Milliyet Gazetesi Ombudsmanı Belma Akçura, Basın Kartları Yönetmeliği’nin meslek örgütlerinin görüşü alınmadan değiştirilmesini eleştirdi. Basın Kartları Komisyonu’nda meslek örgütlerinin temsilinin 13 kişide 8’den 15 kişide 5’e düşürüldüğünü hatırlatan “Meslek örgütlerinin meslek kriterlerine göre bugüne dek verdiği basın kartları artık bu yeni yönetmelikle siyasi tercihlere bağlı olarak verilebilir hale mi getirilmiştir?” sorusunu dile getirdi.
Belma Akçura’nın Milliyet gazetesinde “Artık Herkesin Basın Kartı Olabilir!” başlığıyla yayımlanan (31 Ağustos 2015) yazısı şöyle:
Meslektaş-larım hatırlar. 1990’lı yıllarda Emniyet gibi kurumlarda çalışan ve hatta mafya gibi oluşumlarda yer alan insanlara usulsüz bir şekilde basın kartı verildiği ortaya çıkınca ‘basın kartının işlevi’ ciddi tartışmalara neden olmuştu. O günden beri benim içinde basın kartının hiçbir önemi olmadı.
25 yıldır basındayım; mesleğimi yaparken meslek örgütlerinden ve çeşitli kurumlardan sayısız ödül aldım, gazeteci kimliğimle kitaplar yazdım ve savaş bölgelerine bile askeri uçaklarla basın kartı sahibi olmadan gittim...
Peki, nedir bu kartı özellikli yapan? Devletin, resmi kurumların haberlerini takip edebilme özgürlüğü, ulaşım araçlarında ise kolaylık sağlar... Bu kartı alabilmek için basın yayın sektöründe çalışmanın yanı sıra bazı özel şartları da yerine getirmiş olmanız gerekir. Basın Kartları Komisyonu başvuruları değerlendirir, Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürü imzalar ve kartınızı alırsınız.
Ancak Aralık 2014’ten beri 100 kadar gazetecinin başvurusu onaylanmadan bekletiliyor. Sebebi Basın Kartları Yönetmeliği’nin meslek örgütlerinin görüşü bile alınmadan değiştirilmiş olması... Yeni Yönetmelik Resmi Gazete’de geçtiğimiz günlerde yayımlandı ve mevcut Basın Kartları Komisyonu’nun görev süresi sona erdirildi.
Bununla da kalmadı. 13 kişilik Basın Kartları Komisyonu’nda meslek örgütleri 8 üye ile temsil edilirken yeni oluşturulan 15 kişilik komisyonda bu temsiliyet 5’e düşürüldü.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti başta olmak üzere meslek örgütleri söz konusu yönetmeliğin kendilerinden habersiz görüşleri dahi alınmadan değiştirildiğini kınamakla kalmayarak komisyondan çekilme kararı aldı ve yönetmeliğin iptali için de dava açmaya hazırlanıyor. Çünkü meslek örgütleri bu yeni yönetmeliğin hukuka aykırılığı konusunda hemfikir...
Haklılar çünkü bu konuda sorulması gereken yığınla soru var. Binlerce gazeteciyi etkileyen Basın Kartı Yönetmeliği’nin hiçbir meslek örgütüne danışılmadan Resmi Gazete’de yayımlanmasının anlamı nedir? Mevcut yönetmelikten hangi gerekçelerle vazgeçilmiştir?
Yeni yönetmelik ‘meslek sahibi olmayanların da kart almasını sağlamaya yönelik bir kapı aralamak’ değilse nedir?
15 kişilik komisyonda meslek örgütlerinin temsiliyetini 5’e düşürmek, kartın kime verip verilmeyeceği konusunda bir keyfiyet sağlamayacak mıdır?
Meslek örgütlerinin meslek kriterlerine göre bugüne dek verdiği basın kartları artık bu yeni yönetmelikle siyasi tercihlere bağlı olarak verilebilir hale mi getirilmiştir?
Bundan önceki tüm yönetmeliklerde olduğu gibi 3 ay gibi makul bir süreyle sınırlandırılan basın mensuplarının işten ayrılış tarihinden itibaren 1 ay içinde Genel Müdürlüğe yazılı bildirim yapma şartının gerekçesi nedir?
Bu yeni yönetmeliğin kamuoyunda sadece medya açısından ağır sonuçları olmaz. Aynı zamanda güven telkini açısından siyaseten de sonuçları ağır olur.
Elbette yeni yönetmelikte Basın Kartları Komisyonu’nun bekleme sürelerinin kısaltılması, geçerlilik sürelerinin 3 yıla çıkarılması gibi olumlu değerlendirilecek düzenlemeler de var. Ancak meslek örgütlerini yok sayarak, işlevsiz bırakarak hukuka uygunluğu tartışmalı olan bu yeni düzenleme değiştirilmezse Türkiye medyası yine en sorunlu olduğu dönemlerden birini yaşıyor olacak...