Artvinli sanatçılar, Cerattepe'de madencilik faaliyetlerine karşı yerli halkın protestolarına destek verdi. Emel Müftüoğlu, Niyazi Koyuncu, çizer Selçuk Demirel, oyuncu Timur Acar, yönetmen Özcan Alper, tiyatrocular Kemal Aydoğan ve Selçuk Aydoğan hemşerilerinin eylemine, “’Memleketin anasını b…’ düşünen Cengiz, Artvin’de kazmayı taşa vuracak!” sözleriyle destek verdi.
Radikal’e konuşan sanatçıların Cerattepe’ye ilişkin açıklamaları şöyle:
Öncelikle Karadeniz’de doğmuş ve 18 yaşına kadar yaşamış bir birey olarak konuşuyorum. Bizim şarkılarımızda dağ geçer, orman geçer, dere geçer; biz buradan besleniyoruz. Ama malesef gelin görün ki önce 'sahil yolu' yaparak denizle aramıza mesafe koydular. Sonra küçükken yüzdüğümüz, oyunlar oynadığımız derelerimize HES yaptılar. Şimdi de yaşam kaynağımızı, ormanlarımızı bizlerden alıyorlar. Kimin için! Hatırlarsınız ki daha birkaç ay önce Karadeniz'de heyelanlar, seller oldu ve bir sürü can aldı bizlerden. O kadar kötü örneklerimiz varken neden daha fazlasını istiyorlar? Ben bunu hiç anlamış değilim. Biz ve bizden sonralarda HES'lere mi? Denizlere mi? Yoksa madenlere mi şarkılar yazılacak! Malesef Artvin'e gidemedim ama birkaç gün içerisinde orada olacağım. Bir kulağımız devamlı orada. Haber almaya çalışıyoruz. Anlatılan, söylenen; tamamen masumane bir şekilde Artvin yaşamına sahip çıkıldığı. Dile kolay, 20 yıldır sahip çıkıyor Artvin Cerrattepe'sine; yılmadan yıkılmadan...
Bu sadece bu dönemle ilgili bir şey değil, 25 yıldır süren bir mücadele var orada. Daha önce Kanadalı bir şirket kaybetti, geri gitti. İnsanlar sürekli mahkemelerde haklı olduklarını görüyor ve kazanıyorlar ama şöyle bir durum var: Devlet ve şirket kendi yasalarına uymuyor. Ortada hukuksuz bir durum var. O zaman halk ne yapacak? Halkın direnmekten başka çaresi yok.
Oradaki mesele sadece bir yerden altın çıkarılması meselesi değil, Cerattepe bütün şehrin su kaynaklarını ve doğal yaşam alanlarını etkileyen bir konumda. Artvin’in tepesindedir Cerattepe. O yüzden “Yeni ve güvenli yöntemlerle çıkaracağız” demeleri bir manipülasyona tekabül ediyor. Halk da bunu çok iyi biliyor. Yanıbaşında, Artvin’in Çoruh Vadisi’ndeki Murgul ilçesinde senelerce bakır çıkarıldı ve halk o atıkların nasıl bir şey olduğunu çok iyi biliyor. O yüzden de çok haklılar. Bu mücadele şunu gösteriyor: Bu sadece bir çevre meselesi olmaktan çıkıp; insanların kendi yaşam alanlarıyla ilgili söz söyleme hakkına sahip olup olmayacağının meselesi haline geldi. Sadece bir çevre meselesi değil, aynı zamanda bir hukuk ve demokrasi meselesi. İnsanlar doğup büyüdükleri, yaşadıkları yer hakkında karar verebilecek mi yoksa buna iki, üç tane şirket mi karar verecek? Artvin halkı bunu çok bilen bir halk ve çok haklılar. Bu Türkiye’deki ve dünyadaki bu tarz meselelere de örnek teşkil edecek bir durum. Ve sadece Artvin’in değil, bütün Türkiye’nin meselesi. O yüzden de Türkiye’nin her yerinden her türlü tepki ve destek çok önemli. En basitinden şöyle düşünün: İnsanların altına çok fazla ihtiyacı yok; yaşam kaynakları ve çevre çok daha önemli. Gerekli gereksiz altın topluyor olabiliriz ama aslında ihtiyacımız olan bu değil. Altına değil, suya ve ağaca ihtiyacımız var.
