleyebilir. Havayı da pazarlayabilir, suyu da güneşi de vadedebilir. Cennette arsa bile verir, yeter ki oy alabilsin diye. 'Nasıl olsa benim sırtımda yumurta küfesi yok. Hükümet de olacak halim yok, ben bol bol atayım, oyumu yükselteyim, CHP içinde beni paramparça etmek isteyenler var, onlara fırsat vermeyeyim' diye düşünebilirsin. Ama 'popülizm' denilen bir şey var, yani boş vaatlerle oy toplamak, kimseye bugüne kadar yar olmadı. Bunun en son örneği Cem Uzan'dır... Benim Kemal Kılıçdaroğlu'na buradan bir tavsiyem var; öncelikle halka saygı göstermesini bilin. Halkı yolunacak bir kaz gibi, aldatılacak bir sürü gibi görmeyin.'' -''KİMSENİN HADDİ DEĞİL''- Bülent Arınç, CHP'nin Bursa'daki mitinginde açılan ''AKP'ye oy verecek kadar beyinsiz değilim'' pankartını hatırlatarak, Kılıçdaroğlu'nun bundan memnun olduğunu söyledi. Arınç, şöyle devam etti:  ''Milletin oyuna, düşüncesine, fikrine saygı göstermeyen bir adam, nasıl başbakan olur? Nasıl genel başkan oldu ve nasıl genel başkanlığa devam edecek? Genel başkan olması kolay oldu da başbakan olması o kadar kolay değil. Çünkü biliyorsunuz, kongre yapılacak Baykal'ın başına bir iş getirdiler. Özel ağlayıcılar tuttular Baykal'ın evinin karşısında. 'Biz seni çok seviyoruz' diye hüngür hüngür ağlıyorlar. 'Ne olur pazar günkü kongreye gel, bizi yalnız bırakma, yine genel başkanımız ol. O da biraz kendisini ağırdan alıyor. 3 gün ağladılar. 3 gün de Bay Kemal ve arkadaşları da gitti geldi. Gazeteciler sordular; 'Sen genel başkan adayı olacak mısın kongrede? 'Haşa tövbe vallahi öyle bir düşüncem yok' dedi. Çünkü o zaman cesareti de yoktu, girse de kazanamayacağını biliyordu, ama bir yerlerden bir tezgahlar, parti içi çekişmeler, birileriyle işbirliği 3 defa 'hayır aday olmayacağım' diyen bir insan seçime 2 gün kala 'Ben adayım' dedi. Parti içinde kasetle birisini götürdüler, onun rüzgarıyla da birisini getirdiler. Hiçbir birikimi, bilgisi yok. Geçmişte hiçbir tecrübesi, devlet adamlığı sıfatı yok. Sadece 92'den 98'e kadar SSK'da genel müdür olmuş SHP döneminde, SHP'yi yerin dibine batırmış, borcun içine sokmuş, Tunceli'de ne kadar akrabası varsa hepsini işe aldırmış, sonunda da Karabulut olan soyadını 'Beni tanımasınlar' diye Kılıçdaroğlu'na çevirmiş bir insan, bundan mı Başbakan olacak? Biz bazı şeyleri utanıyoruz, konuşmaya ve söylemeye, ama bize 'beyinsiz' demek kimsenin haddi değil. Bu milletin verdiği oy onun helal oylarıdır. Kime isterse verir. Biz sadece tavsiye ediyoruz...''  -''AMERİKAN DERGİLERİNE YAZI YAZDIRIP...''- CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun her gittiği yerde meydan okumaya çalıştığını belirten Bakan Arınç, şöyle konuştu:  ''Meydan okuyan insana bakıyoruz, Allah Allah 'bu lafları nereden çıkardı bu' diyoruz. Karşısına davet ediyor Başbakanı 'Gel seninle konuşalım hesaplaşalım. Başbakan bugün Bingöl'de, ertesi gün Ağrı'da, öbür gün İstanbul mitinginde. Hatta bu mitingler bitiyor, akşam da televizyon programlarında... Şimdi, 'Karşısına çıkamazmış'. Neden? Kendisi yürekli olacakmış, mangal gibi kor ateş taşıyacakmış. Aman Allah'ım, bunu söyleyene bakın da neler yaptığına bakın. Bir defa Tayyip beyin karşısına çıkacak bir insanın da en az onun kadar Türkiye'de çetelere, mafyalara meydan okuyan, demokrasiyi ortadan kaldırmaya çalışan darbecilerle cuntacılarla ölümüne mücadele eden bir insan olduğunu bilmesi lazım.'' Arınç, Türkiye'de kimsenin Kılıçdaroğlu'nun varlığından haberdar olmadığını savunarak, sözlerini şöyle sürdürdü:  ''Kimsenin değer, kıymet verdiği yok ama bizim Başbakanımız için birilerinin neler düşündüğünü neler yapmak istediğini hangi tezgahlarla Türkiye'yi karıştırmak istediklerini hepimizin bilmesi lazım. Sonra bizim Başbakanımız iktidar olabilmek için Amerikan dergilerine yazı yazdırıp, 'Bu Tayyip Erdoğan da çok güçlendi canım, bunun gücünü biraz daha aşağı çekelim, onun için CHP'ye oy verelim' diye yazdırmazdı. Amerika'ya selam çakıp, İsrail'den özür dileyerek, yerini sağlamlaştırmaya kalkmaz bir cesur insan. Cesur insan, yanında oturan İsrail Cumhurbaşkanı'na 'Sen zalimsin' diyebilen insandır...'' -''NE ABDEST BİLİR BU ADAM, NE İSLAM BİLİR...''- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde büyük yatırımlara imza attığını ifade eden Arınç, şunları söyledi:  ''İşte öyle bir Başbakanı, kasetlerindeki edepsizlikler yüzünden değil, şiir okumaktan dolayı bir yıl hapse mahkum ettiler, cezaevinde yatırdılar. O hırsızlık, soygunculuk, yolsuzluk yapmamıştı, birilerinin parasını zimmetine geçirmemişti. 'Minareler, kubbeler' diye bir şiiri okuduğu için o zaman kendisine zulmedilmiş, cezaevine gönderilmişti. Cezasını çekti ve çıktı. Ondan sonra 'bu adam muhtar bile olamaz', onun için adaylığını iptal ettik' demişlerdi. İlk seçimde milletvekili olamadı, ama milletin gücü ve Allah'ın taktiri şüphesiz, 3 ay sonra onu meclise yüzde 85 oyla soktu, Başbakan oldu, 8,5 yıldır da Başbakanlığına devam ediyor. Bu Bay Kemal, SSK'yı bitirdi, ondan sonra hakkında davalar açıldı, 1999 yılında Rahşan affıyla kurtuldu. Hemen kapağı meclise atmak istedi. Gitti Ecevit'e müracaat etti, DSP'den adaylığını koymak istedi. DSP'nin Genel Başkanı rahmetli Ecevit, 'sen yeteneksiz bir adamsın, senin davaların var üstelik, seni aday yapmıyorum' dedi, partiden kovdu. Şimdi, biz Ecevit hakkında iki laf söyleyince, beyefendi çok gücenmiş bize, diyor ki; 'Sizin Ecevit'i ağzınıza almanız için önce abdest almanız gerekli. Allah'ım yarabbim. Ne abdest bilir bu adam, ne İslam bilir ne millete ders verecek bir noktada. Müslümanlık'ta böyle birisinin adını ağzına alırken abdest almak mı var?...''