T24 - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Çankaya Köşkü'nde yarın yapılacak 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Resepsiyonu'na katılmayacağını açıkladı. Kılıçdaroğlu: Madem ki CHP halkın partisi ben de Cumhuriyet bayramı'nı halkla kutlayacağım, bunun türbanla hiç mi hiç alakası yok' dedi.Kılıçdaroğlu dün gece 32. Gün'de yaptığı açıklamalarda 'Askerin Köşk'te yapılan resepsiyona katılmasının gerekliğinden de bahsetti. Milliyet gazetesi yazarı Fikret Bila'nın bugünkü (29 Ekim 2010) yazısı şöyle: Kılıçdaroğlu: Hanımefendiye saygım var ama Köşk’te olmayacağım CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Cumhuriyet’in 87. yıldönümü nedeniyle Köşk’te vereceği tek ve eşli resepsiyona katılıp katılmayacağı merak ediliyordu. Kılıçdaroğlu’na dün Köşk’e çıkıp çıkmayacağını sordum. Yanıtı şu oldu: ‘Köşk’te olmayacağım’ “Ben Köşk’teki resepsiyonda olmayacağım. Bir boykot amacım yok. Halkla beraber olacağım. Hanımefendiye saygım var. Ama Köşk’e çıkmayacağım, bazı milletvekili arkadaşlarım çıkacaklar. Şöyle yanlış bir algı yaratılıyor. Cumhurbaşkanı Gül’ün eşi türbanlı olduğu için Köşk’e çıkmadığımız izlenimi yaratılıyor. Oysa ilgisi yok. Gerçek öyle değil. Ne önceki Genel Başkanımız Sayın Baykal’ın ne de benim öyle bir tutumum var. Ben İstanbul’da bir belediyemizin düzenlediği alternatif kutlamaya katılacağım. Partimizin adı Cumhuriyet Halk Partisi, ben de halkımla birlikte Cumhuriyet’i kutlayacağım. Türban nedeniyle Köşk’e çıkmıyorlar gibi gerçeği yansıtmayan ucuz tartışmalara da girmek istemiyorum.” ‘Başbakan samimi değil’ CHP lideri Kılıçdaroğlu, üniversitelerde türban sorununun çözülmesine ilişkin sorumu yanıtlarken de şöyle konuştu: “Bizim düşüncelerimizde bir değişiklik yok. Biz olayı ve düşüncemizi çok açık bir şekilde ortaya koyduk. Türbanın üniversitelerde yükseköğrenim hakkına engel olmaması gerektiğini bu işin çözülmesi gerektiğini belirttik ve katkı vermeye hazır olduğumuzu da söyledik. Ancak dedik ki; türban üniversite dışındaki eğitim kurumlarına ve kamu görevlilerine yaygınlaştırılmamalı.Bu konuda bütün siyasi partilerin ve genel başkanların görüşü belli. Görüşünü açıklamayan bir kişi var o da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan. Bir türlü ortaya çıkıp biz türbanı üniversite dışındaki eğitim kurumlarına ve kamu görevlilerine yaygınlaştırmayacağız, demiyor, diyemiyor. Oraya gelince susuyorlar. Neden? Birinci soru budur. İkinci soru ise İstanbul’da merdiven altındaki atölyelerde türbanlı genç kızlar çalışıyor. Başbakan çıkıp bu genç kızlara, sizin sosyal güvenlik hakkınız var, sendika hakkınız var, kıdem tazminatı hakkınız var demiyor, diyemiyor. Çünkü Başbakan, türban konusunu sadece istismar alanı olarak görüyor. Bu konuda samimi değil. Çünkü demokrasiyi istemiyor.” Erdoğan’a çağrı Kılıçdaroğlu, üniversitedeki sorunlarla ilgili soruma karşılık verirken de Başbakan Erdoğan’a bir çağrı yapmak istediğini belirtti ve şöyle konuştu: “Sayın Başbakan’a sesleniyorum; daha iyi duysun diye. 21. yüzyılda üniversitelerde yurt sorununu çözmeyen Başbakan ve siyasetçiler büyük sorumluluk altındadır. Yurt sorununun çözülmemesi gençlerin karanlık odaklara terk edilmesi anlamındadır. Bu sorunu çözmeyen siyasetçiler ülkelerine değil, karanlık odaklara hizmet etmektedirler. Sayın Başbakan’ın bu sözlerimi çok iyi dinlemesini ve anlamasını istiyorum.” ‘Aç çocuk kalmamalı’ CHP lideri Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet’in 87. yılında gördüğü Türkiye manzarasını da şöyle özetledi: “Cumhuriyetimizin 87. yılında derinleşmiş sorunlarını çözmüş, çağdaş uygarlık düzeyini yakalamış; küçük ayrıntılarda boğulmamış, kadının türbanıyla, kayıt dışı ekonomiyle uğraşmayan, hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Türkiye görmek isterdim. Ancak maalesef böyle bir Türkiye göremiyoruz. Türkiye’de zenginlik yoksullara uğramadı. Geniş kitleler, hak ettikleri payı alamadılar. Mutsuz milyonlar oluştu. Sadece bir avuç mutlu azınlık var. Türkiye, üreten bir ülke olamadı. Başkalarının zenginliği için tüketen bir ülkeyiz. Bizi üretmeye değil, tüketmeye koşullandırdılar. Oysa büyük Atatürk’ün dediği gibi, Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesi olmak demektir. Geniş kitleleri yoksul kılmak ve onlardan oy almak gibi ucuz politikalar izlendi. Kul mantığı yerleştirildi. 21. yüzyılda sosyal demokrat iktidarda bunu ters düz edeceğiz.”