Enflasyon son 15 yılın en yüksek rakamlarına ulaştı. Doğalgaz, elektrik, su derken vatandaşın mutfağına giren neredeyse her şeye zam geldi. Asgari ücret ile ev geçindirmeye çalışanların ise temek gıdası ekmek oldu. Üç çocuk sahibi olan ve bir temizlik firmasında asgari ücerete çalışan 36 yaşındaki İzzet Akın, bir ay nasıl geçim mücadelesi verdiklerini anlattı.
Sözcü'den Hande Zeyrek'in haberi aynen şöyle:
İzzet Akın, 2011'deki Van depreminden sonra eşi Ayşe Akın ve 3 çocuğuyla İstanbul'da yaşayan akrabalarının yanına geldi. 6 ay sonunda Esenyurt'ta kiraladığı iki göz odalı bodrum kattaki eve taşındılar. 550 lira kira verdiği evin aidatı 50 Lira. İzzet Akın, Hadımköy'de özel bir firmada temizlik görevlisi olarak asgari ücretle çalışıyor. Her ay Ziraat Bankası hesabına yatan 1709 TL maaşı bu ay vergi kesintisi yapıldığı için 1662 TL olarak yatmış. Akşam iş dönüşü bankamatikten para çekerken buluştuk. “Bakın ayın 1'inde yattı maaşım bugün ayın 4'ü 116 lira kalan param” diye gösterdi.
2 Ekim'de maaşının 1000 lirasını çeken Akın, 4 Ekim'de 500 TL daha çekmek için bankamatiğe geldiği sırada birlikte evinin yolunu tuttuk. 15 yaşındaki oğlu Yusuf liseye yerleşememiş. Özel bir lise 2 bin 500 lira istediği için yollayamamışlar. Eve geldiğimizde 11 yaşındaki Nur Sena ve 7 yaşındaki Evin, babalarının boynuna sarıldı. Anne Ayşe Akın (38) işten gelen eşine ve davetsiz misafir olan bize sofra hazırladı. Bugün mercimek çorbası pişirmiş. Bir de öğlen çocuklar okula giderken yaptığı makarna var sofrada. "Kusura bakmayın evimizde bir tencere yemek kaynar” dedi Ayşe Hanım. Yemeklerini yedikten sonra İzzet Akın'la henüz ayın ilk günleri olmasına rağmen cebinde kalacak paranın hesabını birlikte yaptık. Sonuç insani yaşam koşullarının çok altındaydı.
162 liranın 160 lirasını çeken baba, markete gitti. Reyonları gezdi. Fiyatları görünce dondu kaldı. 117 lira harcayıp çıktı.
“Maaşımı çekince ilk iş kirayı yatırırım. Sonra faturalar. Elektrik, doğalgaz, su faturası üçüne 150 lira ödedim" diyen İzzet Akın'ın faturaları nasıl bu kadar düşük geldiğini sorunca başladı anlatmaya:
“Bir tek odada oturuyoruz. Diğer ışıklar zaten sürekli kapalı. Ütü yok, fırın, bulaşık makinesi gibi elektrikli ev aletleri yok. Ben iş yerinde yıkanıyorum. Çamaşır makinesi haftada bir kez çalışıyor. Buzdolabı son 5 gündür çalışıyor. 3 yıldır yoktu. Zaten dolaba konacak bir şey de yok. Bir komşumuz eski buzdolabını verdi. Bizim evde temel gıda ekmektir. Ayda 200 lira ekmek parası maaşımdan eşime getirip veririm. Evde bir tek benim telefonum var. Onun faturası 60 lira dün ödedim.”
