T24 Haber Merkezi
Asya kıtasının en batı ucunda yer alan, Çanakkale Ayvacık ilçesine bağlı Babakale köyünde kadınların kurduğu dernek, muhtara karşı direniyor. Babakale Güzelleştirme Kültür ve Dayanışma Derneği Lokali'ne üye kadınlar elektriği kesilen, suyu muhtar tarafından verilmeyen derneklerinin önüne kendilerinden habersiz olarak taş döktürüldüğünü ve lokali açamadıklarını söylüyor.
Derneğin başkanı Şükran Erkan "Yıllardır verdikleri mücadele ile yıkıntıyı harika bir yer haline getiren kadınların kazançları belli ki köyde birilerini çok rahatsız ediyor ve ellerinden almaya çalışıyorlar" diyerek, "Tüm bunlara rağmen üretimden gelen güçlerini kullanan kadınlar direnmeye devam ediyor" ifadesini kullandı.
Sorunlarını bir basın metniyle açıklayan kadınlar, "Babakale Güzelleştirme Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Şükran Erkan" imzasıyla sorunlarına dair şunları söylediler:
Asya kıtasının en batı ucunda yer alan, Çanakkale Ayvacık ilçesine bağlı Babakale köyüne geldiğinizde içinizi açacak, sımsıcak bir mekanla karşılaşırsınız. Burası köyün kadınlarının kurduğu Babakale Güzelleştirme Kültür ve Dayanışma Derneği Lokali. Harap haldeki bir yıkıntıyı zaman içinde elleriyle, tırnaklarıyla kazıyarak harika bir mekan yapmışlar ve önce çayla başlayan süreç zaman içinde kahvaltıdan böreğe, gözlemeden mantıya çok çeşitli yiyecek ve içeceklerin servis edildiği bir lokale dönüşmüş. Köye gelen misafirlerin çok sevdiği bu mekan şimdi muhtar tarafından kapatılıyor.
2009 yılının başlarında, köyün kadınlarından Şükran Erkan, arkadaşlarına birlikte birşeyler üretip satma fikrini açıyor ve bu fikir diğer kadınlar tarafından büyük bir heyecan ve memnuniyetle karşılanıyor. Kadınlar yıkıntıyı temizleyip, önce burada çay satmaya başlıyorlar sonra da evlerde pişirip getirdikleri börek, çörek, kurabiye ve kekleri.
Kadınlar aynı yıl içinde dernek kurmak için çalışmalara başlıyorlar. Dernekleşme için yapılan ilk toplantıyı köyden bazı erkekler basıyor ve“bu derneği kuramazsınız çünkü mekanı biz istiyoruz” diyorlar ve kadınlarla tartışıyorlar. Buna rağmen derneğin ilk genel kurulunu 29 Ekim 2009 tarihinde yapıyorlar ve derneğe bağlı iktisadi işletmeyi de kuruyorlar. Köy muhtarı Aziz Erkan (fikir annesi Şükran Erkan’ın eşi) limana bakan ve kalenin altında yer alan yıkıntıyı kadınlara aylık 20 TL ile 20 yıllığına kiralıyor; amaç köyün kadınlarının bu güzel çabasını desteklemek, tıpkı balıkçı kooperatif binasının aylık kirasının 15 TL olması gibi. Böylere hem dernek bir mekana kavuşuyor hem de lokal olarak hizmet vermeye başlıyor. Dernek kurulduktan bir ay sonra bir gece yönetim odasının kapısı kırılarak tahsilat makbuzları ve yasal defterler çalınıyor. Masada para olmasına rağmen para alınmıyor sadece bu makbuz ve defterler çalınıyor, belli ki birileri bunlar çalınırsa dernek çalışamaz sanıyor ama kadınlar durumu jandarmaya bildiriyorlar. İki farklı parmak izi buluyor jandarma ama kadınlar köylülere kıyamayıp, suçlamalarında ısrarcı olmuyorlar. Daha sonraki süreçlerde bir küçük yakma girişimi olsa da kadınlar yılmadan lokali işletmeye devam ediyorlar.
2014 yerel seçimlerinde muhtarlık el değiştiriyor ve Bekir Vargün muhtar seçiliyor. Yeni muhtar 2015 yılında Ayvacık Kaymakamlığı’na giderek kadınları şikayet ediyor ve lokalin boşaltılmasını istiyor. Dönemin kaymakamı da kadınları dinlemeden muhtarın beyanına dayanarak binanın boşaltılması için hemen bir tebligat gönderiyor. Bunun üzerine kadınlar bu tebligata itiraz ediyor ve idare mahkemesinde dava açıyorlar. Davayı kaybeden kadınlar üst mahkemeye başvurmaya hazırlanırken aynı günlerde Çanakkale Valiliği’nden de randevu alıyorlar.
Randevudan birkaç gün önce, muhtar kalabalık bir grup ile lokale geliyor ve sözleşmeyi yenilemek istediklerini çünkü kaymakamın mutlaka uzlaşın dediğini söylüyor ve kadınları tehdit etmekten de geri kalmıyor; “köyden birileri sopalarla kale meydanında bekliyor ve buradan iyi bir sonuç çıkmazsa bu binayı başınıza geçirecekler” diyor. Kadınlar bu baskı altında yeni sözleşmeyi imzalamak zorunda kalıyorlar. Sözleşmeye göre yıllık üç bin TL kira ödenecek, sözleşme 3 yıl geçerli olacak. Sözleşmeden anlaşılan muhtar dernek işlerinde kontrolü elinden bırakmak istemiyor. Böylece kadınlar üst mahkemeye dava açmaktan da vazgeçiyorlar. Muhtar, Eylül 2018’de binayı boşaltın diye tebligat gönderiyor, dernek avukatı kadınlara, derneği ve lokali bir yıl daha kullanma hakları olduğunu söylüyor. Yani 1 Ekim 2019’a kadar sözleşme gereği kadınlar mekanlarını kullanmaya devam edecekler.
