'Arsenikli su siyasi malzeme oldu'

ABD'de sudaki arseniği yok etmek üzere geliştirilen ve dünyayı değiştirecek 6 buluştan biri olarak gösterilen ‘kir mıknatısı’ projesinde yer alan 6 bilim adamından biri olan ODTÜ mezunu Kimya Doktoru Cafer Yavuz, ülkesinden binlerce kilometre uzaktan ‘İzmir'deki arsenikli su’ tartışmalarına, “Bu suyu 6 yıl içmiş biri olarak” katıldı. “Kıyamet koparılarak” arsenik üzerinden politika yapılıp halka eziyet çektirildiğini iddia eden Yavuz, “Günde bir litre su içiyorsanız minimum 77 yıl bu sudan içmeniz gerekli ki arsenik sizi öldürebilecek duruma gelsin. Belki hiç öldürücü duruma gelmeyebilir. Yaşanan polemiklere bakılınca birkaç politikacının çıkar sağlamak uğruna halka eziyet çektirmesi çok üzüntü verici. Hele bazı rektörlerin de buna alet olup yangını körüklemeleri açıkçası utanç verici” dedi. Dr. Yavuz, ABD'nin Teksas eyaletindeki Houston'da Rice Üniversitesi Biyolojik ve Çevresel Nanoteknoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Vicki Colvin liderliğindeki ekipte yer almış, ekip sudaki arseniği yok etmek üzere geliştirdiği ‘Kir Mıknatısı’ projesiyle geçen yıl dünya gündemine gelmişti. Bu proje ABD'de yayımlanan Esquire Dergisi'nin geçen Kasım sayısında ‘dünyayı değiştirecek altı buluştan biri’ olarak gösterilirken, Yavuz ortaokul ve lise öğrenimi gördüğü İzmir'de yaşanan ‘Arsenikli su’ tartışmalarına seyirci kalamadı. Arseniğin ucuz ve basit bir yöntemle ayrıştırılmasını öngören, sudaki arseniğin demir oksit parçacıkları ile temizlenmesine dayanan ‘Kir mıknatısı’ projesi ile Türkiye'nin adını duyduğu ODTÜ mezunu Yavuz, “Her gıdanın öldürme gücü vardır” dedi. Türk bilim adamı, bu konuda yapılan polemiklerin, arsenikli su içmekten daha tehlikeli olduğuna dikkat çekerken, görüşlerini kamuoyuna sundu. Sudaki arseniği temizleyecek projenin mimarlarından biri olan Yavuz, ortaokul ve liseyi İzmir'de okuduğunu, 6 yıl boyunca bu suyu tükettiğini söyledi. 77 yıl arsenikli su içerseniz...Arsenik tartışmalarını internetten izlediğini kaydeden Yavuz, şöyle konuştu: “Arsenik, elementler arasında canlı hayatın olmazsa olmazları olan azot ve fosforla kardeş ve şaşırtıcı olarak da zehirliliği buradan gelmekte. Arsenik vücutta çoğaldığı zaman fosforla yarışmaya başlıyor ve işe yaramayacak moleküllere sebebiyet vererek vücudun enerjisiz ve gıdasız kalmasına, tümörlere sebebiyet veriyor. Bu hastalığa Arsenikosis deniyor ve uzun vadede (10-20 yıl gibi) hastayı öldürüyor. Tarihte de Napolyon ve birkaç İtalyan dükü bu yavaş yavaş öldüren zehirle gitmişler. Bu gerçekler onlardan kalma saç kıllarının analizinde çıkıyor. Her gıdanın öldürme gücü vardır. Örneğin; su çok fazla içilirse ozmotik basıncı dolayısıyla hücrelerinizi patlatır ve sizi öldürür. Tuz aşırı oranda yenilirse vücudunuzdan suyu çeker ve susuzluktan ölürsünüz. Şeker de diyabetik yoldan götürür fazla alındığında. Az alındıklarında da problemler çıkıyor. Her doğal elementten vücudumuzda az çok bulunduğu gözönüne alınırsa vücudumuzun bunları bir şekilde alması gerektiğini görüyoruz. Sorun bu alınımların belirli değerleri aştığında ya da yeterli