Hilal Köylü / Ankara
Türkiye'de hükümetin asgari ücreti 2022 için yüzde 50 zam oranıyla net 4 bin 253 lira olarak açıklamasının ardından asgari ücretle ilgili vergi indirimi tartışmaları başladı. Hükümet, işçi ve işveren temsilcileriyle tüm işçilerin ücretlerindeki asgari ücrete kadar olan kısımdan gelir ve damga vergilerinin kaldırılmasını karara bağlamıştı. Bu karara karşın AKP'nin TBMM'ye sunduğu kanun teklifinde sadece asgari ücretle çalışanların vergi istisnasından yararlandırılması öngörüldü. Siyasi muhalefet ile işçi ve işveren temsilcilerden gelen tepkiler üzerine AKP teklifte değişiklik yaptı.
Yapılan değişikliğin ardından TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda görüşülen teklif kabul edildi. Teklif, asgari ücretlilerin vergi dışında bırakılmasını, diğer çalışanların ücretlerinin de asgari ücretin brüt tutarı oranında vergiden muaf tutulmasını öngörüyor. Damga vergisi uygulamasında da yapılan değişikliğe paralel biçimde muafiyet düzenlemesine gidildi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda yapılan ilk gün görüşmelerinde AKP'nin sunduğu kanun teklifine muhalefet tepki gösterince, AKP'liler çareyi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la temas kurmakta buldu. Bu temaslar sonrasında alınan kararı AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş Plan ve Bütçe Komisyonu'nda açıkladı. Elitaş, yeni düzenlemeyle tüm ücretlilerin, asgari ücrete kadar olan kazançlarının vergi dışı olacağını söyledi.
Elitaş, "Yaptığımız istişare sonucunda yeni önergeyi vekil arkadaşlarımız imzaya açtılar. Komisyon kabul ederse, tüm çalışanların memurlar dahil maaş ve ücretlerini kapsayacak şekilde brüt 5 bin liraya kadar olan kısımdan vergi sıfır olacak" diye konuştu. Elitaş, bunun bütçeye toplam maliyetinin 37,6 milyar lira olacağını duyurdu.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, 16 Aralık tarihli açıklamasında "Tüm işçilerin ücret gelirlerinin, asgari ücrete kadar olan kısmından gelir ve damga vergileri kaldırıldı" ifadelerini kullanmıştı. Ancak meclise gönderilen yasa teklifinde vergi muafiyetinden sadece asgari ücretle çalışanların yararlanmasının öngörülmesi, "AKP, neden böyle yapıyor?" sorusunu gündeme getirdi.
Kadir Has Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erinç Yeldan AKP'li Mustafa Elitaş'ın açıkladığı gibi bir maliyet sıkıntısına dikkat çekerken, Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığındaki ekonomi yönetiminin asgari ücret başta olmak üzere ekonomiyle ilgili her konuda önceden yerli yerinde bir analiz, hesap yapamadığının görülmesi gerektiğini de söyledi. Yeldan bu konudaki gözlemlerini DW Türkçe'yle paylaşırken şöyle konuştu:
"Asgari ücrette yüzde 50'lik bir artış yapıldı. Her şeyden önce döviz kurlarındaki yükselişlerle birlikte enflasyon da tırmandığı için asgari ücretteki artış da eridi gitti. Ortada bir kazanç yok. Ülkenin içine sürüklendiği ekonomik kriz o kadar derin ve sarsıcı ki, bunu asgari ücrette bir-iki aylık iyileştirme getirecek nefes alma operasyonlarıyla düzeltmek mümkün değil. Asgari ücretin kamu maliyesine olan boyutunun da hiç doğru dürüst çalışılmadığı ve tamamen bir siyasi slogan ile göz kamaştırıcı bir artışın arkasına gizlenileceği planı yapıldığı, bunun da ötesinde bir iktisadi analizin söz konusu olmadığı anlaşılıyor. Burada AKP'nin bir tasarım hatası yaptığı açıkça görülüyor."
Yeldan; asgari ücretle ilgili düzenleme yapılırken sendikaların görüşünün sorulmadığı yönündeki eleştirileri de hatırlattı. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu'nun (DİSK) asgari ücret çalışması yakından incelendiğinde asgari ücrette gelinen noktadaki çelişkilerin açıkça görüleceğini anlatan Yeldan, Türkiye'de asgari ücret ve altında ücretle çalışan insan sayısının 6 milyon 300 bin olduğunun dikkate alınması gerektiğini söyledi.
