Kamuoyunda "askeri casusluk davası" olarak bilinen ve İzmir merkezli 18 ildeki "Paralel Devlet Yapılanması" operasyonuyla yeniden gündeme gelen "askeri gizli bilgi ve belge bulundurma" davasının "2 numaralı sanığı" Narin Korkmaz'ın "kumpas ile karşı karşıya kaldığı" savunuldu.
Davada delil olarak sunulan “Pandora Veri Tabanı”nın kurulduğu yılda müvekkilinin 7 yaşında olduğunu vurgulayan Çiftçi, “Dava dosyasına göre Narin Korkmaz, 7 yaşındayken örgüt üyesi durumunda. Güya her şey o veri tabanına gidiyor ve o tabandan dağılıyor. 7-8 yaşında bilgisayardan habersiz bir insanın böyle bir veri tabanı oluşturması zaten mümkün değil” ifadelerini kullandı.
Narin Korkmaz’ın avukatı Yılmaz Çiftçi, yaptığı açıklamada, iddianamede “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, kişisel verilerin kaydedilmesi, devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin etmek” suçlarından hakkında müebbet ve 9 yıl hapis istenen Narin Korkmaz’ın 26 ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye edildiğini anımsattı.
Korkmaz’ın özel hayatındaki telefon görüşmelerinin delil olarak kullanıldığını belirten Çiftçi, kendi halinde yaşayan müvekkilinin “2 numaralı sanık” olarak Türkiye’nin gündemine oturduğunu kaydetti.
O dönemde henüz 22 yaşında olan birinin kendisinden yaşça ve rütbece çok üstteki albay, binbaşı ve yüzbaşıların amiri gösterilmesi, “casusluk olayının” “fuhuş” ayağını yöneten kişi diye lanse edilmesinin “akıl ve mantıkla izah edilemeyeceğini” savunan Çiftçi, bazı kişilerin savunması alınmadan sanık yapıldığını, “Narin Korkmaz’ın askeri birliğe girmesini sağladığı” söylenen askerlerin ise sanık ya da tanık olarak gösterilmediğini anlattı.
Müvekkilinin telafisi olmayan mağduriyetler yaşadığını, evindeki aramadan emniyetteki sorgusuna kadar her şeyin “kumpas” olduğunu ileri süren Çiftçi, renkli bir hayatı olan müvekkilinin, davaya, renk katılmak istendiği için dahil edildiğinin artık inkar edilemez bir gerçek olduğunu iddia etti.
Çiftçi, şu görüşleri savundu:
“Emniyete ifadeye girerken neyle suçlandığımızı bilmeden girdik. Bize sorular soruluyor, cevap veriyoruz. 240 sayfa ifade alındı. 240 sayfa ifade alan polis memuru, 4-5 defa kalktı, amirlerine gitti, ‘bu sorular ne biçim sorular. Bu sorular sorulur mu? Ya bunlar suç değil’ diyerek açık açık isyan etti. Amirleri de ‘Seni ilgilendirmez, sen sorunu sor, gel’ dedi herhalde. Geldi aynı soruları sormaya devam etti hatta bir kısmını çıkarttı. ‘Bu da sorulmaz’ diye çıkarttığı sorular bile oldu. Hukukçu olan bir insan bunu okuduğu zaman ‘bunlar suç teşkil etmez, özel hayata giren hususlardır, kişinin özel hayatı da kendisini ilgilendirir’ der.”
Davanın “1 numaralı sanığı” Bilgin Özkaynak ile müvekkilli Narin Korkmaz arasında “hiçbir somut bağ olmadığının” iddianamede de geçtiğine işaret eden Çiftçi, “İddianamede açıkça geçiyor, diyor ki ‘Öyle bir örgüt ki örgüt üyeleri arasındaki irtibatı tespit edemedik.’ Araştırma neticesinde irtibat olmayan bir durumda nasıl örgütten bahsedilir, bunu anlamak mümkün değil. 1 numaralı sanık Bilgin Özkaynak, 2 numaralı sanık Narin Korkmaz, onun altında Safiye Köten diye bir arkadaş geliyor, onunla da devam ediyor. Burada hiçbiri arasında bir bağlantı yok. Ne bir telefon görüşmesi, ne bir konuşma, ne bir mailleşme veya haberleşme var. Hiç bir şey yok” diye konuştu.
