"Karaşovalye", "Başlangıç" gibi filmlerin yönetmeni Christopher Nolan'ın yeni filmi "Yıldızlararası"nda(İnterstellar), zamanda yolculuk, başka gezegenlerde hayat gibi yıllardır tartışılan birçok konu hakkında ‘kendince’ cevaplar veriliyor. Bilim insanları tarafından bu açıklamaların ne kadarının doğru olduğu değerlendirildi.
Yenal Bilgici'nin Hürriyet'te yer alan haberi şöyle devam ediyor:
‘Yıldızlararası’nda, dünya nihai felaketine hazırlanırken, Cooper isimli pilot ile (Matthew McConaughey) fizikçi Amelia (Anne Hathaway) yeni bir dünya aramak için evrenin derinliklerini araştırırlar. Buldukları ‘dünyalar’ başka bir galaksidedir. Yalnız o galaksiye ulaşmak biraz zahmetlidir. Satürn civarında birdenbire beliren bir solucan deliğine (en basit haliyle ‘bir çıkışı olan kara delik’) atlayıp, kestirmeden diğer galaksiye çıkmaları gerekir.
Bu seyahat bilim insanları tarafından mümkün görünüyor. Cambridge Üniversitesi’nde astrofizik profesörü, alanının bir numarası Martin Rees’in açıklamaları şöyle:
“Böylesi bir yolculuk şimdilik sadece bir spekülasyon ama hiç de çılgınca bir fikir sayılmaz. Kara deliğin içine giren her şeyin yutulup ezileceğini düşünürdük. Ama girip, belli bir noktaya kadar örselenip, diğer taraftan çıkmak da olasılık dahilinde.”
Bir parça kâğıdı ikiye katlayın; sonra bir kalemi katlanmış kâğıda saplayın. Tekrar açtığınızda, kâğıt üzerinde birbirine uzak iki delik bulacaksınız. İşte bir solucan deliği o iki deliği birbirine bağlayan en kısa yol. Uzayın katlandığı bir noktada, tıpkı o kalem gibi bir taraftan girip diğer taraftan çıkıyorsunuz.
Mesele filmde böyle anlatılıyor. Fizikçiler de derste bu yöntemi kullanıyor. Bu arada kara delik dediğimiz şey tıpkı gezegenler gibi bir küre; onu da filmden öğreniyoruz.
Cooper ve arkadaşlarının yeni gezegende geçirdikleri her bir saat dünya zamanıyla yedi yıl sürüyor. Hem 10 yaşında bıraktığı kızını yeniden görebilmek isteyen Cooper için hem babasını bekleyen çocuk için can sıkıcı bir durum. Peki, mümkün mü?
Bilim insanları, bir astronotun bir başka yıldıza gidip dönebilirse geride bıraktıklarını oldukça yaşlanmış bulacağını söylüyor. Bu bir hız meselesi. Yalnız filmin aleyhine bir not da ekliyorlar:
"Birkaç yıl yaşlanmak değil söz konusu olan. Bu şekilde gidilip dönüldüğünde aradan milyarlarca yıl geçmiş olacak..."
Evet, bilim insanlarına göre bu, en azından teorik olarak mümkün. Işıktan daha yüksek hızda yol alabilirseniz, zamanda da geriye gidebilirsiniz. Yine de tam olarak cevaplanamayan bazı sorular var. Örneğin, filmdeki gibi gelecekten geçmişe veya geçmişten geleceğe mesaj gönderilebilir mi ya da geçmişe gidip geleceği değiştirmek mümkün mü?
Astrofizikçi Rees’in Sunday Times gazetesine anlattığı üzere, bu olası görünmüyor. Geçmişe yolculuk mümkün bile olsa ‘zamanın akışında çelişki’ yaratacak etkileri önleyen ‘bir şeyler’ var. Bunlar ne olduğuna dair henüz cevap yok.
Bilim insanlarına göre var. Daha on yıl öncesine kadar sadece güneş sistemindeki gezegenlerden haberdardık. Artık birçok yıldızın çevresinde gezegenler olduğunu öğrenmiş durumdayız. Sayısız gezegen içinde tıpkı dünya gibi yaşamaya müsait olanlarına rastlanabilir.
Filmin danışmanı Kip Thorne, Carl Sagan ve Stephen Hawking ile çalışmış bir teorik fizikçi. Alanının en önde gelen ismi ve yerçekimi konusunun bir numarası. Ama burada bir küçük hile yapmış. Filmde, baba ile kızı ışık yıllarını baypas ederek buluşturan, beri yandan insanlığa çağ atlatan ‘yerçekimi denklemi’ sadece bir göz boyama.
Peki, aşk ve sevgi uzayda, zamanda seyahat edebilir mi?
Bilim insanlarının cevabı bu konuda olumsuz cevap veriyor. Duyguların böyle bir özelliğinin olmadığını söylüyorlar.