İzmir'de aralarında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Koramiral Veysel K.'nin de bulunduğu 88'i tutuklu 357 sanık hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen 'gizli belge ve belge bulundurma' soruşturmasında hazırlanan iddianame 12'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edildi. Çete reisi olmakla suçlanan tutuklu işadamı Bilgin Ö.'ye müebbet istenirken, tutuksuz sanık Koramiral Veysel K. hakkında ise 'suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak, yasaklanan bilgileri temin etmek' suçlamasıyla 6 yıla kadar hapis cezası istendi.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'nca 'fuhuş yaptırılan kadınlar aracılığıyla yüksek rütbeli askeri personelin uygunsuz görüntülerini çektikleri ve bunlarla şantaj yaparak bazı askeri bilgileri elde ettikleri' iddia edilen suç örgütüne yönelik başlatılan soruşturma kapsamında hazırlanan iddianamede, 88'i tutuklu 357 sanık hakkında 2 yıl ile müebbet arasında değişen hapis cezaları istendi. 196 müştekinin, 831 mağdurun bulunduğu ve bin 937 sayfa olan iddianame, Terörle Mücadele Kanunu (TMK) 10'uncu maddesiyle görevli Cumhuriyet Savcısı Zafer Kılınç tarafından hazırlandı. Aynı kanunun ilgili maddesiyle görevli İzmir 12'nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianamenin, mahkemece 15 günlük inceleme sürenin dolması ve kabul edilmesiyle, ilk duruşma için de tarih belirlenerek davanın görüşülmesine başlanması bekleniyor.
İzmir Emniyet Müdürlüğü'ne gelen [email protected] adresinden 10 Ağustos 2010 tarihinde gönderilen ihbar mailinde; İzmir'de özellikle üniversitede öğrenci genç kızları kandırarak zengin kişilere veya üst düzey bürokratlara para karşılığında pazarlayan bir çete olduğu, mensuplarının gözlerine kestirdikleri kızlarla önce arkadaşlık kurarak güvenlerini kazandıkları; daha sonra bir şekilde kızlarla birlikte oldukları, kızları ellerinde seks görüntüleri olduğunu belirterek, bu görüntüleri ailelerine ve internete vermekle tehdit ettikleri belirtildi. Böylece kızları kendilerine bağımlı hali getirdikleri, çetenin çok sayıda üst düzey tanıdıklarının bulunduğu ve bundan dolayı kimsenin kendilerine bir şey yapamadığı, çetenin içinde kadınların da bulunduğu ve bu kadınların takıldığı mekanlarda geç ve güzel kızları ağlarına düşürdükleri belirtildiği kaydedildi. Konuyla ilgili İzmir Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Ahlak Büro Amirliği tarafından yapılan araştırma sonucunda ihbarda adı geçen şahısların bazıları hakkında daha önce de örgüt kurmak, yönetmek, fuhuşa aracılık etmek ve insan ticareti suçlarından işlem yapıldığı, bunların birbirleriyle irtibatlı olarak faaliyetlerini sürdürdükleri, özellikle fizikleri düzgün ve güzel görünümlü üniversitede okuyan genç kızları kandırarak zengin veya üst düzey kişilere pazarladıkları yönünde bilgiler elde etti.
