ARINÇ: ''SİLAHLI KUVVETLERİ YIPRATICI DAVRANIŞ DEĞİL'' İSTANBUL (A.A)

-ARINÇ: ''SİLAHLI KUVVETLERİ YIPRATICI DAVRANIŞ DEĞİL'' İSTANBUL (A.A) - 26.11.2010 - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Arınç, üç generalin ilgili bakanlarca açığa alınması sürecinde olan biten her şeyi hukuk çerçevesi içinde gördüğünü belirterek, ''Bu hadise, silahlı kuvvetler gibi Türkiye'nin göz bebeği olan kurumu yıpratacak bir davranış değildir. Aksine ülkeyi yöneten Hükümetin ve onun bakanlarının, kendilerine tanınan yetkileri kullanmasından ibarettir'' dedi. Arınç, Anadolu Ajansı (AA) Genel Müdürlüğü ile İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı'nın ortak organizasyonuyla düzenlenen ''Kültür Başkentinde Haber Ajansları Buluşması''nın açılışından ayrılırken gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.  Üç generalin bakanlar tarafından açığa alınmasına ilişkin bir soru üzerine Arınç, bu üç generalin, bakanlar tarafından yıllardan beri kanunda yazılı olan bir yetkiyle ve belli sebeplerle açığa çıkarıldıklarını belirtti. Bunda yadırganacak, tartışılacak, garip ya da yakışıksız bulunacak bir durum bulunmadığını söyleyen Arınç, ''Kanunlarda, yazılı hukukta var alan yetkiler, zamanı geldiğinde, yeri geldiğinde, icap ettiğinde yetkililer tarafından kullanılabilir'' diye konuştu. Arınç, bununla birlikte idarenin her türlü eylem ve işlemlerinin, yasa izin verdiği ölçüde yargı yoluna açık olduğunu, daha önce üç generalin terfi edememeleri noktasında Askeri Yüksek İdare Mahkemesine başvurduklarını ve o mahkeme tarafından yürürlüğün durdurulduğunu anımsatarak, sonrasında kendileri ve kamuoyu tarafından bilinen sebeplerle bakanlar tarafından açığa alındıklarını kaydetti. Bülent Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Sivil hükümetin, kendisine yasalarla tanınmış yetkileri kullanmasından daha tabii bir şey olamaz. Buna karşı da mağdur olduklarını ifade edenler varsa mutlaka yargı yollarına başvuracaklardır. Hukukta çare tükenmez. Türkiye bir hukuk devletidir. Bunu başka noktalara çekmek, bunu silahlı kuvvetlerin aleyhinde yorumlamak, bu onurlu kuruma itibar kaybettirecek birtakım yorumları, pervasızca, televizyon ekranlarında yapmak da doğru değil. İlk defa kullanıldığını ifade ediyorsunuz. Yeri ve zamanı geldiğinde bu yetkiler kullanılır. Kimisi 'geç kalındı bile' diyebilir, kimisi 'tam zamanı' diyebilir. Ama bu yetki varsa kullanılır. Asıl tartışacağımız şey, yetki olmamasına rağmen böyle bir cepheliğin mevcut olmasıdır. Bunu da hiç kimse iddia etmiyor. Ben olan biten her şeyi hukuk çerçevesi içinde görüyorum. Bu hadise silahlı kuvvetler gibi Türkiye'nin göz bebeği olan kurumu yıpratacak bir davranış değildir. Aksine ülkeyi yöneten Hükümetin ve onun bakanlarının, kendilerine tanınan yetkileri kullanmasından ibarettir. Bir ülkenin itibarı, siyasi gücü, bir ülkedeki üç tane önemli erkin birbiriyle olan ilişkisi, yetkiler zamanında ve doğru biçimde kullanıldığı zaman gerçekleşebilir.'' -''UZUN AÇIKLAMA, KISA AÇIKLAMA GÜLÜNÇ KAÇIYOR''- Bir gazetecinin, Genelkurmayın konuya ilişkin detaylı bir açıklama yapmasının, Hükümete cevap izlenimi doğurduğuna ilişkin yorumu üzerine