Aralık 2018’de Çanakkale İl Özel İdare’den bir mühendis gelip lokal binasının etrafında ölçüm yapıyor, kadınlar sorunca muhtarlık tarafından Tarih Koruma Kurulu’na kaçak yapı ihbarı yapıldığını ve yerinde tespit etmeye geldiğini söylüyor ve köy tüzel kişiliğine yani muhtarlığa 3.500 TL ceza kesip gidiyor. Muhtar bu tespite dayanarak daha sonra Çanakkale İl Özel İdare encümeninden binayla ilgili yıkım kararı çıkartıyor. Dernek de bu kararın iptali için dava açıyor. Muhtar yıkım kararı ile Uludağ Elektrik’e başvurarak 6 Mayıs 2019 tarihinde derneğin elektriğini kestiriyor ve sonra kendisi de suyu kesiyor. Dernek avukatı elektrik ve suyun tekrar açılması için ihtiyati tedbir davası da açacak önümüzdeki günlerde.
Elektrik ve su olmadığı için kadınlar buzdolaplarındaki tüm malzemeleri evlere götürmüşler, tüm yemekler evlerde pişip lokale getiriliyor. 6 Mayıs 2019’dan beri kağıt bardak, tabak ve plastik çatal, kaşık bıçak kullanıyorlar. Kredi kartı pos makinasını diğer restoranlarda şarj ediyorlar. Elektrik olmadığı için akşamları açamıyor sadece gündüz hizmet veriyorlardı; ta ki 20 Mayıs 2019 sabahına dek.
20 Mayıs 2019 tarihinde sabah lokali açmaya gelen kadınlar, kendilerinden habersiz olarak muhtarlığın lokal bahçesine taş döktürdüğünü ve taş döşettiğini görüyorlar ve lokali açamıyorlar. Kadınların yıllarca mücadele vererek korudukları mekan bir anda işgal ediliyor.
Derneğin bugün 86 üyesi bulunuyor ve üyelerden isteyenler dönüşümlü olarak lokalde çalışıp para kazanabiliyor. Şu anda aktif nöbetleşe çalışan kadın sayısı onüç. İktisadi işletme aracılığıyla yapılan satışlardan hem lokalde çalışan kadınlar kazanırken hem de dernek gelir elde ediyor. Belki de hayatlarında ilk defa kendi emeğinin parasal karşılığını gören kadınların gözlerindeki ışıltı, kendine güven, neşe ve inat görülmeye değer.
Dernek elde ettiği gelirlerle ilk yıllarda lokal binasını elden geçirip, onarmış. Bahçeye ağaç bir tente yapılmış, masa ve sandalyeler alınmış. Mutfak eşyaları, buzdolapları, yemek gereçleri alınmış. Daha sonra köyün girişindeki bir taş yapıyı aslına uygun tekrar yaptırmışlar (şimdi cafe olarak çalışıyor), plaja giyinme kabini yaptırmışlar ve ilkokula bir projeksiyon cihazı almışlar.
Dernek bugüne kadar bir çok yere gezi düzenlemiş ve köyün kadınları ilk defa kendi kazandıkları paralarla bu gezilere katılabilmiş, Türkiye’nin bir çok yerini gezdikleri gibi Selanik, Kıbrıs, Sakız ve Midilli adalarına da gitmişler. İlk gittikleri yerler; körfez ve Adatepe olmuş çünkü benzer işletmeleri ve ev pansiyonculuğunun oralarda nasıl olduğunu görmek ve örnek almak istemişler.
Dernek olarak köyün kadınlarını sağlık kontrolünden geçirmişler. Ev pansiyonculuğu kursu düzenlemişler ve kadınlar sertifikalarını alıp yavaş yavaş pansiyonculuğa da başlamışlar.
Bu sene takı kursu düzenlemek istemişler, eğitmen bulup anlaşma da yapmışlar ancak muhtar kursun dernekte verilemeyeceğini söyleyip eğitmeni alıp köyün başka bir yerine götürmüş ve kısa bir süre sonra katılım sağlanamadığı için kurs bitmiş.
Ayvacık merkezli ve köy kalkınma projelerine fon sağlayan bir dernek köyü ziyaret ettiğinde kadınlarla da görüşmüş ve kadınların önerdiği iki proje üzerinde anlaşmışlar. Bu projeler; geleneksel dokumacılık kursu açılması ile kadın emeğiyle yerel ürünler üretip iç piyasaya ve yurtdışına satış yapacak bir atölye kurulması. Muhtar Bekir Vargün buna da karşı çıkarak dernek temsilcisini alıp takı kursuna götürüyor ancak herhangi bir proje önerilemediğinden bu çabalar da sonuçsuz kalıyor.
Yıllardır verdikleri mücadele ile bir yıkıntıyı harika bir yer haline getiren kadınların kazançları belli ki köyde birilerini çok rahatsız ediyor ve ellerinden almaya çalışıyorlar. Tüm bunlara rağmen üretimden gelen güçlerini kullanan kadınlar direnmeye devam ediyor ama yine de yüzlerinden neşeyi ve gülümsemeyi eksik etmiyorlar ve desteğinizi bekliyorlar.
Babakale Güzelleştirme Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Şükran Erkan