Bunun üzerine savcılık tarafından bu kişiler hakkında adı geçenlerin eylemlerinin örgütlü olarak fuhuş yaptırmak amacıyla tehdit, baskı uygulamak suretiyle insan ticareti suçu olduğundan CMK'nın 250 maddeleri gereğince Terörle Mücadele Kanunu (TMK) 10'uncu maddesiyle görevli Cumhuriyet Savcısı Zafer Kılınç'ın talimatıyla polis tarafından 30 Eylül 2010 tarihinde çete teknik takibe alındı. Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Müdürlüğü, çete lideri Bilgin Özkaynak, Narin K.'nın ve yabancı uyruklu kadınların aralarında bulunduğu zanlıları teknik ve fiziki takibe aldı. Sanıklardan Can E. ve Ergin A., Bülent D. ve Alena D.'nin örgütlü olarak yabancı kadınlara fuhuş yaptırdıkları, fuhuşa aracılık ettirdikleri, kadınların yurtdışından getirilerek Mavişehir semtinde lüks evlere götürüldükleri, irtibat kurdukları müşterilerle bu kadınların müşterilerin evlerine ya da otellere götürdükleri, kadınların nakillerinin bizzat örgüt mensupları tarafından yapıldığı, sanıklardan Safiye K.'nin Ege Üniversitesi'nden mezun olup, bir şirkette çalışmaya başladığı, babasının görevi nedeniyle Foça ilçesinde bulunan askeri birliklerdeki birçok askerle dikkat çekici irtibatının bulunduğu, özellikle Deniz Kuvvetlerine bağlı subay sınıfındaki genç teğmen ve üsteğmenlerin Safiye K. ile sürekli cinsel amaçlı biraraya geldikleri ancak Safiye K.'nin para karşılığı cinsel ilişkiye girmesine rağmen çoğundan para almadığı, aynı anda birden çok teğmen ve üsteğmen ile ilişkisini devam ettirdiği belirtildi.
Narin K.'nın ise şüpheli Ertunç U. ile birlikte birtakım askerlerle bilgi toplama amaçlı istihbari çalışma içinde bulundukları, bu çalışmalarla ilgili şahısların askerlere cinsel yönden yaklaşarak ilişki kurmak, özel bilgilerini elde etmek ve şantaj yapma maksatlı faaliyetlerde bulundukları kaydedildi. Narin K.'nın 16 yaşından itibaren TSK ile resmi hiçbir bağlantısı olmamasına rağmen, kurumun birçok bilgisine vakıf olduğu, kurumsal jargonu çok iyi kullandığı, kendisini '2006 devresi' olarak nitelendirdiği bazı görüşmelerinde kendisini 'Teğmen K.' olarak tanıttığı, sosyal iletişim ağı faceebook'ta işveren bilgisini 'Hava Kuvvetleri Komutanlığı' olarak düzenlediği, sınıf gözetmeksizin birçok subay ve astsubay ile irtibat kurduğu, zaman zaman bazı subay, astsubay askeri okul öğrencisiyle cinsel amaçlı biraraya geldiği, birçok ildeki ve KKTC'deki askeri bölgelere, lojman, orduevi gibi diğer yerlere rahatça girip çıkabildiği, bu şekilde arkadaş çevresini askerlerden oluşturmaya dikkat ettiği belirtildi.
Narin K.'nın tape görüşmelerinde askeri bilgileri rahatlıkla deşifre ettiği, evinde ele geçen notebook ve ajandada TSK'ya sızma faaliyeti yürüttüğüne dair çok sayıda asker kişilerin bulunduğu görüldüğü kaydedildi. Narin K.'dan elde edilen dijital materyaller içinde “bycasus” ismi verilmiş hard disk içinde elde edilen “ajanda.xsl” isimli belgede pandora veri tabanında yer alan verilerin birçoğunun aynı şekilde bulunduğu ve burada bulunan ham bilgilerin arşiv niteliğindeki pandora veri tabanına daha sonradan aktarıldığı ifade edildi. Pandora isimli veri tabanınının suç örgütünün arşivi niteliğinde olduğu ve içeriğinde örgütün hiyerarşisi ve işleyişi konusunda bazı bilgilerin yer almasının yanında binlerce kişinin fişleme bilgisi ve kişisel verilerinin, çok sayıda devlet güvenliğine ilişkin bilgi ve belgenin bulunduğu ifade edildi. Adı geçen dosyada, Narin K.'nın birlikte olduğu subay ve astsubaylar ile diğer bazı kişiler hakkında detaylı istihbari bilgilerin yer aldığı, Türkiye radar kapsamaları ve NATO ile müşterek radar kullanım bilgileri, Türkiye'nin sabit mobil ve gelecek olan ağdan ihbar kontrol uçağıyla birlikte radarlarının mevzilerinin ve irtifalara göre görebilecekleri yerleri gösterdiği kaydedildi.