olmadığında ortaya çıkıyor. Peki, bizi öldürmesi için arsenikten ne kadar zehirlenmemiz gerekiyor? Günde 1 litre su içiyorsanız minimum 77 yıl bu sudan içmeniz gerekli ki arsenik sizi öldürebilecek duruma gelsin. Tabi içilen sudaki tüm arseniğin vücutta kaldığını varsayıyoruz. Belki hiç öldürücü duruma gelmeyedebilir. Çünkü sürekli belli bir dozun altında kalacak ve vücut buna karşı bir direnç mekanizması geliştirecek. Yaşanan polemiklere bakılınca da birkaç politikacının çıkar sağlamak uğruna halka eziyet çektirmesi de çok üzüntü verici. Hele bazı rektörlerin de buna alet olup yangını körüklemeleri açıkçası utanç verici. Bangladeş'teki insanlar için öldürücü değere ulaşmak çok daha kısa sürede gerçekleşiyor, sadece 3 yıl. Çünkü onlar, her gün içinde 500-1000 mikrogram (ppb) arsenik olan sudan içiyorlar.” Yavuz, gelişmiş ülkelerde arseniğin bir problem olmamasının tamamen ekonomik güçle ilintili olduğunu kaydetti. Yavuz, bir su kaynağındaki arseniği hiç kalmayıncaya kadar temizlemenin ucuz olmadığını, suyun su kadar ucuz kalabilmesi için büyük çapta ve ekonomik filtreleme gerektiğini söyledi. Yavuz, şunları söyledi: “Bu yüzden belirli bir miktarın altına indirmek hesaplı oluyor. Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) suda bulunabilecek arsenik için maksimum seviyeyi belirliyor ve buna içme suyu üreten şehir ve şirketlerin uyması gerekiyor. Eskiden bu rakam litrede 50 mikrogram idi ve birkaç yıl öncesinde 10 mikrograma çekildi. Bu geçiş mesela ABD'de Ocak 2006'da oldu. Yeni limit uygulaması beraberinde yatırım gerekliliği getiriyor. Yani o zamana kadar 50 mikrogramın altına inmesi yeterli iken bir anda yetersiz hale gelmiş oluyor. Belediyeler için ise buna uymak için yeni alet ve sistem kurmaları gerekli oluyor. Bu yatırımı yapmamış olan belediyeler ise sorumlu tutulması gerekiyor. Ama şu da unutulmamalıdır ki geçiş oluncaya kadar içildiğinde sorun çıkmamış iken bir anda kıyamet koparılması da çok akla yatmıyor aslında. Dünyada çoğu ülkenin hala 50 mikrogramı limit kabul etmesi de onun altındaki miktarların hala bir sorun olmadığı şeklinde algılanabilir.” Yavuz, belediyenin halka belirlenen limitlerin altında arsenikli su sunmaması halinde yapılabilecek üç şey olduğunu söyledi. Yavuz, “Eğer belediye işini yapmamış ve size eski arsenik seviyelerinde içme suyu veriyorsa üç alternatifiniz var. Birincisi, olanlara aldırmayıp şu zamana kadar birşey olmamış, şimdiden sonra mı olacak deyip içmeye devam etmek. İkincisi, uyarıları dikkate alıp şişe suyu satın alıp içmek. Üçüncüsü ise filtre alarak ya da filtreyi yaparak suyunu kendin temizlemek. Mevcut filtrelerin bazıları (reverse osmosis kullananlar özellikle) arseniği de temizliyor ama genelde çoğunun temizlemediğini görüyoruz. Bir sürü para harcayıp arsenik temizleyen filtre almak yerine eski filtrenize demir tozu veya toz haline getirilmiş demir pası eklerseniz büyük ölçüde arsenikten kurtulursunuz. Suya geçebilecek demir iyonlarını da normal filtreniz temizlemiş olur. Bu şekilde güvenle içebileceğiniz ve bütçenizi zorlamayacak filtre yapmış olursunuz” dedi. (DHA)