-Atalay: "Tehdide maruz kaldık" TBMM (A.A) - 03.01.2012 - Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Uludere yaşanan olayın ardından taziyeye gitmek istedikleri zaman bir milletvekilinin tehdidine maruz kaldıklarını ifade ederek, ''Bu Meclisin içinde, bugün üye bulunan birisi bize oradan tehdit savuruyor. 'Bakan gelmesin, halk silahlı, sakın buralara gelmesin...' Bu bir şanssızlıktır. Devlet her yere gider. Bu ülkenin her sınırının içine biz gideriz. Ve hepsine gittik'' dedi. Atalay, TBMM Genel Kurulunda, Irak sınırında yaşanan olaya ilişkin şu bilgileri verdi: ''17 Ağustos'tan itibaren sınır ötesi hava harekatı devam etmektedir. Hedefler 2 tür tespitle vurulmaktadır. Birincisi, önceden istihbaratı ve koordinatları tespit edilmiş, terörist kampı, barınma ve diğer tesislerin belli bir hedefler, değerlendirme ve analizleri sürecinden sonra vurulmaktadır. Kuzey Irak'taki pek çok tesis vesaire bu şekilde vurulmaktadır. İkincisi ise özellikle sınır bölgesinde teröristler tarafından kullanılan geçiş yolları düzenli olarak insansız hava araçları tarafından kontrol altında tutulmakta, bu esnada tespit edilen hareketlere, gerekli değerlendirmeden sonra işlem yapılmaktadır. Nitekim yine aynı gün içinde olayla ilgili olarak Genelkurmay Başkanlığınca yapılan açıklamada o noktada düzenlenen harekatın gerekçelerine ve icra tarzına ilişkin yanlış anlamalara ve değerlendirmelere mahal verilmemesi adına ayrıntılı izahata yer verilmiştir.'' TSK'nın dürüst ve şeffaf bir şekilde olup bitenleri anlattığını bildiren Atalay, Genelkurmay Başkanlığından aldığı bilgiler çerçevesinde olayı detaylı olarak anlatmak istediğini söyledi. Atalay, İnsansız hava aracı (İHA) ile tespit edilen görüntülerin yetki verilen merkezlerde incelendiğini ve analiz edildikten sonra hedef yeri ve niteliği itibarı ile uygun vasıtalarla ateş altına alındığını veya birliklerce operasyon yapıldığını bildirdi. Atalay, ''28 Aralık 2011 gecesi, Irak sınırları içinde hududumuza doğru bir grubun hareket halinde olduğuna dair İHA'lardan gelen görüntülerin ulaşması üzerine, terörist olduğu değerlendirilen bu gruba önce ikaz ve hedefin teyidi için saat 19.35 ve saat 19.45'te olmak üzere iki defa aydınlatma ve tahrip mermisi, sınır hattı üzerindeki muhtemel geçiş güzergahına atılmış, herhangi bir ikazın gelmemesi, grubun aynı tertipte intikaline devam etmesi üzerine Hava Kuvvetleri uçakları ile grup ateş altına alınmıştır'' açıklamasında bulundu. -Olayın gelişimi- Atalay, sözlerine şöyle devam etti: ''Grubun terörist olarak değerlendirilmesinde aşağıdaki hususlar etkili olmuştur. Sinat-Haftanin bölgesindeki bölücü terör örgütünün yıllardır kontrol altında bulundurduğu, dağ kadrosunun Zaho ve Dohuk ile lojistik irtibatını sağlayan, yurtiçinde Cudi Dağı, Beytüşşebap ve Bestler-Dereler bölgelerine terörist aktarımına imkan veren Şırnak bölgesindeki karakol ve üs bölgelerine saldırı için kullanılan üstlenme alanı olması, ayrıca tamamen sivil halktan arındırılmış ve bölücü terör örgütü mensuplarına terk edilmiş bir bölgenin olması. Orada köy falan yok. Hiçbir sivil yerleşimi yok. Bölücü terör örgütü ile irtibatı olmayan ve izin almayan kişilerin Sinat-Haftanin bölgesine girebilmesinin oldukça güç olması ve olay öncesinde Haftanin bölgesindeki bölücü teröristlerin, Uludere, Ortasu ve Gülyazı bölgelerinde konuşlu askeri birlikler hakkında araştırma yapması, Ortasu mücavir alanında Türkiye'ye aktarılması planlanan bir grup bölücü terör örgütü