Narin K.'da ele geçen Pandora dosyasında B.E. hakkında “alkol içince herşeyi anlattığı, Muhsin Yazıcıoğlu'nun helikopter kazasıyla ilgili ihmallerden bahsetti” ifadeleri yer aldı. Dosyada C.U. isimli asker hakkında ise “PKK ile irtibatı varmış, akrabaları PKK'ya aktif olarak yardım ediyormuş. Doktor olması dolayısıyla rahatlıkla her yere girebiliyor. Bir dost ile haber gönderildi. Bundan sonraki çalışmaları bizim aracılığımızla yapacak. Milas ile ilgili çok değerli, Türkiye'ye ait sırları kapsayan gizli belgeler getirdi. Savaşa girildiğinde 192 filonun Milas meydanına gitmesiyle ilgili her şey var. İntikal protokolü, personel listesi, uçak sayısı, görevleri, meydan krokileri, uçakların nerelere konumlanacağı her şey var. Çok güzel. On numara bir iş yaptı. Fiyatını reis belirleyecek” ifadelerine yer verildi. E.T hakkında ise, “Eskişehir'deki önemli bir elemanımız her ziyaretimde önemli bilgiler getiren biri. Bu belgeler çok değerli. Yunanistan'a karşı yapılacak bir savaş senaryosunu da içeren Türkiye ile Yunanistan arasındaki güç karşılaştırmasını getirdi. Ancak bu yeterli değil ve eski bilgiler içeriyor. Güncel plan seminerinde verilen tüm takdimlere ihtiyacımız var. Bunu elde etmek için böcekçi haricinde belirtilen kişilerle temas kurularak F16 ve F4 uçaklarıyla ilgili bütün planların bu kişiler tarafından bilindiğini belirtti” denildi. M.K.K hakkında, “Yunanistan'a Bandırma'dan Ege görevi için kalkan uçakları uçuş güzergahlarını 7 dakika içinde Yunanistan'a gönderiyormuş. Araştırılması gerekiyor. Bize de yakın duruyormuş. Reisin haberi var. Yunanistan'la direkt bağlantısı reisi ve Coco'yu rahatsız etmiş. Bizim de her dediğimizi yapıyor. Karakteri oturmadığı için her şeye meraklı” ifadeleri kullanıldı.
Kaymakam A.Ö. ile ilgili de, “İzmir Büyükşehir Belediyesi ve çalışanlarına onun vasıtasıyla doğrudan ulaşıyor ve bilgileri kolay alıyoruz. İzmir içinde daha merkezi bir yere gelse daha iyi olur. Koltuk hırsı çok ve yükselecek birisi. Bırakmamalıyım” ifadelerinin yer bulduğu gözlendi.
Örgüt lideri Reis lakaplı Bilgin Ö.'nün emekli Albay olan örgüt yöneticisi şüpheli C.B.'yi müdür olarak yanında bir yıl çalıştırdığı ve işten ayrılmasının ardından teknik takibe alınmaya başlandığı belirtildi. Bilgin Ö.'nün 2010 yılında oğlu Demokan Ö.'nün öldürülmesi ile ilgili Fethiye Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davayla ilgili örgüt üyelerinden davanın seyrini lehlerine çevirebilmek için teknik veriler elde etmesi yönünde yardım istediği belirtildi.
