Dünya gazetesi yazarı Alaattin Aktaş, asgari ücrette yüzde 25 oranında artış olabileceğini kaydetti.
2018'in başından bu yana Türk Lirası yüzde 40'ın üzerinde kayıp yaşamış, iç tüketim mallarına yüksek oranda zam gelmişti.
Aktaş'ın "Asgari ücret artışı yüzde 25’i bulabilir" başlığıyla (24 Eylül 2018) yayımlanan yazısı şöyle:
Ekonomide hemen tüm kesimler zorda. Ünlü işadamlarımızdan birinin ifadesiyle “zenginin parası zengine, fakirin parası fakire yetmiyor”. Herkes ekonomik zorluktan kendine göre bir pay alıyor.
Büyük şirket sahibi kendi ölçülerine göre zorluk yaşıyor; eskisi kadar kar edemiyor, hatta zaman zaman bir dönem güle oynaya aldığı döviz borcunu şimdi nasıl ödeyeceğinin kaygısını yaşıyor. Küçük ve orta boy işletmelerin sahipleri kendilerini artan maliyetler ve giderek gerileme eğilimi gösteren talep yüzünden iki yönlü kıskaçta hissediyor.
Geliri sabit olanlar başını alıp giden fiyatlar karşısında zorunlu olmayan tüketimlerini her geçen gün biraz daha kısmak zorunda kalıyorlar.
Ekonomi tam bileşik kaplar teorisinde olduğu gibi ülke sathında herkesi farklı ölçüde de olsa etkiliyor, bundan kaçış yok.
Şimdi yeni yılla birlikte bu günlerde pek düşünmediğimiz ciddi bir maliyet artışıyla daha karşılaşacağız.
Asgari ücret yılbaşından geçerli olmak üzere artırılacak. Yeni ücret tabii ki çalışanlara biraz soluk alma fırsatı tanıyacak. Ama bu artış zaten çok zor bir dönem geçiren işletmeler için çok büyük bir yük anlamına gelecek. Bu yıl için asgari ücret net 1.603 lira olarak uygulanıyor. Bu asgari ücretin işverene maliyeti ise 2.385 lira. Asgari ücretin genellikle TÜFE kapsamındaki gıda grubunda ortaya çıkan yıllık artış dolayında yükseltildiği biliniyor. Ama kimi yıllar siyasi partiler arasındaki rekabet çalışanlara yarıyor ve asgari ücret enflasyonun çok çok üstünde artırılabiliyor. Örneğin 2016 yılındaki yüzde 30’luk artış gibi... Yeni ekonomi programında (YEP) bu yılın TÜFE gerçekleşmesi yüzde 20.8 olarak tahmin ediliyor. Gıda ve alkolsüz içecekler grubunda ağustos sonu itibarıyla yıllık yüzde 20’ye yakın artış var ve bu oranın yıl sonunda yüzde 25’e yaklaşması şaşırtıcı olmayacak. Dolar kurundaki artış da YEP’te bu yıl için 4.90 olarak varsayılıyor. Bu değerde kalınsa bile geçen yıla göre yüzde 34 artış var. Dolayısıyla 2019 yılı asgari ücret artışının yüzde 20’den az olmayacağını ve yüzde 25’e kadar uzanabileceğini söyleyebiliriz. Yüzde 20 ve 25’lik oranlar uygulandığında 2019 yılının net asgari ücreti 1.924 lira ile 2.004 lira arasında oluşacak. Psikolojik yönü de düşünülerek asgari ücretin net 2 bin liranın üstünde belirlenmesi olasılığı güçlü görünüyor. Ancak biz net ücretin küsuratsız 2 bin lira olarak belirleneceğini pek sanmıyoruz, çünkü bu tutar daha önce CHP tarafından dile getirilmişti. Zaman farklı olsa bile “CHP’nin önerdiğine gelindi” dedirtmemek için asgari ücretin net 2 bin lira olarak belirleneceğine pek ihtimal verilmiyor. 2 bin lira psikolojik eşik olarak durduğu için bu düzeyin altı da tercih edilebilir görünmüyor. Bu yüzden asgari ücreti bu düzeyin az da olsa üstünde beklemek gerekir. Yüzde 20.8’lik enflasyona yüzde 3.8’lik büyümeyi eklediğimizde zaten yüzde 25’e ulaşıyoruz. Dolayısıyla 2019’un asgari ücretinin 2 bin liranın az da olsa üstünde belirlenmesi beklenmeli. Böyle bir hesaplamada yıl sonu enflasyonu değil defl atör kullanılırsa da konu ücret artışı olduğu yüzde 20.8’i kullanmayı tercih ettik.
Asgari ücrette yüzde 25 dolayındaki bir artış yapıldığı takdirde işverene maliyet 3 bin liraya (2 bin 981 lira) yaklaşacak.
Yani işçi başına 600 liradan fazla bir yük gelecek. Üstelik işverene dönük asgari ücret desteği bu ay sonunda bitiyor. Yeni yılda benzer bir destek söz konusu olacak mı, henüz belli değil. Ancak mevcut koşullarda bu desteğin sürdürülmesinin çok ama çok gerekli olduğunun da altı çiziliyor. Zaten zor durumda olan özellikle küçük işletmelerin kayıt dışına yönelmek durumunda kalacaklarına vurgu yapılıyor. Başa dönersek, yüzde 25 artırılarak 2 bin liraya çıkarılsa bile bu para çalışan için bu enflasyon ortamında yeterli bir ücret değil. Diğer yandan bir işçinin maliyetinin 3 bin lirayı bulmasıyla da işverenin nefesi daralacak. Umutlu olmaya olalım, olmaya çalışalım ama bir de gerçekler var ortada ve 2019 daha da zor bir yıl olmaya aday görünüyor.
Bu arada yeni ekonomi programının enflasyon başlıklı bölümünde yer alan bir ifade yanlış yorumlara yol açtı. Programın enflasyona ilişkin politika ve tedbirler bölümünde şöyle denildi: “Kamunun fiyat belirleme yönlendirme politikasına tabi belirli (personel dışında) alanlarda geçmiş enflasyon verisi yerine YEP’te yer alan enflasyon hedefl eri dikkate alınacaktır.” Bu ifade kapsamına asgari ücretin de girdiği değerlendirmesi yapıldı. Ancak, çok açık olarak “personel dışında” vurgusu var. Dolayısıyla asgari ücret belirlenirken TÜFE’de 2019’un hedefi olan yüzde 15.9’un değil, bu yıl beklenen yüzde 20.8’in dikkate alınması gerekiyor.