ASKON ekonomi raporu açıklandı

Anadolu Aslanları İşadamları Derneğinin (ASKON) "Küresel Kriz Gölgesinde Türkiye ve Dünya Ekonomisi 2009" başlıklı ekonomi raporunda, tüm küresel dengelerin alt üst olduğu bir noktada IMF-Türkiye ilişkilerinin yine standart çerçevede kalmasına razı olmanın önemli bir yanlışlık olacağı belirtildi. Ekonomide 2008'in değerlendirildiği ve bu yıla ilişkin beklentileri içeren rapor, Topkapı'daki ASKON Genel Merkezi'nde düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı. Raporda, artık G8, IMF ve NATO gibi uluslararası kuruluşların misyonlarını tamamladığı ileri sürülerek, "Ya radikal reformlar ile ya da değişen uluslararası sosyo-ekonomik ve politik güç dengelerine göre kurulacak yeni kurumlarla mübadelesi hızla gerçekleştirilmelidir" denildi. Küresel kapitalizmin krizler karşısında şekil değiştireceği, sosyal, siyasal ve kültürel paradigmaları farklı olan Doğu toplumlarının da dönüşümüne ve değişimine yol açan kapitalist sistemin devam edemeyeceği savunulan raporda, son krizin, paradan para kazanmayı varlık nedeni haline getiren finansal uygulamaların kökten eleştirilmesine, kurumsal yönetim ve denetim ilkelerinin yeniden gözden geçirilmesine, belki daha sağlam ve daha devlet kontrollü bir kapitalizm uygulamasına sebep olacağı belirtildi. "Yerli ürün kullanımı yaygınlaştırılmalı ve teşviki yapılmalıdır" denilen raporda, enerji ihtiyacının azaldığı bu dönemde acil yatırımlarla enerji için yerli çözümleri kriz sonrasına hazırlamak gerektiği vurgulandı. Özel sektör borcunun, üzerinde dikkatle durulması gereken bir değişken olduğu, kazançları TL olan, dış borç veya döviz borcuna sahip özel sektörün bu anlamda en fazla zarar görecek kesimi oluşturduğu, 200 milyar dolara dayanan bu borcu da ülke borcu saymak gerektiği belirtilen raporda, "faiz stresinin" devam ettiği bildirildi. Raporda, "Faiz giderlerimiz bütçenin 4'te birini götürmeye devam etmektedir. 2009'da bütçe açığının artması ve dolayısıyla kamu borcunun yükselmesiyle bu rakamlar yükselmeye devam edecektir. Krizin böyle bir alanı düzeltmesi için fırsatları değerlendirmek gerekir" görüşüne yer verildi. KOSGEB tarafından sağlanan sıfır faizli can suyu kredilerinin yerinde ve gerekli önlemler olduğu, ancak tutar ve kapsamlarının daha da geliştirilmesi gerektiği kaydedilen raporda, işsizlik konusundaki hedefin şimdiden aşıldığı, istihdamın artırılması için bütün tedbirlerin yanında, bölgesel asgari ücret uygulaması, asgari ücrete, bölgelere göre farklı vergi uygulaması da yapılabileceği bildirildi. "Vergi reformu aciliyet kesbetmiştir" ASKON raporunda, "Vergide adalet ve vergi toplama fonksiyonu, kamu kesiminin en önemli hedefi olmak zorundadır. Mevcut koşullar bu hedefi çok daha önemli hale getirmiştir. Bu açıdan vergi reformu aciliyet kesbetmiştir" denildi. Damga Vergisi ve BSMV'nın kaldırılması, KDV oranlarının rasyonel hale getirilmesi gerektiği belirtilen raporda, ekonominin genel görünümünün çok olumlu olduğu dönemlerdeki KDV ile, kriz ortamındaki KDV'nin aynı olmasının makul bir uygulama olmadığı savunuldu. Kaynak oluşturma açısından bedelli askerliğin yeniden gündeme alınması, kamu maliyesinin finansmanında kullanılan enstrümanlara yenilerinin eklenmesi gerektiği vurgulanan raporda, sukuk gibi enstrümanların ihracının artık birçok ülkede yer aldığı ifade edildi. Sivil, demokrat, insan hakları yanlısı ve Türkiye'yi ileriye taşıyabilecek bir anayasanın artık yapılması ve uygulamaya konması gerektiği belirtilen raporda, Türkiye'de reform gerektiren en önemli alanlardan birisinin de eğitim sistemi olduğu bildirildi. Dünya ticaretini bekleyen en büyük risklerin başında korumacılığın geldiği ifade edilen raporda, Türkiye-IMF ilişkileri ile ilgili olarak da, "Tüm küresel dengelerin alt üst olduğu bir noktada IMF-Türkiye ilişkilerinin yine standart çerçevede kalmasına razı olmak önemli bir yanlışlık olacaktır. Üretime, kalkınmaya darbe vuracak bir program şu anda en son ihtiyaç duyacağımız şeydir" denildi. ASKON Genel Başkanı Mustafa Koca da, yaptığı konuşmada, ABD'de meydana gelen finansal krizin, küresel bir strese dönüştüğünü ve tüm dünyayı etkisi altına aldığını, küreselleşmenin büyük bir riski olarak dünyayı saran bu krizin, adeta hiç günahı olmayan ülkeleri de kıskacına aldığını, ülkelerin battığını, ekonomi felsefelerinin iflas ettiğini, en güvenilir kabul edilen Amerikan yapılarının çöktüğünü söyledi. Mustafa Koca, şu görüşleri dile getirdi: "Dünya için şimdiye kadar referans özelliği taşıyan derecelendirme kuruluşları, yönetim danışmanlık şirketleri, yarı resmi finans kurumları, gayrimenkul şirketleri, küresel boyuttaki sigorta şirketleri batan grup içerisinde yer almışlardır. Kriz sebebiyle liberal kapitalist ekonominin ana vatanı konumundaki ülkeler, temel politikalarını terk etmek zorunda kaldılar ve devletlerin müdahale ettiği başka bir politik zemine geçmiş oldular."