Askerin 'MİT koruması' talebine ret

Askerin 'MİT koruması' talebine ret

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK), Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) görevlilerine soruşturmalarda Başbakanlık’ın izin vermesi şartı getirerek yapılan korumanın çözüm sürecinde kendilerine de sağlanması isteğine AKP soğuk yaklaştı. AKP’de, çözüm süreci kapsamında çıkarılan çerçeve yasada askerlere de koruma getirildiğine dikkat çekilerek, “Askere ekstra bir korumaya hukuken ihtiyaç yok” değerlendirmesi yapıldı. CHP ve HDP de faili meçhullere yeniden zemin hazırlayacağı görüşüyle askere korumaya karşı çıktı.

AKP’nin askerin bir cümlelik yasa değişikliğiyle yapılmasını istediği koruma konusunda ilk yaklaşım olumsuz oldu. AKP’de askere yapılacak bir yasa değişikliğiyle koruma verilmesi konusunda yapılan değerlendirme şöyle:

“Askere Meclis’ten tezkere ile aldığımız asker gönderme ve yabancı asker bulundurma yetkisi bağlamında, tezkere çerçevesinde askerin yerine getireceği görevler açısından yeni bir koruma verilmesine kesin olarak ihtiyaç yoktur. Ancak asker bir süredir çözüm süreci kapsamında soruşturmalarla ilgili koruma istemekteydi. Son çıkardığımız çözüm sürecine ilişkin çerçeve yasa ile askere bu korumayı verdik ve bu isteklerini yerine getirdik. Çerçeve yasadaki, ‘Bu kanun kapsamında verilen görevleri yerine getiren kişiler hukuki idari ve cezai sorumluluğu doğmaz’ hükmü doğrudan askerleri de kapsayacak bir korumadır. Bu hükümdeki ‘verilen görevleri yerine getiren kişiler’ ibaresi tüm kamu görevlilerini, dolayısıyla askerleri de kapsamaktadır. Bu hüküm askere çözüm süreci kapsamında istediği korumayı getirmektedir. Bu nedenle askere ekstra yeni bir koruma, soruşturmalara karşı ek bir zırh ihtiyacı yoktur.”

Ayşe Sayın’ın Cumhuriyet’teki haberine göre, CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu ise askerin “terörle mücadele”de görev alan askerlerin yargılanmasının Başbakanlık ve Genelkurmay Başkanlığı iznine bağlanmasının “hukuk devleti” ilkesiyle bağdaşmayacağını söyledi. Hükümetin MİT Yasası ve daha sonra da çözüm sürecine ilişkin çerçeve yasada benzer düzenlemeleri getirdiğini belirten Tanrıkulu, “Bu iki düzenlemeye de biz itiraz etmiştik, cezasızlık getiriyor ve hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmıyor, diye. Özellikle son çıkan çerçeve yasada bizim itirazımızla Genel Kurul aşamasında bu konudaki yetki biraz daha daraltılmıştı” dedi. MİT Yasası ve çerçeve yasayla getirilen zırhın bile verilen görevle sınırlandığına işaret eden Tanıkulu, askerin istediği “terörle mücadele”de görev alanların yargılanmasında izin mekanizmasının geçmişte büyük acıların yaşanmasına neden olduğunu ifade etti.

Geçmişte terörle mücadele yasalarında yer alan benzer düzenlemelerin olduğunu belirten Tanrıkulu şunları söyledi: “Ama bunlar kaldırıldı. Çünkü AİHM Türkiye’yi onlarca kez ‘etkili başvuru hakkını ihlal’ suçundan dolayı mahkûm etti. Çünkü soruşturmaların izne bağlanması ya cezasızlık sonucu doğuruyor, ya da soruşturmaların uzamasına yol açıyor. AİHM’den gelen mahkûmiyet kararları üzerine Türkiye bu düzenlemeyi değiştirmek zorunda kaldı. Çünkü güvenlik kuvvetleri geçmişte, işkence de yapıyordu ama terörle mücdaleye sığınıyorlardı. Faili meçhullerde de, köy boşaltmalarda da bunun arkasına sığındı. Türkiye, büyük acı tecrübeler geçirdiği dönemlerin yasalarını yeniden geri getirme durumunda olmamalıdır. Çünkü geçmişte bu düzenlemeler, faili meçhullere, insan hakkı ihlallerine, işkencelere zemin hazırladı. ”

HDP İstanbul Milletvekili Levent Tüzel de Genelkurmay’ın bu isteğinin güvenlik devletine doğru gidişin bir göstergesi olduğunu kaydetti. MİT için de benzer bir zırhın bulunduğunu anımsatan Tüzel, her tür kolluk gücüne devletin koruma şemsiyesi getirilmek istendiğini kaydetti. Despotik ve baskıcı devlet mekanizmasının daha fazla hissedileceğinin habercisi olduğunu belirten Tüzel, “Konjenktürü bahane ederek bu düzenlemeyle her türlü hukuksuzluğa koruma kalkanı getiriliyor” değerlendirmesini yaptı.

Antidemokratik bir devlet yapısı içerisinde tek bir merkezi idareye ve mekanizmaya bağlama amacıyla hareket edildiğini söyleyen Tüzel, “Buna karşı çıkmak gerekiyor. Bu tür düzenlemeler merkezi otoritenin hükümetin emrinde iş yapan kolluk gücüne koruma getirir. Bu tür korumanın hukukta yeri yoktur. Hukukta suç teşkil eden her eylem için yargı yolunun açık olması gerekir” diye konuştu. Söz konusu düzenlemelerle birlikte Türkiye’de başta kişi güvenliği ve yaşam hakkı olmak üzere temel hakların altüst olacağını vurgulayan Tüzel, “Genelkurmay’ın bu isteği kabul edilebilir değildir. Tıpkı 11 Eylül’de ABD’de yaşandığı gibi bölgesel gelişmeler ileri sürülerek çok aşırı yetkiler talep ediliyor, hukukta yeri olmayan düzenlemeler isteniyor. Muhalefetten buna karşı ortak tavır gelmeli” diye konuştu.