Arınç, kendisinde böyle bir izlenim oluşmadığını söyledi. Bülent Arınç, ''Süreci baştan alarak anlatmış diyebiliriz. Bu onların görevidir, çünkü kamuoyunda bilen bilmeyen o kadar yanlış bir şekilde tartışıyor ki bu konuyu, konuya açıklık getirmek için süreci baştan sona anlatan bir tavır içerisinde olabilirler. Bunu, sert açıklama, olağan dışı açıklama, hükümete karşı açıklama gibi kimse yorumlamasın. Bu lafların modası geçti Türkiye'de, en azından 8 yıldan bu yana. Türkiye artık yeni bir Türkiye'' diye konuştu. Türkiye'de ileri demokrasi ve özgürlükler bulunduğunu ve Türkiye'nin gerçekten laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olduğunu söyleyen Arınç, herkesin yetkisini kullandığını ve hukuk içerisinde sorumluluklarını da bildiğini kaydetti. Arınç, ''Uzun açıklama, kısa açıklama, sert açıklama, yumuşak açıklama... Artık bunlar gülünç kaçıyor ve hiçbir faydası da yok'' dedi. -''YARGIDA PARALEL YAPILANMA OLMAZ''- Açığa çıkarılma kararına karşı üç generalin tekrar Askeri Yüksek İdare Mahkemesine başvurduğundan bahsedildiğini belirten Arınç, hukukta yolların açık olduğunu, ancak demokratik ülkelerde yargı birliğinin esas alındığını ifade etti. Arınç, ''Yargıda paralel yapılanma olmaz. Ama Türkiye'de 1960 ve 1980 darbelerinden sonra maalesef sivil ve asker paralel yapılanma içine girmiştir. Bu yargıda da dualist (birbirinden ayrı, birbirinden bağımsız, birbirine götürülemeyen, birbirinin yanında ya da karşısında bulunan ilki ilkenin varlığını kabul eden görüş) bir yapıyı oluşturmuştur. Maalesef bugün Türkiye'de sivil Danıştay var, onun karşılığında Askeri Yüksek İdare Mahkemesi var. Sivil Yargıtay var, onun karşılığında Askeri Yargıtay var. Her şey bir paralel yapılanma içindedir. AB sürecinde de bu dualizm hep tartışılmıştır'' diye konuştu. Türkiye'de yeni anayasa değişikliği isteyenlerin, hukuk birliğini, yargı birliğini isteyenlerin de tekli yapıyı arzu ettiklerini, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin kaldırılması gerektiği düşüncesinin, CHP'nin eskiden bu yana raporlarında, seçim beyannamelerinde ve programlarında yer aldığını ifade eden Arınç, şunları söyledi: ''Üç general, daha önce açtıkları gibi Askeri Yüksek İdare Mahkemesine dava açacak ve terfilerini ya da açığa alınma kararının iptalini isteyecek. Kimdir bu üç general? Tümgeneral rütbesinde olan üç değerli komutan. Bunlar hakkında kararı verecek olan kimdir? En yüksek rütbesi albay olan Askeri Yüksek İdare Mahkemesi hakimleri. Sizce burada bir gariplik yok mu? Hatırlayacaksınız, 90'lı yılların sonunda, belki 2000-2001 olabilir, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Devlet Güvenlik Mahkemeleri (DGM) hakkında bir karar vermiştir. O karar da DGM'de heyette askeri üyenin bulunmasını hukuk açısından mahsurlu görmüştür. Askeri mahkemelerin hakimlerinin askeri hiyerarşi ve disiplin içerisinde emir komuta ile hareket ettiklerini, sicillerinin ve özlük haklarının komutanlara bağlı olduğunu ifade etmiştir. Benim de içinde bulunduğum Meclis bunu haklı gördü ve DGM'nin o üç kişilik heyetinden askeri üyeyi çıkardı. Buna o zaman CHP'li, MHP'li arkadaşlarımızın da olumlu oy verdiğini biliyorum.''