Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Cizre'de PKK ile Hüda-Par yanlıları arasında yaşanan çatışmalara ilişkin olarak, "Hüda-Par'ı evlerine giderek yakmak istediler, Hüda-Par mazlum ve mağdurdur. Hem 6-7 Ekim olaylarında hem de şimdi. PKK bölgede kendisinden başka hakimiyet istemiyor" dedi.
Arınç, Türkiye’nin Mısır ile gerilimini sona erdirerek yeni bir politika izlemesi gerektiği mesajını verdi. Arınç, “Darbelere karşıyız ama Türkiye'nin çıkarları için yeni adımlar atmamız gerekebilir. Bizim yeni bir Mısır politikasını uygulamamızda fayda vardır diye düşünüyorum” dedi.
Geçtiğimiz günlerde de (22 Aralık 2014) Al Jazeera'den Didem Özel Tümer’in sorularını yanıtlayan Arınç, “Bunun için adım atması gereken belki Mısır olacaktır ilk başta ama bunu temin etmeliyiz” ifadesini kullanmıştı.
Arınç, Habertürk TV'de Habertürk TV Ankara Temsilcisi Veyis Ateş'in sorularını yanıtladı.
Arınç, daha önce "Evliya gibi adam; Hızır mıdır, İlyas mıdır bilemiyorum" açıklaması yaptığı Twitter fenomeni Fuat Avni hakkında, "mücadeleniz var mı?" sorusuna "Şüphesiz var. Bunların çoğu yapılan hesaplardır ve içeriye bunları nakledilmesi çok kolay oluyor. Bu bir kişi değildir de birkaç kişidir, oraya bilgi akıyor oradan da tevziye ediliyor" yanıtını verdi.
Arınç'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
Mısır konusunda bazı ülkelerle farklılıklar oldu. Demokrasiye inanmış her ülke için darbeye tepki göstermek görevdir. Mısır konusunda Türkiye'nin tavrına herkesin katılmasını beklemek doğruydu. Batı, Mursi'ye karşı bir sahiplenme içine girmedi, Sisi'yi meşru cumhurbaşkanı olarak kabul etti. Bir ülkenin dış politkasını o ülkenin milli çıkarları belirler.
Darbelere karşıyız ama Türkiye'nin çıkarları için yeni atmamız gerekebilir. Bizim yeni bir Mısır politikasını uygulamamızda fayda vardır diye düşünüyorum.
Risaliye Nur hareketi, Bediüzzaman Said Nursi'nin eserleriyle ortaya koyduğu yani Kuran ve imkan hakikatlerini anlatma meselesi farklı bir şey. Bediüzzaman hazretlerinin en yakınlarından bir talebi Abdülkadir Badıllı bugün defnedildi. Urfa'da kendi arzu ettikleri yere gömdüler. Biz de Bakanlar Kurulu kararını çıkardık. Kabristanların dışında başka bir yere gömülecekse bunun için bir Bakanlar Kurulu kararı çıkması lazım.
Cumhurbaşkanımız "Aldatılmışız" dedi, aynı şeyleri benimde söylemem lazım çünkü o belki benden daha az tanıyor. Benden daha mesafeli durmuş olabilir. Ama biz bu konuda kendilerine ne söylemişsek o da buna samimiyetle buna inandı. Onlara çok yardımcı oldu.
Ben bunun bir suikast teşebbüsü olmadığına hukukçu kimliğiyle o zaman karar vermiştim.
Bazı olayların kumpas olduğu ortaya çıktığı için içimde şüphe zamanla büyüdü. Acaba bu olay sebebiyle benim üzerimden operasyon mu yapıldı diye içinde şüphe büyüyor.
Ahmet Şık, Nedim Şener ve Hanefi Avcı tutuklandığında da bunun yanlış olduğunu söyledim. Yazılan kitaplardan yola çıkarak bir neticeye varamayız. Bu tutuklamaların yanlış olduğunu söyledim. Özellikle kitapla, televizyonla, diziyle vs. suç işlenmesinin istisnai olabileceğini, bunun unsurlarının ne kadar mevcut olduğunu bilmediğimi ifade ettim. Ancak bir örgüt bağlamında herkesin üzerine düşen rolü oynayarak belli bir suç meydana getirme çabası varsa bunu hakimler tayin eder.
