ARINÇ: KIRKPINAR BAŞPEHLİVANI GİBİYİM GEMLİK (A.A)

-ARINÇ: KIRKPINAR BAŞPEHLİVANI GİBİYİM GEMLİK (A.A) - 26.08.2010 - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''Alnı açık başı dik bir partinin milletvekiliyim. Sekiz yıldır seçime girdim. Beşinde de sırtım yere gelmedi. Kırkpınar başpehlivanı gibiyim'' dedi.  Arınç, Gemlik'te bir çay bahçesinde vatandaşlara seslenirken, 49 milyon seçmene ulaşmak istediklerini, bunun için il, ilçe, belde ve köylere kadar ulaşıp ''Niçin evet denilmesi gerektiğini'' anlattıklarını söyledi.  Bu referandumun çok önemli olduğunu ifade eden Arınç, şöyle konuştu:  ''Kemal Bey de Devlet Bey de diğerleri de bize neden 'Hayır' olduğunu izah etmeleri gerekiyor. Vicdanlarınıza baskı kurmuyoruz, sizlere şantaj baskı yapmıyoruz. Bir afiş dikkatimi çekti. Kocaman 'Hayır' yazıyor. Altında ''Türkiye İşçi Partisi'' yazıyor. İşçi Partisinin neden 'Hayır' dediğini tahmin ediyorum. Türkiye İşçi Partisi'nin 'Hayır' karşısında CHP'nin de 'Hayır' demesini normal karşılıyorum. CHP'nin tabanı açısından Bursa'daki tabanı açısından değil 'Ben bu Ergenekon terör örgütünün avukatıyım' diye kasım kasım kasılan, her mahkemesine CHP milletvekillerini savunmacı olarak gönderen bir siyasi partinin genel başkanının, terör örgütünün başkanı olduğu için yargılanan bir partiyle neden işbirliği yaptığını anlıyorum. Ama CHP'nin Bursa'daki tabanına soruyorum, Doğu Perinçek'in genel başkanı olduğu, üç yıldır tutuklu olarak yargılandığı bir siyasi partinin 'Hayır' demesi karşısında ''Al benden de o kadar'' demesini iyi düşünmenizi istiyorum.'' Arınç, oya bir kağıt parçası gibi bakılmaması gerektiğini, ''Evet'' ve ''Hayır''ın bir sorumluluğu olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:  ''Ya doğru iş yapacağız ya da yanlış iş yapıp zararını çekeceğiz. Alnı açık başı dik bir partinin milletvekiliyim. Sekiz yıldır seçime girdim. Beşinde de sırtım yere gelmedi. Kırkpınar başpehlivanı gibiyim. Kurulduğumuz günden bu yana önümüze engel üzerine engel çıkarıyorlar. 2001-2002 krizlerinde her şeyi batırdılar, herkes kaçtı, biz tek başımıza geldik. Ardından yapılan seçimlerde de millet desteğini aldık. Cumhurbaşkanı seçimlerinde bize engel oldular. 'Cumhurbaşkanı Ak Parti'den olmaz' dediler. Halka gittik ve engelleri kaldırdık. Millet bizi bağrına bastı, sevdi, sahiplendi. 'Seni sevdim sen de bana hizmet et' diyerek bize destek verdi.'' -''AK PARTİ'Yİ YIKMAK İÇİN NELER YAPMIŞLAR, NELER''- Türkiye'nin demokrasiye, özgürlüğe ihtiyacı olduğunu vurgulayan Arınç, şunları kaydetti:  ''CHP Anayasa'yı mı değiştirecek, MHP'nin böyle bir davası mı var. Bizim derdimiz milletin davasıyla ilgili. Milleti düşünen, Anayasa'nın millete dar geldiğini görecek ve çaresini arayacak. Darbeyi yapanlar yeni bir Anayasa mı yapsın, onu mu istiyorsunuz? Türkiye'de bunu bekleyenler de var. ''Eskiden ne güzeldi. Dört tane adam çıkıyordu el koyuyordu, Meclis dağıtıldı, partiler kapandı. Şimdi öyle değil kardeşim, sandığa gidiyoruz. 'AK Parti malı götürüyor, kazanıyor, bize nal toplamak kalıyor' diye üzülüyorlar. 