Bilgin Ö.'nün kendisine ait Marmaris’teki marinada yer kiralayarak kapalı tersane tesisi açan Cenk T. ve Tandoğan A. isimli işadamlarına baskı yaptığı ve işyerlerini zorla ele geçirdiği vurgulandı. Bilgin Ö.'nün konuyu yargıya taşıyan işadamlarına, “Siz benim gücümü biliyorsunuz, Hiçbir davayı kazanamazsınız. Benim savcılıkta, Yargıtay’da adamlarım var. Burası da benim, Ankara da benim” diyerek tehdit ettiği ifade edildi. İddianamede Bilgin Ö.'nün teknik takip ihtimalini gözönünde bulundurarak iletişim kurarken tedbirli davrandığı ve konuşmalarını buna göre yaptığı da vurgulandı.
İddianamede, bütün çıkar amaçlı suç örgütlerinde olduğu gibi Bilgin Ö. liderliğindeki suç örgütünün de temel amacının çıkar elde etmek olduğu, özellikle TSK’da yapılanması sayesinde büyük bir güç ve çok geniş bir faaliyet alanına sahip bulunan suç örgütünün amaca ulaşabilmek için her türlü yola başvurduğu ve hiçbir alanı boş bırakmadığı kaydedildi. İddianamede, “Elde ettiği illegal güç sayesinde her geçen gün etki alanını ve hedeflerini genişleten suç örgütünün adeta kamu kuramlarını bir ahtapot gibi sardığı, operasyon sürecinde ortaya çıkmıştır. Suç örgütünün Hükümet, TSK, MİT dahil olmak üzere bütün kamu kurumları aleyhine faaliyetler yürüttüğü anlaşılmıştır” ifadeleri yer buldu.
Profesyonelce oluşturulduğu belirtilen örgütün gizliliğe azami derecede önem verdiği, ele geçirilemeyen “Kara Kutu” başka bir arşiv oluşturduğu, sahip olduğu bilgi ve belgeleri de şifreleri kırılamayacak şekilde dosyaladığı vurgulandı. Örgütle ilgili ele geçirilen çok sayıda dijital veri dosyasına konulan şifrelerin şifre kırma uzmanları tarafından bile aylardır çözülemediği ifade edildi. İddianamede ayrıca, “Şu ana kadar ortaya konan yapı bile devletin başta silahlı kuvvetler olmak üzere diğer kurumlarıyla birlikte nasıl bir tehlike ve tehditle karşı karşıya kaldığını göstermesi açısından çok önemlidir” denildi. Örgütün bilgi ve belgeleri yurt içinde ve yurt dışında belirlenen alıcılarına kuryeler aracılığıyla para karşılığında sattığı, bunu da iş takip çizelgesi adı altında kayıt altında tuttukları belirtildi. Örgütün yurt dışına gönderdiği bilgi ve belge içeriklerinin Hükümeti ve TSK'yı uluslararası arenada devletler karşısında zor durumda bırakmayı amaçladığı vurgulandı. Örgütten ele geçirilen veri tabanlarının devletin gireceği muhtemel bir savaş düşünülerek düşmanın işine yarayacak tüm bilgileri içerdiği de iddianamede yer aldı.
Türk Hava Kuvvetlerine ait uçakların düşürülmesi ve pilotların öldürülmesine ilişkin “T-37 uçağının önemli kısımları, nasıl ve hangi yollarla düşürülebileceği ve bu planlarını uygulayabilecekleri personel isimlerinin yer aldığı belge de bu hususa iyi bir örnek teşkil etmiştir” ifadelerine yer verildi. “Komutana Tavsiyeler” isimli dosyada suç örgütünün Ağustos Şurası'nda amiralliğe terfi edecekler listesini sunduğu, TSK içerisinde suç örgütü yapılanması dışındaki hedef kişilerin terfilerinin engellenmesi de örgütün bir başka faaliyeti olarak yer aldığı belirtildi. PKK/KCK'ya bilgi ve belge aktarıldığı, terör örgütüyle ilişkili olduğuna dair açıklamaların yer aldığı kaydedildi.
