Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Hakkari'de PKK'lılarla buluşan BDP'li vekilleri eleştirdi. Arınç, "Bu insanları kucaklamak, Allah'tan korkmamaktır. Bu ülkede sizi seven yok" dedi.
Başbakan Yarımcısı Bülent Arınç, partisinin Bursa İl Başkanlığı tarafından düzenlenen bayramlaşma törenine katıldı. Konuşmasında PKK olaylarına değinen Arınç, Şemdinli'de BDP'li milletvekilleri ile PKK'lıların kucaklaşmasına çok sert tepki gösterdi. Arınç, "Bu olay acımıza, yaramıza kezzap döken bir olaydır" ifadesini kullandı.
Atatürk Merinos Kongre ve Kültür Merkezi bahçesinde düzenlenen törende konuşan Arınç, terörün ve teröristlerin sıkıntı ve acı yaşatmaya devam ettiğini söyledi.
Arınç, "Ülkemizde terör ve teröristler bayram yapmadılar, Ramazan da geçirmediler. Hiç utanmadan. Hiç Allah'tan korkmadan milletvekilleriyle bile kucaklaştılar. Bu utanç vericidir. Hicap duyacağımız bir iştir. PKK terör örgütü yıllardan beni kan döküyor. Canımızı alıyor, gözyaşlarımız dökülüyor.
Şehitler, gaziler, memleketimizde masum insanların her gün vefat ettiği haberini alıyoruz. Bazen bir kadın bir bombayla havaya uçuyor. Karnında sekiz aylık çocuğuyla. Bazen bir bayram alışverişinde Bingöl'de canlı bombanın bombasını patlatacağı zaman evlatlarını korumak için kadının üzerine atlayan Hatice Belgin'ler dört beş tane kardeşimizle hayatını kaybediyor. Yollar kesiliyor, eşinin önünde astsubaylar bazen polisler, bazen halktan insanlar alçakça öldürülüyor. Bu elbette üzüntü verici bir olaydır.
Bunun karşısında hissiz kalamayız. Dün Şırnak'ta AK Parti milletvekilimiz Ahmet Emin Dindar'ın kardeşi Ramazan Dindar, PKK sloganı atan iki tane hain tarafından şehit edildi. Bugün bayram namazından sonra cenazesi kaldırıldı. O bölgede siyaset yapanlardan Ak Partililer çok büyük güçlük çekiyorlar. Kaçırılanlar, evleri bombalananlar oluyor. Parti binaları bomba altında olanlar var.
Siyaset yapmamak için tehdit ediliyorlar, kaçırılıyorlar. Büyük sıkıntılar içerisindeler. Daha dün Van'da depremzede kardeşlerimizin konteyner kentinde nöbet tutmak için İstanbul'dan Van'a kendi gönül rızasıyla gelen bir polisimizi polis kulübesinin önünde şehit ettiler. O kardeşimiz bir Kürt kardeşimiz. Şerefli polisimizi kahpece depremzedelerimizin korunmasında görev aldığı yerde şehit ettiler. Ne acı olay. Bunların hepsinden büyük üzüntü duyuyoruz. Bunların hepsinden muzdaribiz. Gözyaşı döküyoruz" diye konuştu.
Konuşmasında, geçtiğimiz hafta PKK'lılar tarafından kaçırılan CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün serbest bırakılmasından sonra yaptığı açıklamaları değerlendiren Arınç, "Birkaç gün evvel CHP Tunceli Milletvekilini iki üç tane teröristin kaçırdığı söylendi.
Üzüntümüzü ifade ettik. Bir, iki gün sonra serbest bırakıldı. Sevincimizi ifade ettik ama sonrasında yaşananlar, konuşulanlar. Bu örgüt bunu niye kaçırmıştı? Kendisi de söylüyor. Propaganda yapmak için. Peki sen ne yapıyorsun sayın milletvekili? Onların istediklerini? Onlar propaganda istiyordu. Sen bunu yapmak zorunda mısın? Yani onlardan 'gençlerimiz, arkadaşlarımız' diye bahsederken bahsettiklerin kimdir? Ne yapmıştır? Neyin ortağıdır? Bunları niçin düşünmüyorsun? 'Beni birkaç günlüğüne misafir ettiler' diyor. Ne güzel bir misafirlik bu.