'Ah o eski günler ah... Otur derdik otururlardı, kalk derdik kalkarlardı. Şöyle kitapçığı bir fırlatırdık hükümetler yıkılırdı. Bunlar topla tüfekle yıkılmıyor, ne balyozlar ne halk fişlemeler'. Defterler açıldı ki AK Parti'yi yıkmak için neler yapmışlar, neler. Arınç, her alanda eşitlik getireceklerini ifade ederek, şöyle konuştu:  ''Şehit yakınlarına, gazilere pozitif ayrımcılık getireceğiz. Eskiden fişlemeler vardı, yapılırdı. Bu insan haysiyetine aykırıdır. İzinsiz olarak insanın özel hayatına girmek doğru değildir. Özel hayatına ait bilgiler hiçbir şekilde yazılamayacak, yazılıp, çizilemeyecek. Buna kim 'Hayır' diyebilecek? Fişlemeyi kabul edebilir misiniz? Sendikaları güçlendiriyoruz. Memurlar, işçiler hakkını arayacak. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkı gelecek. Hakimler Savcılar Yüksek Kurulunun kararlarının çok daha objektif, tarafsız olabilmesi için üye sayısını artırıyoruz. Yargı yolunu açıyoruz. Vatandaşa ''Benim hakkım var, hakkımı almak istiyorum''un yolunu açıyoruz. AK Parti geçici maddeyi kaldırıyor. Darbecilerin dokunulmazlığını kaldırıyoruz ki bundan sonra Türkiye'de hiç kimse darbeye cesaret etmesin, darbecilik, cuntacılık Türk siyasetinden ebediyen elini çeksin.'' -''CİNDORUK'UN BAŞKANLIĞINDA BİRLEŞENLERİN KULAKLARINI ÇINLATIYORUM''- Türkiye'nin 50 yılının darbe dönemleriyle geçtiğini belirten Arınç, ''1960'ta darbe anayasası, 20 yıl geçti, 82'de darbe anayasası yapıldı, bugüne geldi. Demokratikleşen Türkiye için ayıp değil mi?'' dedi. ''Bu millet kendi anayasasını darbe olmadan yapamaz mı?'' diyen Arınç, şöyle konuştu:  ''Anayasa için darbe olmasını mı bekleyeceğiz? Kendi Anayasamızı değiştiriyoruz, sivil hale getiriyoruz. Menderes ve arkadaşlarını idam edenler her gün nefretle anılıyorlar. Menderes ve arkadaşları her gün şükranla minnetle anıyorlar. Demokratik Partililerin ya da Anavatan ile Doğru Yol Partisinin birleşmesiyle meydana gelen, darbecilerin lafıyla sözüyle 'Hayır' denilmesini isteyen Cindoruk'un başkanlığında birleşenlerin kulaklarını çınlatıyorum. Sizler Adnan Menderes'i yıllarca konuşarak, istismar ederek oy toplayıp iktidara gelenlersiniz. Şimdi Adnan Menderes'in oğlunun sözlerine niye kulak vermiyorsunuz? 'Bir değil, bin kere evet oyu vereceğim' diyor. Daha çok özgürlükleri getirdiğini düşünüyoruz. Daha ileri demokrasi olduğunu düşünüyoruz. Bizim düşüncemiz 'Evet' oyu vermenizdir. Kemal Kılıçdaroğlu'na bakarsanız illa 'Hayır' olacak? Neden Kılıçdaroğlu? Bunlardan hangisi senin hoşuna gitmedi? İki tanesi hoşuna gitmedi, 'Hayır' oyu verdin. Anayasa Mahkemesine gittin. Anayasa Mahkemesi ana muhalefet mahkemesi gibi. Her gün, akşam yemek yemeğe gider gibi her sabah oraya gidiyorsun. İptalini istedin ama Anayasa Mahkemesi 'bu yapılanlar uygun' dedi. 'Halkın önüne götürüyorum' dedi.  Kılıçdaroğlu, ''Anayasa Mahkemesine iptali için gittim ama Anayasa Mahkemesi aykırı değil' dedi. 'Sizden özür diliyorum. Sandığa gidin kararı siz verin'' deseydi inanın çok daha büyük iş yapmış olurdu. Her gittiği yerde 'Hayır'da hayır vardır' diyor. Son günlerde birileri maksatlı olarak fotoğrafları büyüterek anketleri çarpıtarak etkilemeye çalışıyorlar. Kemal Bey Van'da 150 kişiye hitap etti. Açıp gazetelere bakın, fotoğrafını da görüyorsunuz. '150, 200 ve 500' diyen var, ama 500'ü aşan yok. Birisi uçmuş, hesap kitap da yok. Bunun 10 mislini yazmaya kalkmış. Bundan sonra yayınlanacak anket sizi etkilemeye yönelik olacaktır. 'Evet'ler, 'Hayır'lar birbirine çok yakınmış en fazla 53'müş, bazı yerlerde 'Hayır'lar çok çıkıyormuş diye deli saçması şeyler söyleniyor. AK Partinin 'Evet' dediği kampanyaya Saadet Partisi, BBP de 'Evet' diyor. Birçok sivil toplum kuruluşu da 'Evet' diyor.''