Aşılama politikasına "tutarsızlık" eleştirisi

Aşılama politikasına "tutarsızlık" eleştirisi

15 yaş üstü için verilen aşı randevularının askıya alınması ve dördüncü doz uygulamaya dair karışıklığı değerlendiren uzmanlara göre, "plansız ve programsız uygulamalar" aşı tereddüdünün artmasına neden olabilir.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca bugün Bilim Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada vatandaşlara aşı olma çağrısını yineledi. Aşı olan 31 milyon kişi üzerinde yapılan aşı etkililiği çalışması konusunda bilgi veren Koca, "Üç doz aşı olmuş kişilerin iki doz aşı olmuş kişilere göre hem hastalığa yakalanma oranında hem de hastaneye ve yoğun bakıma yatışta daha iyi korunduğu anlaşıldı" dedi. Koca, koruma seviyesinin yükseltilmesi için iki doz Sinovac aşısı olanlara üçüncü doz aşı olma çağrısını tekrarladı.

Ancak Türkiye'de aşılama programının uygulamasında yaşanan aksaklıklar soru işaretlerine yol açıyor. Sağlık Bakanlığı'nın Covid-19'a karşı aşılamada yaş sınırını değiştirerek, tüm 15 yaş üstüne ve kronik hastalığı olan 12 yaş üstüne aşı hakkı tanımasına rağmen bunun tam olarak uygulamaya geçirilemediği görüldü.

Bakanlığın Pazartesi günü yaptığı duyurunun ardından dün bazı vatandaşlar, randevularına gittiği halde "sistemde tanımlı olmadıkları" için aşı olamadıklarını, randevularının iptal edildiği bilgisini paylaştı.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, bugünkü açıklamasında 18 yaş altı için "E-Nabız web sayfasından girerek veliler çocukları için aşı talebinde bulunabiliyor" dedi. Koca, 12 yaşından büyük ve kronik hastalığı olan çocuklar için "aşı tanımlamasının yapılmış" durumda olduğunu tekrarladı.

Yetkililer, 15 yaş üstündekilerin aşı haklarının yeniden tanımlanacağını belirtse de DW Türkçe'ye konuşan uzmanlar bakanlığın "aşı politikasındaki tutarsız adımları" eleştiriyor.

 

 

 

"Ne yaptığını bilmemek"

DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Türk Tabipleri Birliği Pandemi Çalışma Grubu'ndan Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol, aşılama uygulamasındaki aksaklığı "Bu ne yaptığını bilmemektir. Yani ne yaptığınızı bilmezseniz, böyle taktiksel bazı adımlar atmak zorunda kalırsınız" sözleriyle değerlendirdi.

Okulların kısa süre sonra açılacağına dikkat çeken Şenol, "Çok büyük bir dalgaya tutulmak üzereyiz daha okullar açılmadan. 30-35 kişiyi aynı sınıfa koyacağız. Büyük grupları aynı ortama koyacağız bir süreç haliyle zorlayıcı olacak" dedi. Türkiye'nin maske ve aşılama dışında alacağı başka bir önlem olmadığına dikkat çeken Şenol, "Ne havalandırma ile ilgili bir çalışma yapmışsınız ne koordinasyonunuz var ne özel olarak altyapıyı güçlendirmişsiniz" diye konuştu. Şenol'a göre aşı politikasında hükümet yönünü, bilimsel temeller gözeterek değil, gelen tepkiler üzerine belirliyor.

Dördüncü doz karmaşası

Sağlık Bakanlığı tarafından Covid-19 ile mücadele kapsamında bu hafta başında sağlık çalışanları ve öncelikli gruplara dördüncü doz aşı hakkı tanınması da tartışmaya yol açmıştı.

Dördüncü doz uygulaması, bu konuda bilimsel bir çalışma yapılmadığı gerekçesiyle uzmanlar tarafından eleştirilmiş, dördüncü dozun kimler için gerekli görülüp tanımlandığı soru işaretleri yaratmıştı. Dördüncü doz uygulanacağının duyurulmasından birkaç sonra da randevuların iptal edildiği ortaya çıkmıştı.