İddianamede Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Koramiral Veysel Kösele'nin örgüt adına faaliyette bulunduğu, bilgi ve belgeleri temin suçlarını işlediği, deliller ve tüm evrak kapsamında anlaşıldığı, Genelkurmay Başkanlığı'ndan yazılan yazıda ise iki adet bilgi ve belgenin TCK 334/1 maddesi kapsamında olduğunun, bir adet bilgi ve belgenin de açıklanması yetkili makamların iznine tabi olmakla birlikte içeriğinde gizli belge bulunmadığın belirtildiği ifade edildi.
Safiye K. isimli örgüt üyesinde ele geçirilen Pandora isimli veri tabanında, Veysel Kösele hakkında, “Güney Görev Harekatı Direktifi, Ege ve Doğa Akdeniz'de harekat yapacak, Aksaz'da konuşlanacak Güney Grup Komutanlığı'nın icra edeceği harekat faaliyetlerine ilişkin esasları belirlemektir. Bu belge özellikle Yunanistan ve GKRY için çok değer taşır. Veysel Kösele'nin arşivinden önemli belgeler, DZKK gizli belgeleri” ifadeleri yer aldı.
Savcı Zafer Kılınç tarafından hazırlanan iddianamede, çete lideri olduğu iddiasıyla suçlanan Bilgin Ö. ile Narin K. hakkında, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, kişisel verilerin kaydedilmesi, devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin etmek suçlarından müebbet ve 9'ar yıl hapis cezası istendi. Çete yöneticisi olduğu suçlamasıyla Coşkun B., Hakan O., Safiye K., Engin K., Onur S., Bülent A., Engin Ç., Bülent A.ve Mehmek A. ile örgüt üyesi olduğu suçlamasıyla Mehmet Levent A., Ergün Ö., Mustafa D., Merdin K., Ümit T., Aziz Murat D., Cem Atilla T., Sunay A., Evren T. hakkında 9 yıl ile müebbet arasında hapis cezaları istendi. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Koramiral Veysel Kösele hakkında ise suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak, yasaklanan bilgileri temin etmek suçlamasıyla 2 yıl ile 6 yıl arası hapis cezası istendi. Diğer sanıklar hakkında da 3 yıldan başlayan hapis cezaları istendi.
İddianamede adı geçen 831 mağdur arasında devlet memuru ve askerin de fişlendiği belirtildi. 3'ü kadın 55 muvazzaf askerin sanık olarak yargılanması istenen iddianamede, 88 tutuklu sanık bulunuyor. Duruşmanın gelecek mart ayında kesintisiz yapılacağı belirtildi.
Suç örgütünün hükümet aleyhine faaliyet yürüttüğü ifadesinin yer aldığı iddianamede, örgütün 'Pandora' adı verilen veri tabanı içinde, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ile Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın ailelerine ilişkin bilgi toplandığı iddia edildi. Yapılan çalışmalarda örgütün resmi kurumlardan belge sızdırarak maddi menfaat temin etmesinin yanı sıra mevcut bakanlar hakkında da bilgi toplayarak hükümet aleyhine faaliyet yürüttüğü yönünde bilgiler elde edildiği iddianamede yer aldı.
İddianamede 'örgütün arşivi' niteliğindeki Pandora veri tabanı içerisinde İ.A. adlı kişi hakkında 'Sayesinde Bülent Arınç'ın adımından haberimiz oluyor', A.K. hakkında ise 'A.K. kaymakam, Bülent Arınç'ın ailesiyle ilgili değerli bilgiler getirdi' şeklinde bilgiler bulunuyor.
Pandora veri tabanı içerisinde 'Ali Babacan'a ait bilgiler' şeklinde not alınan ve 'Bakan ve ailesi.xls' ismi verilmiş excel dosyası içeriğinde, "Ali Babacan, Zeynep Ülkü Babacan, Mustafa Kerem Babacan, Fatma Dilara Babacan, Güner Babacan, Hilmi Babacan yazılı isimli şahısların TC kimlik numarası, baba adı, anne adı, doğum tarihi ve pasaport numarası bilgilerinin yer aldığı tespit edilmiştir" denildi.