Anne tarafım Artvinli, 12 yaşıma kadar yazları Artvin’de büyüdüm. Artvin dünyanın, Allahın özene bezene yarattığı eşsiz yerlerinden birisidir. Suyu, havası, doğası gerçekten bambaşkadır, hiçbir yerle karşılaştırılamayacak bir yerdir. Kafkasör muhteşem bir yerdir. Oradaki yaz şenlikleri muhteşemdir. Ben elimde bayrak, hazır bekleyip “Her şeyi protesto edelim” diyen insanlardan değilimdir. Ama buna ses çıkarmak zorundayım. Olağanüstü güzel bir yer Artvin ve bu güzelliğin bozulmaması gerektiğini düşünüyorum. Orada yaşadığım geçmişin bir saniyesini bile unutmuyorum. Çok üzülüyorum olanlara. Ne ateşböceklerini, ne yemyeşil bahçelerini unutuyorum Artvin'in. Çok fazla insanın da bildiğini zannetmiyorum, giderseniz anlarsınız...
Tam olarak bilmek lazım, orada tam ne yapılacak. Gazetelere baktım, bir proje gerçekleştirilecek. Evet, ayakta kalabilmek için kaynaklara da ihtiyaç var. Ama tam olarak ne yapacaklarına bakmak, neye, ne kadar zarar verecekler bilmek lazım. Orada bilinçli insanların, gerçekten mantıklı, bizi ikna edecek sebepler göstermeleri gerekiyor. O güzelliklerin yerini asla hiçbir maddi karşılık yerine getiremez. Bunları tartıp tartıp hareket etmek lazım. İtişerek, kakışarak değil bence...
İçim kan ağlıyor, her sabah fotoğrafları görüyorum, bütün ailem, kuzenlerim orada. Yazın gidip görmüştüm Cerattepe’yi, insanlar nöbet tutuyordu. Artvinliler Artvin’i terk etmez. Dünyanın neresinde olursa olsun Artvinliler oraya çok bağlıdır. O “Memleketin anasını bellemeyi” düşünen Cengiz, Artvin’de kazmayı taşa vuracak!
Kökenleri oralara dayanan bir insan olarak bunları yaşamak çok acı gerçekten. Hemen hemen her sene o coğrafyada vakit geçiren bir insan olarak, oralarda dolaşırken, yürürken, nefes alırken bile "Asla buralara zarar verilmemeli" diye düşünürken, şu yapılanlara tahammül etmek gerçekten de çok zor. Hangi akıl bunu kabul edebilir ki? Gerçekten şaşıyor insan bu olanlara. İnsanların doğduğu, büyüdüğü, nefes aldığı yerleri katletmek isteyen, gözü dönmüş şirketleri koruyabiliyor kolluk kuvvetleri. Bu şunu gösteriyor ki insanların fikirlerine saygı duyulmuyor, dönüp bakılmıyor bile yüzlerine. Üstelik katledilmek istenen yerler bir ülkenin geleceği konumundaki yerler olunca ve bu kirli oyunun nasıl oynandığını görünce insan, gerçekten ne yapacağını ne diyeceğini bilemiyor... Ama şu çok açık ve net bölge halkı tarafından söyleniyor ve dikkate alınmazsa sonunun pek hayırlı olacağını düşünmüyorum. Artvin'in üstü, altından daha değerlidir...
Artvin'in toplumsal hafızasını silmek anlamına gelen barajlarla başlamıştı, Artvin kıyımı. Bir ilçeyi tümüyle ortadan kaldıracak baraj projelerinin gerçekleşmesi eli kulağında bekleniyordu. Bu yetmezmiş gibi şimdi de doğayı üç kuruşluk çıkarı uğruna zehirleyen zihniyetin saldırısıyla karşı karşıya Artvin. İnsan olmak için çabalamanın en büyük erdem sayıldığı Artvin coğrafyası, insanlıktan nasibini almamış, gözünü para bürümüş kıyıcılığın saldırısını illa ki bertaraf edecektir.
Dünyanın 100 doğal ormanından biri olarak bilinen Hatila Milli Parkı içinde yer alan Cerattepe, kendilerini 'milli' olarak tanımlayan zorbalar tarafından talan edilmeye çalışılıyor. Artvin’e bu tür 'milli'lerden son 30 yıl içinde çok gelip gitti. Sonuçta, her zaman sel gitti ve kum kaldı. Bu hastalıklı akıl er ya da geç Artvin’den 'ceynam olup' gidecek ve Artvin, kendisine musallat olan bu hastalıktan şifa bularak çıkacaktır.