Davada delil olarak sunulan “Pandora Veri Tabanı”nın kurulduğu yılda müvekkilinin 7 yaşında olduğunu vurgulayan Çiftçi, “Dava dosyasına göre Narin Korkmaz, 7 yaşındayken örgüt üyesi durumunda. Güya her şey o veri tabanına gidiyor ve o tabandan dağılıyor. 7-8 yaşında bilgisayardan habersiz bir insanın böyle bir veri tabanı oluşturması zaten mümkün değil” ifadelerini kullandı.
Çiftçi, soruşturma sürecinde “delil” diye sunulan materyallerin bulunduğu yere dikkati çekerek “kumpas” iddiasına bir başka kanıt olarak Narin Korkmaz’ın doğuştan görme engelli babasına arama tutanağı imzalatılmasını gösterdi.
Narin’in bu “kumpas” ile uzun süre eğitim hayatından uzak kaldığını ifade eden Çiftçi, müvekkilinin yaşamının altüst olduğunu söyledi.
Narin Korkmaz’ın görme engelli babası Atilla Korkmaz ise kızına “kumpas” kurulduğunu, özel hayatının bilinçli olarak teşhir edildiğini ve psikolojisinin bozulduğunu öne sürerek bu durumun kendisini çok derinden etkilediğini söyledi.
Kızının yaşadıklarından dolayı çok sarsıldığını ifade eden Korkmaz, “Yaşanan süreçte her şey ortaya çıkmış olmasına rağmen ‘hala kendimi toparlayamadım baba’ diyor. ‘Yıllarca aleyhimde yazan çizenlerden sonra ben artık ne söyleyeceğim. Manevi çöküntü halindeyim, kendimi toparlamaya çalışıyorum. Bu saatten sonra basına çıkmayacağım’ diyor. Narin son derece tedirgin. Kendi arkadaş çevresi, kaybettiği yıllar, aile arasındaki çöküntü” diye konuştu.
Korkmaz, kızına destek olmaya çalıştıklarını kaydederek “Güçlü moral ve motivasyonuyla onun da söyleyeceği çok şeyler vardır ancak son derece tedirgin olduğu için çıkmak istemedi. Bu saatten sonra kendisini toparlaması için manevi destek sağlamaya çalışıyoruz. Ümit ediyorum ki kendisini toparlayacaktır, kolay bir travma değil” ifadelerini kullandı.
Evinde arama yapıldığını, polisin “bulduk” dediği malzemeleri görme engelli olmasına rağmen kendisine incelettiğini ve tutanağa imza atmak zorunda kaldığını belirten Korkmaz, şunları dile getirdi:
“O gün bana imza attırmadan önce evden çıkan materyalleri tek tek incelettiler. Kalem kamera çıktı, normal ve anahtarlık kamera çıktı, çakmak kamera çıktı, böyle çok çeşit çeşit ajanda, astsubayların kimlik fotokopileri, personel atama belgesi falan. Artık oluşturmuşlar bir şekilde. Bana gösteriyorlardı. Bu çıkan materyaller, belge, araç ve gereçler normalde aylar önce konmuş olsa, bir hafta önce konsa bile gene tozlanması lazım. Görme engelliyim ama dokunduğum zaman çok tozlu olması gerekirdi. Polisler, ‘mutfakta bir şeyler bulduklarını’ söyleyip bana bunun tutanağını imzalattılar.”
Korkmaz, kızının yaşadıkları nedeniyle hukuk fakültesine devam etmek istediğini sözlerine ekledi.