Askerî Yargıtay, asker ve sivillerin yargılandığı davada sivil mahkemeyi adres gösterip uluslararası hukuku referans aldı. Askerî Yargıtay 3. Dairesi ‘ihaleye fesat karıştırmak’ suçlamasıyla açılan davada hem sivillerin hem de askerlerin sivil mahkemelerde yargılanması gerektiğine hükmetti. Gerekçede Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ile Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi dahil bütün uluslararası hukuk metinlerine atıf var. Askerî Yargıtay, “Kanun koyucunun iradesi açık” diyerek AKP önergesiyle Meclis’ten geçen yasaya vurgu yaptı. CHP’nin başvurusunu görüşecek Yüksek Mahkeme’ye yol gösterdi.
Taraf gazetesinin haberine göre, Askerî Yargıtay 3. Dairesi, “İhaleye fesat karıştırmak” suçlamasıyla açılan davada hem sivillerin hem de askerlerin sivil mahkemelerde yargılanması gerektiğine hükmetti. Emsal niteliği taşıyan kararda, asker ve sivillerin askerî olmayan bir suçu işledikleri vurgulanarak, yargılama merciinin sivil mahkemeler olduğu belirtildi.
Askere sivil yargı yolunu açan yasa 9 Temmuz 2009’da Meclis’te kabul edilmişti. Cumhurbaşkanı Gül’ün onaylamasının ardından CHP, yasanın kısmen iptal edilmesi için Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştu. Yasayla ilgili Anayasa Mahkemesi’nin vereceği karar beklenirken, Askerî Yargıtay 3. Dairesi’nden emsal niteliğinde bir karar geldi.
Uluslararası sözleşmelere atıf
Yasanın yürürlük tarihinden bir hafta sonra çıkan kararda, yeni düzenlemeye atıf yapıldı. Bununla yetinmeyen Askerî Yargıtay, AİHM’in 1999’da sivilleri askerî mahkemede yargılayan Polonya hakkında vermiş olduğu olumsuz karar ile Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin 14’üncü maddesine ilişkin 1984 tarihli raporun Genel Yorumu’na yer verdi. Askerî Yargıtay, uluslararası kararlara neden bakılması gerektiğini şöyle açıkladı: “Yürürlülük ve uygulanabilirlik konusunda karar verebilmek için kanun koyucunun iradesini ortaya çıkarmak ve kanunun amacını belirleyebilmek için yorum yapılması gerekmektedir. Yorum yaparken, kanun koyucunun iradesini anlamak için başvurulacak metin dışı araçlar; hazırlık çalışmaları, komisyon raporları, yasama organındaki tartışmalar, hukukun genel ilkeleri, mukayeseli hukuk ve tarihçedir.”
AİHM’e uymak zorundayız
3. Daire, yukarıdaki bilgileri verdikten sonra TBMM’deki görüşmeler sırasında 5918 sayılı Türk Ceza Kanunu ili Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 6. maddesi ile 5271 sayılı CMK’nın 3. maddesindeki değişikliğin önergeyle tasarıya eklendiğine dikkat çekti. Kararda, “Görüşmeler sırasında verilen bir önerge ile değişiklik tasarıya eklendiğinden ve madde üzerinde konuşma yapılmadığından, kanun koyucunun iradesini ortaya koyabilmek için başvurulacak kanunun hazırlık çalışmaları, komisyon raporları ve yasama organındaki tartışmalar gibi metin dışı araçlar mevcut değildir. Bu durumda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Türkiye aleyhine açılan davalarla ilgili olarak verdiği kararları dikkate alarak amaçsal bir yorum yapılması gerekmektedir” dendi.
Adres sivil yargı
Hâkim Albay Erdoğan Genel başkanlığında dört üyeyle toplanan 3. Daire, oybirliğiyle aldığı kararda şunlara dikkat çekti: “Tüm bu açıklamalardan sonra 09.07. 2009 tarihinde yürürlüğe giren 5918 sayılı kanunun 6. maddesi ile CMK’nın 3. maddesine eklenen fıkradaki hüküm ile 353 sayılı kanunun 12. maddesinin kısmen değiştirilerek ilga edildiğini, barışta sivil kişiler tarafından işlenen şuçlar bakımından, suçun askerî bir suç olup olmadığına ve asker kişiler tarafından müştereken işlenip işlenmediğine bakılmaksızın askerî mahkemelerin yargılama görevinin sona erdiğini ancak 12. maddenin ikinci tümcesinde yer alan hükmün yürürlükte olduğu yani askerî mahkemelere ve adliye mahkemelerine tâbi kişiler tarafından bir suçun müştereken işlenmesi halinde, eğer suç Askerî Ceza Kanunu’nda yazılı olmayan bir suç ise, asker kişiler bakımından da adliye mahkemelerinin görevli olduğunu kabul etmek gerekir.”
Gerekçeleri sağlam bir karar
Askerî Yargıtay 3. Dairesi’nin verdiği kararı değerlendiren emekli Hâkim Albay Ümit Kardaş şöyle konuştu: “Karara göre sivil kişiler askerlerle birlikte bir suç işlediklerinde suçun askerî bir suç olup olmaması önemli değildir. Suç askerî bir suç olsa da siviller sivil yargıda yargılanacaklardır. Böylece yeni değişiklikle 353 sayılı askerî mahkemeler kuruluşu ve yargılama usulü kanununun 12. maddesi kısmen ilga edilmiş olmaktadır. Artık siviller barış zamanında hiçbir suç nedeniyle askerî yargı alanına girmeyeceklerdir. Karara göre ayrıca, sivillerin askerlerle birlikte işledikleri suçlarda suç askerî bir suç değilse askerler de sivil yargıda yargılanacaklardır. Çünkü 353 sayılı kanunun 12. maddesinin askerleri ilgilendiren bölümü yürürlüktedir. Ancak, AKP’nin kritik dönemlerde parça parça değişiklik yapmak yerine, askerî ve sivil mahkemeler arasındaki çelişkileri ortadan kaldıracak toptan bir düzenleme yapması gerekir. Yargıda tekbaşlılık sağlanmalıdır. Askerî Yargıtay, AİHM karaları başta olmak üzere, BM İnsan Hakları Komitesi ve Uluslararası Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi’ne bakmış. Çok alışılagelmiş bir durum ve karar değil. Bu açıdan karar çok önemli.”