Özgür Gündem Gazetesi'nin Yayın Danışma Kurulu üyesi ve yazarı Aslı Erdoğan için tutuklu bulunduğu Bakırköy Cezaevi önünde özgürlük nöbeti başladı.
Bianet’in haberine göre nöbete Barış İçin Kadın Girişimi, Barış Bloku, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Barış İçin Akademisyenler ve yazarlar, Halkların Demokratik Kongresi Kadın Meclisi destek verdi.
Yapılan açıklamalarda Aslı Erdoğan'ın bir an önce serbest bırakılması gerektiği belirtildi. Aslı Erdoğan da hapishaneden gönderdiği mesajında "Az yirmi yıllık tutarlı bir şiddet karşıtlığının, bana uygulanan bu şiddetle karşılık bulması aslında beni hiç şaşırtmadı" dedi.
Nöbet 16.00-18.00 saatleri arasında devam edecek.
Aslı Erdoğan'ın nöbette okunan mesajı şöyle:
"Hayatım boyunca hep mağdurun yanında durdum. Mağdurun kim olduğunu ise sadece yüreğimle bildim.En az yirmi yıllık tutarlı bir şiddet karşıtlığının, bana uygulanan bu şiddetle karşılık bulması aslında beni hiç şaşırtmadı. Barışmak savaşmaktan çokk daha zordur ve savaşın şiddetlendiği dönemlerde ilk suçlananlar barış savunucularıdır.
"Herkese, benimle dayanışan herkese, çok teşekkür ederim. Kendimi ilk kez yalnız hissetmiyorum. Sevgiyle.”
Murathan Mungan şöyle konuştu:
"Pınar Selek’ten bombacı yaratamadılar, Aslı Erdoğan’dan da terörist, örgüt üyesi yaratamayacaklar. Bu kötü senaristlerin oyunlarını geçmişte de çok gördük. Geçmişte de yenilmedik, şimdi de yenilecek, vazgeçecek değiliz. Bu dayanışmayı sonuna dek sağlamlaştıracak şekilde bir araya gelmeye çalışalım."
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Sezgin Tanrıkulu şöyle konuştu:
"Cezaevlerinin önü aydınların yazarların aktivistlerin nöbet mekanı haline gelmesi demokrasi bakımından önemli gösterge. Burası son bir yıldır bizlerin nöbet tuttuğu alana dönüştü. Aydınların, yazarların yeri cezaevi değil.
"Aslı Erdoğan’ın tek eylemi düşünmek ve yazmaktı. Öyle anlaşılıyor ki bu dönemde düşünmek ve yazmak da tutuklanmak için yeterli hale geldi. Umuyorum çok fazla içeride zaman geçirmez tekrar aramızda olur. "
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Filiz Kerestecioğlu şöyle konuştu:
"Bu ülke çok saygı duymamız, değer vermemiz gereken insanlara değer veren bir ülke değil, iktidarlar böyle değil. Şebnem Korur Fincancı, Erol Önderoğlu, Ali Nesin sembol insanlar. Gerçekten yapılmak istenen onların nezdinden gözdağı vermek, hepimize ‘Muhalif olmayın, özellikle Kürtlerin yanında durmayın, barıştan yana olmayın, düşüncelerinizi kendinize saklayın’ demek isteniyor.
"Şimdi de Aslı’ya yaşatılmak istenen bu. Mücadeleden başka çıkışımız yok. Devlet geleneği, devlet aklını sürüyorsa biz de 80’lerde İHD’yi kurarken, cezaevleri kapılarında olduğu gibi direniş aklımız sürecek. Aslı Erdoğan yalnız değildir."
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Başkanı Uğur Güç şöyke konuştu:
"Şu anda 72 gazeteci cezaevinde. Özgür Gündem’e yapılan baskınla 22 arkadaşımızı gözaltına almışlardı, ikisi hala savcılıkta ifade veriyor. Umarız onlar da serbest kalır.
"Aslı Erdoğan için buradayız. Bir buçuk ay önce Şebnem Korur Fincancı, Ali Nesin, Erol Önderoğlu için buradaydık. Devir teslim şeklinde geçen bir nöbet halindeyiz. Direnmeye devam ediyoruz. Gerçekleri haberleştirmeye Özgür Gündem’le de Aslı Erdoğan’la da dayanışmaya devam edeceğiz. Yazmaya devam edeceğiz."
Barış İçin Akademisyenler'den Kıvanç Ersoy şöyle konuştu:
"Silivri’de tutukluyken, avukat dışarda nöbet olduğunu söyledi. Pek çok değerli ismin mesajlarının yanında Aslı Erdoğan’ın da mesajı vardı. O gün o bizim için nöbete gelmişti ben bugün onun için nöbete geldim.