Yeldan, "Türkiye'nin çalışan nüfusunun yüzde 50'si, yani 9 milyon 700 bin kişi asgari ücretli ve bunun sadece yüzde 20'si kadar fazlası asgari ücretin çok az üzerinde ücrete çalışıyor. Özel sektörde çalışanların yüzde 70'i asgari ücretli. Siz, vergi indirimi dahil doğru düzgün düzenleme yapmazsanız kaçınılmaz olarak işvereni denetim dışı yollara, kayıt dışı işçi çalıştırmaya itersiniz. Hükümetin vergilendirmenin de ötesinde bu kayıt dışılık konusunda ne gibi önlemler alacağını açıklaması lazım. Çünkü Türkiye'de asgari ücretli sayısı artıyor" eleştirisi getirdi.
Bilkent Üniversitesi Ekonomi Bölümü'nden Dr. Burcu Aydın Özüdoğru, asgari ücretle bağlantılı vergi istisnasına ilişkin düzenlemenin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda değiştirileceği öngörüsünde bulunmuştu. Bu öngörüsünde haklı çıkan Özüdoğru, DW Türkçe'ye "Devletin temel görevi yurttaşlara gelir adaleti sağlamaktır. Sadece asgari ücretlilerin gelir vergisinden istisna olmasıyla efektif olarak asgari geçim indirimi mekanizması da ortadan kalkacaktı. Bu da anayasaya aykırılık durumu yaratacaktı" değerlendirmesinde bulundu.
Özüdoğru; bu anayasaya aykırılık durumuna şöyle açıklık getirdi:
"Vergi muafiyeti sadece asgari ücretli için geçerli olsaydı, asgari geçim indirimi mekanizması asgari ücretin üzerinde gelir alanlarda devam edeceği için ortaya şöyle bir tezatlık çıkacaktı: Devlet en düşük grupta ilave sübvansiyon yapmazken, ücreti artanlarda daha yüksek düzeyde sübvansiyon yapmış olacaktı. Bu da anayasaya aykırılık durumu oluşturacaktı. Asgari geçim indirimi mekanizmasıyla en alt düzeyde gelir alanlara yardımda bulunmamış olup, daha yüksek gelir alanlara yardımda bulunmuş olacaktı. Ayrıca; bakmakla yükümlü oldukları çalışmayan eş ve çocuk sayısına göre bir farklılaştırma yapmayarak da çalışanların aynı ücrete tabi olmasını sağlayarak da yine adaletsizliğe sebep olacaktı."
Dr. Özüdoğru, asgari ücretle ilgili "Kazananlar-Kaybedenler" başlıklı analiz çalışmasında asgari ücretteki yüzde 50'lilik artışın hükümetin iddia ettiğinin aksine topluma refah getirmeyeceği öngörüsünde de bulunuyor. Analizinde satın alma gücü açısından işçinin herhangi bir kazancı olmadığını anlatan Özüdoğru, "Bekar bir asgari ücretlinin 2021 Ocak ayında aldığı net 2 bin 825 lira, 2021 Ocak ayında yaklaşık 380 dolar idi. Oysa 2022 yılında alınması beyan edilen 4 bin 253 lira 40 kuruş, 16 Aralık kapanış kuru itibarıyla, 280 dolara gerilemiş oldu" ifadelerini kullandı.
Özüdoğru'nun çalışmasına göre asgari ücret üzerindeki vergi yükünün kaldırılmasının işverene etkisi, çalışanın medeni durumu ve çocuk sayısına göre, yaklaşık yüzde 1 ila 4 puan arasında olacak. Örneğin bekar bir çalışana ödenecek 4 bin 253 lira 40 kuruşa karşılık SGK ve işsizlik sigorta primleri ile birlikte işverene maliyet 5 bin 879 lira 70 kuruş olacak. Bu da 2021 yılında 4 bin 203 lira 56 kuruş olan toplam maliyette yüzde 40 oranında bir artışa denk geliyor. Özüdoğru, "İşveren üzerindeki yükün artması nedeniyle kayıtlı istihdamda olası bir azalma, çalışana gelir veya sosyal güvence kaybı riskini getirir" değerlendirmesinde bulundu.