Yıldız Tilbe televizyon ekranlarında yaşanan aşağılama olayının planlı olduğunu düşünüyor ve tehdit telefonları aldığını söylüyor. Cumhuriyet Gazetesi’nden şirin Güven’in söyleşisi; Yıldız Tilbe ve Muzaffer Kılıç’la buluştuk. Avukatı da oradaydı Yıldız Hanım’ın. Savcılığa suç duyurusunda bulunmaya gelmişlerdi. Önce dosya açıldı, avukatı Tilbe’ye kısa bir özet geçti. Dosyadaki başlıklar şunlardı: Şarkılarını İbrahim Tatlıses’in kullanmaması (zaten kendisi “Eger bir daha şarkısını söylersem haysiyetsiz ve onursuzum. Öleceğimi de bilsem bir daha onun şarkısı burada çalmayacak” dememiş miydi?), program öncesi izinsiz kaydedilmiş telefon konuşmaları (özel hayata müdahale), ‘jilet parası bile istedi’ tarzında çıkan çirkin haberler ve aldığı tehditler. Birkaç kurşunluk hakkın var! Evet orada net bir şekilde öğrendim ki, Yıldız Tilbe tehdit telefonları alıyormuş. Savcılığa başvurduktan sonra bir çay içtik beraber. Ardından da Tilbe’nin arabasıyla Avrupa Yakası’na geçip Levent’te yemek yedik. Beraber geçirdiğimiz tüm saatler boyunca hep konuştuk. Kimi ‘off the record’du, kimi değildi. Tilbe, Tatlıses’in programındaki sakin halini hala sürdürüyordu. Başına gelen olaylara rağmen sükunetini koruyordu. Önce tehditlerden konuştuk. “Senin de birkaç kurşunluk hakkın var. Senin ve ailenin sonu geldi” gibi telefonlar alıyormuş gizli numaralardan. Ne hikmetse, tam da Tatlıses ile yaşadığı gerginlikten sonra başlamış bu aramalar. Ne yapacaktım diyor bana, “Benim onun gibi başkalarına başvuracak halim yok ki. Memleketin yasası var, devleti var, polisi var, savcısı var” diyor. Sonra da ekliyor, “Kendime olacak hiçbir şeyden korkum yok aslında. Ben ailem için endişeleniyorum, can güvenliklerinden emin olmak istiyorum. Bana olacak her şeye hazırlıklıyım ama aileme... Çünkü karşımdaki dürüst değil”. Sonra giriyoruz olayın detaylarına. Öncelikle şunu söylemeliyim; Tilbe yaşananların başından beri planlı olduğunu düşünüyor. Programdan önce kaydedilen konuşmalar da buna bir işaret. Ayrıca program boyunca Tatlıses’in kendisini sinirlendirmeye çalıştığını anlattı. ‘Off the record’ örneklerle Tatlıses’in onu çıldırtmaya ve izleyicilerin önünde kötü göstermeye çalıştığını söyledi. Tabii bunları o anda değil, sonradan olayın üzerine düşününce fark etmiş. Hatta arkadaşlarıyla konuştukça. Şarkılarını defalarca kez yarıda kesmesinin, bir parçasını söylerken tonu 3 kez yukarı çekmesinin nedeninin bu olabileceğine karar vermiş. Programda ise şaşkınmış Tilbe. “Nedir içindeki bana karşı olan bu büyük öfkenin kaynağı” diye düşünmüş hep. Tilbe tüm olanlar karşısında efendiliğini bozmayınca, Tatlıses ani bir çıkış yapıyor ve başlıyor birbirinden ağır cümlelerine. Ortada pek de bir neden yokken. İzleyip izleyip “Neye bu kadar sinirlendi de, bu laflar çıktı ağzından” diye düşünüyordum hep. Meğer beklediğini bulamamanın hırsıymış tümü. Her nedense Tilbe’nin üstüne saldırmasını ve izleyicilerin gözünde kötü görünmesini sağlamak istemiş. "Nasıl sakin kalabiydim?" “Peki niye?” diyorum Tilbe’ye. O da çok düşünmüş, “ama net olarak bildiğim tek günlük bir olay değildi yaşananlar” diyor ve ekliyor: “Hiç doğru değildi yaptıkları. Ne diyeyim ki... Hep sebep aradım, niye böyle davranıyor, neden böyle şeyler söylüyor diye ama hiç bir neden bulamadım”. O sözleri işitip nasıl o kadar sakin kalabildiğini de soruyorum. O yine aynı sakin tavrıyla yanıtlıyor: “Hiçbir şey söylemedim. Sadece bulunduğum yeri terk ettim. Onu alkışlayarak, ‘bravo’ diyerek çıktım. Ama kendisini tanımıyorum bundan böyle”. "Elleri her yere uzanır, ama korkmuyorum" Uzun sohbetimiz sırasında Asena ve Derya Tuna gibi ‘İbrahim Tatlıseszedeler’den de bahsettik. Onların yaşadığı tatsız olaylardan yola çıkarak, işlerinin azalmasından, İbrahim Tatlıses hegemonyasının Tilbe’nin konserlerine ve programlarına engel olmasından korkup korkmadığını sordum. “Onun elleri her yere uzanır. Ama hiçbir şeyden korkmuyorum” diyerek cesaretini gösterdi bir kez daha. Söz döndü dolaştı, Tatlıses’in sonrasında çıkardığı çirkin belgelere geldi. Arada yaşananlar her ne olursa olsun, bir kadına “Jilet parası bile istedi” denilir mi diye çok düşünmüştüm çıkan haberlerin ardından. Nitekim Tilbe de çok içerlemiş o haberlere ve konuyu savcılığa iletmiş. Konunun detaylarını da anlattı. Yüzündeki et bende çıkan tüyleri çekmesinin tehlikeli olduğunu, kansere sebebiyet verebiyeceğini söyledi. Bunları burada asla yazmazdım aslında çünkü bir kadının tüylerinden bahsetmek için başka hiç işimizin, gücümüzün kalmamış olması gerekir. Ama konuya derinlemesine bir giriş yapılmış bir kere, çirkin bir giriş üstelik. Özel hayatı, mahremiyeti fazlasıyla ihlal edilmiş. Haliyle Tilbe de düzeltmek istiyor yaşanan sevimsiz olayları.