“İki kızım da okula gidiyor biri bu yıl başladı. Bir lira ile 1.5 lira arasında harçlık veriyoruz günlük. Annesi ekmek arası yaparsa beslenme götürüyorlar. Birinci sınıfa başlayan kızım için bir ihtiyaç listesi verdiler. 116 lira tuttu. Kırtasiye malzemesiymiş aldık. Şimdi ikinci bir liste vermişler. Nasıl alalım? 1. sınıfa başlayan kızımın formasını alamadım daha. 5. sınıfa giden kızıma alabildik o da 80 lira tuttu. Beden eğitimi kıyafeti de istediler alamadık. Kış geliyor bot alınacak. İki yakamız bir araya hiçbir şekilde gelmiyor. Kendi üstümdeki tüm elbiseler başkasının verdikleri. 5 senedir kendime hiç kıyafet almadım. Çocuklara almaya çalışıyoruz…”
“Ayın 4'ü ama markete daha uğramadık. Her ihtiyacımızı alsak marketten borçlu çıkarız. Pazar parası eskiden haftada 30-40 TL bırakıyordum. Son aylarda yetmediği için onu da bırakmıyorum. Geçen ay marketten üç poşetle çıktım. 150 TL verdim. Her geçen gün geçinmek zorlaşıyor. 5 ay önce ayda iki defa eve tavuk eti alabiliyorduk. Şu anda alamıyoruz. Çocukların en çok yediği ya makarnadır ya çorbadır. Mutfakta en çok makarna, çorba, bulgur pilavı pişiyor. Kuru fasulye de alamıyoruz artık çok zam gelmiş.”
Akın Ailesi'nin akşam yemeği 4 kap. Bunun birer kabı çorba ve makarna. Sofradan yarı tok kalkıyorlar. “Buna da şükür” diyorlar.
“Alışverişe eşimle gitmiyorum. Onla gidersem daha çok masraf çıkıyor” diyen İzzet Akın'la her ay alışveriş yaptığı markete birlikte gittik. Alışveriş sepetinde çay, şeker, yumurta gibi ürünler yoktu. Çayı şekeri bakkaldan yarım kilo bittikçe aldıklarını söyledi İzzet Akın. Markette et reyonuna şöyle bir bakıp geçen İzzet Akın, “Alım gücü gittikçe düşüyor. Düştükçe market sepetine aldığın eşyalar da düşüyor. Bir hafta ancak yeter tabii bu aldıklarım ama sonrasında kıt kanaat ne bulursak onu alıyoruz. Eşim tencereyi kaynatmanın bir formülünü buluyor” dedi. Makarna, sıvı yağ, deterjan gibi temel malzemeler alan İzzet Akın market alışverişine 117, 49 TL ödedi… Aylık masraflarının listelediğimizde hesabında 116 TL kalan İzzet Akın'ın kredi kartı yok. Ama bin liralık kredi destek hesabından her ay mutlaka çekim yapıyor. Asgari ödeme tutarını ödeyip ay sonu tekrar yatırdığı kadarını çekebiliyor.
İzzet Akın'ın alışveriş sepetine koydukları bir ailenin ana ihtiyaçlarının sadece bir kısmıydı. Her şeyin en uygununu almaya çalışan İzzet Akın, “5 ay öncesine kadar ayda iki kez tavuk eti alabiliyorduk. Onu da alamaz olduk” dedi.
Eşi Ayşe Akın (38) da geçim mücadelesini şu sözlerle özetledi: “Pazara gitmiyorum. Param kalmıyor ki gideyim. Ayrı iki bakkaldan borç yazdırıyorum. Bu ay eşim 200 lira ekmek parası getirdi. Gittim bakkal borcumu kapattım. Elimde 40 lira kaldı. İki üç tane yumurta pişiriyorum çocuklara kahvaltıda. Bugün çocuklara bir simit aldım götürdüm. Öğretmen arada değişik beslenme koymaya çalışın diyor. Nasıl yapayım. İsteyip de alamadığımız bir şey olmadı çünkü hiçbir istediğimizi alamıyoruz. Asgari ücretin yaşanabilir koşullara getirilmesi lazım.”