"Egemenler öğrenmeli, ezilenleri ve onlardan yana olanları tutuklayarak bu mücadelelerinden vazgeçiremezler. Onlar tutuklamaktan bıkacak gözükmüyor, biz de nöbet tutmaktan bıkmayacağız. Bu nöbetler belki de barış, demokrasi mücadelesinin tohumları olarak bu yılın anıları arasında yer alacak. Aslı Erdoğan’a özgürlük."
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu şöyle konuştu:
"Türkiye’de gazetecilere, hak savunucularına, akademiye dönük baskılar yabana atılacak gibi değil. Çok yaygın şekilde devam ediyor ve genişleyecek. Yeni Akit’in bugünkü haberine rastlamışsınızdır. Basın özgürlüğü ödülleri alanları hedef gösteren, ödülleri vermiş olmak dolayı TGC’nin kapatılmasını isteyen gazete yetkisi Ali Karahasanoğlu’nun yazısını okursanız Türkiye’de tüm sivil toplumun, medyanın tasfiye içinde olduğunu göreceksiniz. Mücadeleye etik ve hatır ilişkileri içinde güç vermek gerekiyor.
"Cezaevi önüne ben, Şebnem Korur Fincacı ve Ali Nesin için gelenler bugün Bakırköy Cezaevi önünde olmalılar. Bu mücadelemiz de kayıp vermeden devam etmeli daha güçlü olmalı.
"Türkiye sivil toplum hareketi AKP döneminde kurulmuş hareket değil, ondan önce de darbelere karşı bedeller ödemiş harekettir. En azından bu hareketin hatırına bundan sonraki mücadeleyi birlikte sürdürmekte fayda var. Aslı Erdoğan’a sevgi selamlarını gönderiyorum, direnç içinde kalsın, umarım ki en kısa zamanda aramıza katılacaktır."
Birgün yazarı Seray Şahiner şu ifadeleri kullandı:
"Arkasında duracak sözü olan insanların hedef gösterilmesi gelenekselleşmiş ama buna alışmayı reddediyoruz. Söz söylediği için insanların yargılanmasını yargılıyoruz. Aslıyla beraber buradan en kısa zamanda yarılmayı umuyoruz."
Barış Bloku Eş Sözcüsü Bahadır Altan şöyle konuştu:
"Yan kesiciler cambaza baktırılarak insanların cüzdanlarını çalarmış. Devlet FETÖ cambazına baktırarak özgürlüklerimizi çalıyor. Her tutukladıkları insana vurdukları kelepçe bizlerin ellerini daha çok birbirine yaklaştıracak. Her ne pahasına olursa olsun halkların barış içinde eşit adaletli düzenini ortak yaşamını, barışı mutlaka sağlayacağız. Tutuklamalar, bizlerin ellerini daha fazla kenetlemekten başka işe yaramayacak."
Barış İçin Kadın Girişimi'nden Feride Eralp şu ifadeleri kullandı:
Barış köprüleri oluşturmak suç değildir. Hakiki, adil bir barış en çok da savaşın hakikatlerini dinlemekten geçer. Cizre’yi dinlemekten geçer. Aslı Erdoğan bunu yaptığı için cezaevinde. Bizler de hala varız, buradayız, Aslı Erdoğan’ın yanındayız.
İstanbul 8. Sulh Ceza Mahkemesi 16 Ağustos'ta Özgür Gündem Gazetesi'ni "örgüt propagandası" suçlamasıyla kapattı.
Gazetenin kapatılmasından kısa süre sonra Özel Harekat Polisi, gazetenin Beyoğlu'ndaki binasına baskın yaptı. Bazı çalışanları kimlik kontrolü sonrası bırakan polis, 22 kişiyi gözaltına aldı. Gözaltına alınanlar arasında gazete editörleri, genel yayın yönetmeni, ayrıca gazeteye röportaj için gitmiş olan İMC TV muhabirleri de vardı. Gözaltına alınan 22 kişi serbest bırakılırken Genel Yayın Yönetmeni Zana Kaya ile Yazıişleri Müdürü İnan Kızılkaya gözaltı süreleri 25 Ağusto'a uzatıldı.
Baskına tepkiler sürerken, gazetenin eski genel yayın yönetmeni ve yazarı olan Eren Keskin, yazarları Ragıp Zarakolu ve Filiz Koçali, gazetenin Yayın Danışma Kurulu Üyesi ve yazarı Aslı Erdoğan, gazetenin İmtiyaz Sahibi Kemal Sancılı'nın evlerine de polis baskın yaptı.