Buna en güzel, bir karikatür cevap vermiş. Bir gazetede gördüm. Çok güzel bir karikatürdü. Diyor ya "beni misafir etiler" veya silahlarıyla geldikleri zaman "Seni birkaç gün misafir edeceğiz. Örgütün kararı" dediler ve bana iyi davrandılar' Karikatürde de üç tane PKK'lı ellerinde silahla CHP Genel Merkezini ziyaret ediyor. Kapıyı Kılıçdaroğlu açıyor. Karşısında üç tane poşu bağlamış ellerinde silahlı teröristleri görünce şaşırıyor. 'Korkmayın iade-i ziyarete geldik. Bu sefer misafir biziz' diyorlar." dedi.
Şemdinli'de BDP'li Milletvekilleri'nin, PKK'lılarla kucaklaşmasına da değinen Arınç, "Bu olay, acımıza yaramıza kezzap döken bir olay" dedi. Arınç sözlerini şöyle sürdürdü: "BDP milletvekilleri altı yedi kişi, Şemdinli tarafına gidiyorlar. Güya yolları kesiliyor. Hayır yol kesilme değil. Bir buluşma noktası. Herkes çok mutlu. Silah taşıyan teröristlerle belki bir eylem hazırlığı içinde olan insanlar milletvekilleriyle kucaklaşıyorlar. Adeta bayramlaşma yapıyorlar. Hepsi çok mutlu. Hepsi daha dün polis şehit edilmemiş gibi, 8 askerimiz şehit edilmemiş gibi mutlu. Daha dün, evvelsi gün, üç ay, beş ay önce karakollarımız 24 askerimizle, 12 askerimizle bombalanmamış gibi.
Bunu yapan insanlarla milletvekili seçilip parlamentoya girdiğinde de anayasaya göre and içen insanlar kucaklaşıyor. Bu bombalama olayından daha kötüdür. Bu polisin şehit edilmesinden daha çirkindir, daha iğrençtir. Bu milletimizin duygularıyla alay etmektir. Şehitlerimizin kanlarıyla alay etmektir. Vatanımızın, milletimizin bütünlüğü için hayatını ortaya koyan göğsünü siper eden insanlarımızı ve onların acılı ailelerinin yetmiş beş milyon insanımızın acısıyla alay etmektir. Her şeye tahammül edilir ama buna tahammül etmek mümkün değil."
Bülent Arınç, bu olayın pervazsızca ve cüretkar bir davranış olduğunu belirterek, BDP'li milletvekillerine şöyle seslendi: "Siz hangi kanı taşıyorsunuz? Nasıl bunu yapabilirsiniz? Uzaydan mı geldiniz siz? Esasen onları hep methediyor, onlarla birlikte olduğunuzu ifade ediyorsunuz. Ama özel gazeteciler götürerek, özel kameralarla adeta bütün dünyaya propaganda yapmak ister gibi kadın milletvekilleriyle erkek teröristlerin sarmaş dolaş olduğu, yanak yanağa birbirini kutladığı bir görüntüye biz müstehak değiliz, millet olarak. Bunu yapamazsınız. Ben Kürt milletini tanırım, Kürt halkını tanırım. Yıllardır onlarla iç çeyiz çoğu zaman siyaseti onlarla birlikte yaptım. Rahmetli babamdan, annemden bilirim. Ağabeyim de bilir.
Benim rahmetli babam Şemdinli'de çalıştı. Beytüşşebat'ta çalıştı. 11-12 senesini Güneydoğu Anadolu'ya verdi. Bizim annemizden babamızdan duyduğumuz şey Kürt halkı onurludur, misafirperverdir. Kürt halkı kimseye el kaldırmaz. Kimseyi incitmez. Kürt halkı dediğiniz zaman her şeyiyle güzel insanların milletimizin bütünlüğüne her zaman katkı yapmış insanları hatırlarız. Dünyanın neresinde bir şehitlik varsa Kürdüyle Türküyle el ele kucak kucağa şehit olmuş insanları biliriz. Kürt halkının içinden Bediüzzaman Said-i Nursi'ler çıkmış. İdris-i Bitlisi'ler çıkmış. Çapulcu çıkmamış. Din düşmanı çıkmamış. İnsan öldüren katil çıkmamış. Bunlar Kürt falan değil, Kürt halkını temsil etmiyor bunlar. Benim tanıdığım böyle değildi. Ekmeğimizi bölüştüğümüz insanlar böyle değildi. Onlar haya, edep sahibi insanlardır. Yaşam tarzları farklı olabilir ama insan dendiği zaman o milletin yaptıklarını söylediklerini, yaşadıklarını biz biliyoruz. Ne bu teröristler, ne de onlarla kucaklaşan bu bedbaht insanlar Kürt milletini temsil etmiyor. Onları temsil edenler yetmiş beş milyonla kucaklaşan, sevgiyle onları bağırlarına basan, milletin ortak manevi değerlerine sahip olan insanlardır. Ben buradan asil Kürt kardeşlerimi selamlıyorum. Bunlar sevilmiyor. Bunlar korkuluyor.
