'Arkasında ABD var demek kolay'

'Arkasında ABD var demek kolay'

T24-Radikal Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Can, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve  Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin'in "WikiLeaks'in belgeleri sızdırmasının arkasında İsrail ya da Amerika var" mesajını vermelerini eleştirdi. Can, verilen mesajların istihbarata dayanmadığını belirtti. Eyüp Can'ın Radikal gazetesinde yayımlanan (2 Aralık 2010) yazısı şöyle: Ya ben safım ya onlar çok kuşkucuAynı tepkiyi o kadar çok insandan duydum ki...

Sonunda kendimden şüphe eder hale geldim.

Allah aşkına siz söyleyin...

Ben mi ‘Salaklık düzeyinde safım’ yoksa topyekûn bir ‘paranoya’ mı yaşıyoruz?

Anladınız, mesele dünyayı sarsan WikiLeaks depremi.

***

Depremin ‘merkez üssü’ Amerika...

Fakat garip bir biçimde Türkiye’de birçok insan belgelerin sızdırılmasının arkasında Amerika’nın olduğuna inanıyor. Benzer bir tepki 11 Eylül sonrasında da yaşanmıştı.

“El Kaide palavra, Amerika kendi kendisini vurdu!”

Neden?

Çünkü Amerikalı şahin politikacıların Irak petrollerini ele geçirmek ve dünyayı yeniden tanzim etmek için sarsıcı bir terör saldırısına ihtiyaçları vardı.

Yani; ‘vuran da Amerika vurulan da!’

***

Biraz da bu yüzden WikiLeaks depremi ‘Diplomasinin 11 Eylül’ü’ olarak nitelendirildi.

Gerçi şimdi iktidarda şahin Cumhuriyetçiler değil Demokrat Obama yönetimi var ama olsun fark etmez.

Amerikan ‘derin devleti’ iktidarda kim olursa olsun kendi ‘gizli planını’ uygular.

11 Eylül’le ilgili yapılan anketlerde Avrupa’da oran %40’lardayken Türkiye’de şu anlattığım senaryoya inananların oranı %90’ları buluyordu.

Henüz anket yapılmadı ama WikiLeaks’le ilgili benzer bir oran çıksa şaşırmayacağım.

Kimi “Amerika gibi bir süper güç onay vermeden böyle bir şey olmaz” diyor.

Kimi “Amerika istese Jullian Assange şu ana kadar çoktan ortadan kaldırılırdı…”

Kimileri ise “bu iş en çok kime yaradı?” sorusundan hareketle senaryolar üretiyor.

***

İlk taşı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül attı:

“Çıkan belgelerin etkisine bakıldığında bir sistematiğin olduğu kanaatine vardım. Bir amaç varmış gibi geliyor bana. Bazı şeyler süzgeçten geçirilerek veriliyor.”

Murat Yetkin dün yazdı; Abdullah Gül’ün ‘amaç’ ve ‘süzgeçten’ kastı İsrail’miş.

Şimdiye kadar çıkan belgelerden hareketle bu işin arkasında İsrail’in olduğundan şüpheleniyormuş.

Yakın çevresine bu şüpheyi aktarmış.

***

Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin dün Gül’ün şüphesini bir adım daha öteye taşıdı.

Bir, belgelerin yayımlanmasının ‘politik amaçlı’ olduğunu söyledi.

İki, “ABD’ye rağmen bu bilgilerin internet sitesinde yayımlandığı kanaatinde değilim” dedi.

Kahve sohbetinde söylense anlarım. Çünkü bu bakış açısı hayli yaygın.

Ama bu işin arkasında ‘İsrail ya da Amerika var’ anlamına gelebilecek cümleler kuranlardan biri Cumhurbaşkanı diğeri TBMM Başkanı.

Peki bizim bilemeyeceğimiz bir istihbarat ya da analize mi dayanıyor bu saptama.

Dün gün boyunca bu sorunun cevabını aradık.

Ankara Temsilcimiz Murat Yetkin bu soruyu tüm muhataplarına sordu.

Sonuç ‘hayır.’

Ne bir istihbarat var ortada ne de sağlam bir analiz.

En açık sözlü açıklama Mehmet Ali Şahin’den geldi.

“Hayır, gerek yok. Uzun süredir siyasetteyim. Siyasi birikimim ve tecrübem ışığında vardığım bir kanı bu. Ayrıca bu kanaatimde yanılmış olmayı da isterim…”

Tüm bu olup bitenleri kuşkuyla izlemeyi anlarım.

Kuşku biz gazetecilerin de en önemli besin kaynağı.

Perdenin arkası elbette önemli ama bir de perdenin önünde olup bitenler var.

Daha perde önünü doğru dürüst anlamadan hemen perdenin arkasına sıçrama çabası niye?

Diyelim sıçradık, şu sıçrama biçimiyle bırakın perdenin arkasını önümüzde olan biteni bile anlayamayız.

***

İlk gün yazdım yaşanan teknolojik gelişmelerden dolayı artık ‘küçük birader’ de ‘Büyük Birader’i izliyor.

Ama Türkiye’de hemen herkes hemen her şeyi Büyük Birader’den biliyor.

Ne gelişen teknoloji ve siber sığınaklar gerçeğinin bir önemi var.

Ne de Amerikan yönetiminin aylardır ölüm korkusuyla havaalanlarında yaşayan Jullian Assange’ı durdurmak için verdiği mücadelenin.

Palin’in ‘vurun bu adamı’ diye Amerika’da ortalığı yıkıyor olması bile anlamsız.

Hepsi hikâye…

Ve galiba ben çok safım...