Cemaat dedğimiz olguyu biz hizmet hareketi olarak biliyorduk. İsterseniz çok safmışsınız diyebilirsiniz. Dolayısıyla biz olan bitene bakalım. Bir devlet içinde farklı yapılanmalar oluşmuşsa buna müaade edilemez. Cemaat eğer örgüt haline gelmişse, yapılanması da devlete paralelse bu yok edilmelidir. Cemaatler sosyolojik bir olaydır ve hepsi mübarektir ama bu artık cemaat olarak değerlendirilemez.
Dünyanın her yerinde istihbarat vardır ve bu istihbarar örgütlerinin içine sızmış ajanlarda bulunabilir. Sizin en yakınınızdaki insanları elde edebilirler, en yakınınızdan alan dinlemesinden konuşmalarını dinleyebilirler. Bunları en aza indirmeye çalışacağız. Ama bunu sıfırlamak mümkün değil.
Şüphesiz var. Bunların çoğu yapılan hesaplardır ve içeriye bunları nakledilmesi çok kolay oluyor. Bu bir kişi değildir de birkaç kişidir, oraya bilgi akıyor oradan da tevziye ediliyor. Başında da şu var diye bir şeyler yazılıyor. Ama gerçeğe ulaşmadıktan sonra o veya bu ismi piyasaya sokmanın bir alemi yok.
Mücadele hukuk içinde olacak kim ne yaptı, inceleyeceğiz. Biz zulmetmeyiz, hukuk içinde kalmaya mecburuz.
Yaşananların çok ağır bir suç olduğunu bilmemiz lazım. Son yıllarda terör örgütünün yandaşları Cizre ve birkaç ilçeyi pilot bölge olarak tayin etti.
İki nedeni var, Uludere olayının yıl dönümü ve Kobani'de ölenlerin cenazesine yönelik provokasyon.
(Uludere olayı) Komplo değil, bunun tek sorumlusu var o da terördür. Bu olayın suçlusu hükümet ve asker değil, bu olayın suçlusu terör.
Şuanda asayiş sağlanmıştır. Emniyet güçlerimiz, kolluk güçlerimiz orada hakimdir. HÜDA-PAR'ı evlerine giderek yakmak istediler, HÜDA-PAR mazlum ve mağdurdur. Hem 6-7 Ekim olaylarında hem de şimdi.
PKK bölgede kendisinden başka hakimiyet istemiyor. Biz bu olayın elbette üstüne gideceğiz, adli soruştuma başladı.
Ortada dolaşan kulis bilgileri söylentiden ibaret. Şimdiye kadar pekçok bakan ve başbakan hakkında soruşturma açılması istendi. Soruşturma Komisyonu aynı zamanda adli görev yapar. Bunun hukuki ve siyasi sonuçları olacak, bizim hukuka dikkat etmemiz lazım. Karar vermem gerektiğinde ben kalbime sorarım. 4 eski bakan hakkında Genel Kurul'da gizli oylama olacak, ben kalbimi dinleyeceğim.
Erdoğan ile kabine toplantısı
Başbakanımız 5 Ocak'ta Cumhurbaşkanımız başkanlığında bir kabine toplantısı olmayacağını söyledi.
Bu tarihi veren Binali Yıldırım ise onun şahsiyle ilgili değil ama onun yerinde başka birisi de olsaydı böyle bir hakkı yoktu. Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında kalması gereken birlikte karar vermesi gereken bir konuda hiçbir sıfat taşımayan bir insanın 5 Ocak'ta hükümet Cumhurbaşkanlığı başkanlığında toplanacak demesi yanlıştır. Bunun yanlış olduğuna inanıyorum.
Anayasa'ya göre Cumhurbaşkanı gerekli görürse Bakanlar Kurulu'na başkanlık edebilir. Cumhurbaşkanı istediği zaman Başbakanımızla görüşerek bir toplantı istemek yetkisine sahiptir.
40 senedir siyasetteyim, artık yoruldum. Siyasetten tamamen ayrılmayız, bu bizim yaşam biçimimiz.
Ben AK Parti'nin tökezleyeceğini düşünmüyorum. Seçim gününe kadar üzerime düşeni fazlasıyla yapacağım ve sonrasında da ne görev verilirse yaparım.