Sevmek başka korkulmak başka. Tehditle, şantajla, haraçla, silah zoruyla bombayla, dinamitle siz kendinizden korkutabilirsiniz ama size sevgi duyan bir tek insan yok bu ülkede. Ayağınızı denk alın. Devletin gücüne karşı elimizdeki bütün imkanlarla sizle elbette mücadele ederiz. Biz bu vatanı sokakta bulmadık. Çok da ucuza almadık. 'Aldığımız fiyata satarız' demiş eskiler. Nedir fiyatı? Döktüğümüz şehitlerin kanı. Verin bunun karşılığını bakalım. Kolay değil."
Bugüne kadar BDP'nin her zaman siyaset yapmasına taraftar olduğunu dile getiren Arınç, söylerini şöyle tamamladı: "Bir insan iki şey yapar. Bir, şiddeti kullanır, silahı kullanır, bir siyaseti kullanır. Biz onlardan siyaseti kullanmalarını istedik. Şiddet senin işin değil. Sen siyasetçisin düşüncelerini açıkla. İfade et. Ama kavga yok, silah yok, öldürmek yok, terör yok.
Sen silahı tercih ediyorsan siyasetçi değilsin. Bunu eşkıya yapıyor zaten. Sen milletin oylarıyla gelmişsen and içmişsen, Meclis'in kürsüsünde, sokakta, köyde, bucakta, ilde, ilçede siyasetini konuşarak yapacaksın. Ama silahlıyı kucaklarsan, ona destek verdiğini ifade edersen, sen siyasetçi değilsin. Oy almış olabilirsin. Nasıl oy aldığını da az çok biliyoruz. Ama seni seçen millet parlamentoya seni siyasetle uğraş diye gönderdi. Yoksa silahlı teröristle kucaklaş diye göndermedi.
Bu yapılan çok büyük bir yanlıştır, suçtur ama ne diyelim ki, Türkiye'de bunları isteyerek yapan bir grup var ve bunlara karşı ne söylerseniz söyleyin kar etmiyor. O zaman belki şöyle söylemek lazım. Siz Allah'tan korkmuyorsunuz. Çünkü Allah'ı da tanımıyorsunuz. Allah'ı tanısaydınız yanlış bir iş yapmaktan korkardınız. Kan döken insanları kucaklamak Allah'tan korkmamaktır. O zaman Allah'ın Kahhar isminin şerrinden kaçının. Allah'ın kahredici gücü size mutlaka yetişir. 75 milyon insanın bedduasını aldığınız anda nereden çarpıldığınızı anlayamazsınız. Kendinize gelin. Siz kuldan da utanmıyorsunuz.
Milletten de utanmıyorsunuz. Milletin acısına ortak olacağınız yerde bu acıyı ortaya koyanlara destek oluyorsunuz. Vallahi milletin bedduasından çekinin. Millet belki eline silah alıp oralara gelmez. Bu işi yapanlar var. Eğer bir eylem olacaksa buna karşı güvenlik güçlerimiz de var. Ama millet size beddua eder. Sizi her gün gördüğünde ne yapacağını çok iyi bilir. Benim buradan bir şey söylememe gerek yok. O zaman milletten utanın kardeşim. Siz bu noktaya gelmişseniz de zebaniniz yakındır sizin. Karanlıkların en koyu olduğu zaman şafak vaktinin en yakın olduğu zamandır. Sabahın geleceğini gecenin koyu karanlığından da anlayabiliriz. Biz sizlerle meşru imkanlarla mücadele edeceğiz. Biz sizinle yaptıklarınız yine siyasetle doğru bir kulvarda şiddet kullanmadan yapılmasını diliyoruz.
Bütün bunları gördüğümüz zaman elbette biz ne yaptığımızı ne yapacağımızı, ülkemizin şartlarını da iyi düşünmemiz lazım. Kurt gövdenin içerisine girmişse ve baltanın sapı biraz bizden tarafaysa işimizin ne kadar zor olduğunu göreceksiniz. Ama dağ ne kadar yüksek olsa yol üstünden aşar diyor Yunus Emre. Dağ üstünden aşacağız, yolları bulacağız. Terör belasını bitireceğiz. Bu cennet vatanda huzur içerisinde, mutluluk içerisinde yaşamaya devam edeceğiz."
Arınç, açıklamalarının ardından Ankara'ya gitmek üzere Bursa'dan ayrıldı.