Bunun üzerine konuya açıklık getiren Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, söz konusu uygulamanın iki doz mRNA aşısı talep eden ülkelere seyahat edecek kişilere yönelik olduğunu belirterek, "Özel seyahat için talep edilmesi dışında ek bir aşı gerekliliği yoktur" ifadesini kullanmıştı. Koca, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, "İki doz mRNA aşısı ya da üç doz inaktif aşı olmuş kimsenin ek bir doz aşı olmasını gerektiren bir durum söz konusu değildir. Böyle bir tıbbi gereklilik de kesinlikle yoktur" demişti.

Prof. Dr. Davutoğlu Şenol, bu tür düzeltmelerin pandemi sürecinin başından beri yaşandığına dikkat çekiyor:

"Alınacağı söylenen toplam dozların alınması, bunların uygulamaya geçilmesi, aşılama süreciyle ilgili güvenilir tutarlı bir takvim paylaşılması ve aşı ile ilgili erişkinlerin kafalarındaki tereddütlerin giderilmesi konusunda hiçbir strateji ve planlama yapılmadı. Tam tersine aşı tereddütlerini çok arttıracak söylemlerde bulunuldu. Bunlar bilimden çok uzak söylemlerdi"

"Kötü bir yönetim olduğunu gösteriyor"

Halk Sağlığı Uzmanları Derneği'nden Prof. Dr. Sarp Üner de bakanlığın aşı politikasını eleştiriyor. DW Türkçe'ye konuşan Prof. Üner'e göre tutarsız adımlar, aşı olmamış kişilerde tereddüt yaratıyor: 

"Sürekli bir program değişikliği, bir yaklaşım değişikliği, bir adım ileri bir adım geri. Bir şeyi yapıp sonra düzeltilmesi, farklı şekilde yapılması gibi uygulamalar kötü bir yönetim olduğunu gösteriyor. Plansız ve programsız davranıldığını gösteriyor. Bunlar, aşı tereddüdünün artmasına neden olacaktır. Aşı karşıtı olan kişilerin ellerini güçlendirici bir yaklaşım. Daha planlı programlı, yaklaşılması ve bilim ışığında davranılması gerekiyor."

Daha şeffaf veri talebi

Türkiye'de 18 Ağustos itibariyle 18 yaş üstündeki yaklaşık 34 milyon kişi koronavirüse karşı iki doz aşısını tamamlandı. Bakanlık verilerine göre bu, Türkiye'deki 18 yaş üstü nüfusun yüzde 54'nün iki doz aşı olduğunu gösteriyor.

DW Türkçe'ye konuşan Halk Sağlığı Uzmanları Derneği'nden Prof. Dr. Sarp Üner'e göre bu oran önemli bir kesime denk gelse de toplumsal bağışıklık açısından son derece yetersiz. Son zamanlarda aşılamanın yavaş ilerlediğine dikkat çeken Üner, bakanlığın daha dikkatli adım atması gerektiğine dikkat çekiyor.

"Şu anda toplumda bir aşı tereddüdü, bir aşı kararsızlığı var. Verilerin, aşılı-aşısız ayrımı yapılarak, vaka, hastaneye yatan, yoğun bakıma yatan olarak paylaşılması gerek ki aşılamaya olumlu yansısın. Birçok ülkede yapılan çalışmalar aşısızların daha fazla hastaneye yattığını, daha fazla yoğun bakıma ihtiyaç duyduğunu ve öldüğünü gösteriyor."

Hem Prof. Dr. Üner hem de Prof. Dr. Davutoğlu Şenol, pandeminin şu anda şiddetli bir evrede olduğunun altını çizerek, aşılamanın tek başına yeterli olmadığına, daha tutarlı ve bilimsel politikaların yürürlüğe konması gerektiğine dikkat çekiyorlar.

Deniz Barış Narlı

© Deutsche Welle Türkçe