mensubunun beklediği, Kandil ve Zap bölgelerinden Haftanin'e gönderilen grupların bölgede toplanmış oldukları yönündeki istihbarat bilgilerinin Gülyazı ve Ortasu'da eylem planlaması olabileceği değerlendirmesini güçlendirmesi. Bölgedeki teröristlerin telsiz görüşmelerinde dikkat çeken bir artışın tespit edilmesi. Olayın geçtiği bölgede bugüne kadar bu denli kalabalık kaçakçı grupların hareketinin tespit edilmesi geçmiş dönemlerde bölücü terör örgütünün kamuoyunda büyük tepki yapacak türdeki Dağlıca 21 Ekim 2007, Aktütün 3 Ekim 2008, Gediktepe 19 Haziran 2010, Hantepe 20 Temmuz 2010, Çukurca 19 Ekim 2011 gibi saldırılarını Irak'ın Kuzeyinde kalabalık gruplar toplayarak, yük hayvanları ile birlikte ülkemiz topraklarına sızarak gerçekleştirilmesi. Bu hususlar ışığında geçmişte Dağlıca, Aktütün, Hantepe ve Çukurca'da yaşanan acı tecrübeler dikkate alınarak geç kalındığı takdirde birliklerimize karşı yapılacak bir saldırıya tedbir alınmaması soncunun doğurabileceği değerlendirilmesi ile önce topçu ile uyarı atışı yapılmasına, sonuç alınmazsa Hava Kuvvetlerinin uçakları ile ateş altına alınmasına karar verilmiştir.'' -TSK başsağlığı diledi- ''Yakın dönemde kamuoyuna ulaşan görüntülerde silahlı teröristleri daha sağ almak isteyen, üşüyen teröriste parkasını veren, sahip olduğumuz silah ve teçhizatı kullanarak kısa sürede etkisiz hale getirebileceğimiz teröristleri sağ ele geçirmek için saatlerce iknaya etmeye çalışan bir mücadele anlayışına sahip olan TSK'nın sivil halkı bilerek ateş altına alacağını düşünmek bir gaflettir, haksızlıktır, insafsızlıktır'' diyen Atalay, ''Olayda kaçakçılık yapan sivil vatandaşların yasa dışı olarak olayın meydana geldiği sınır ötesindeki girilmemesi gereken bir bölgeyi kullanmaları ve bunun sonucunda hayatlarını kaybetmiş olmaları büyük bir talihsizliktir. Silahlı kuvvetlerimiz de bu konuda zaten başsağlığı dileklerini iletmiştir'' açıklamasında bulundu. Atalay, şunları söyledi: ''TSK'nın operasyon öncesi tespit-teyit ve değerlendirmenin yanısıra mukabele safhalarını da dikkatle takip ettiğidir. Burada Sayın Başbakanımızın da ifade ettiği üzere kastı mahsusa bulunduğu, devletin vatandaşını bilerek bombaladığı yönündeki suçlayıcı beyanları bir kez daha reddediyor, bu yönde yorum ve beyanlarda bulunanları aklı selime davet ediyorum. Olayın hemen arkasından yapılan haksız benzetmeler, ithamlar ve yanlış haberler olayın açıklığa çıkmasına hizmet etmemektedir. Bugün Türkiye farklı bir Türkiye... Bugün vatandaşı öne alan, insanı öne alan bir ülke var. Bugün şeffaflık var. Kendisi ile hesaplaşan, eskiden yaptığı işkenceleri, kendi adına yapılan işte faili meçhulleri araştıran bir Türkiye var. Devletin, vatandaşını kasıtlı şekilde bombalayacağını gibi bir şey düşünmek çok büyük haksızlıktır. Kendimize, Türkiye'ye haksızlıktır.'' -''Devlet kucak açtı''- Türkiye'nin terörle mücadele ettiğini hatırlatan Atalay, ''Terörle mücadelemizin ilkesi bile öldüren değil, yaşatmayı hedef almaktır. Biz bunun için çok uğraştık. Devlet eski kodlarını çok değiştirdi. Kucak açtı. Devlet terör olmasın diye elinden geleni yapıyor. Devlet, insanı yaşatmak için vatandaşını kazanmak için uğraşıyor'' dedi. Atalay, şöyle dvam etti: ''Bütün kurumlarımız, bütün hassasiyetini gösterdi. Gerekli idari, adli işlemler başlatıldı. Tekrar ifade ediyorum; biz de bunu parti olarak MKYK toplantımız vardı, orada parti sözcümüz zaten açıkladı. Kurumlarımız arasında sorun varmış gibi... Terörle Mücadele Yüksek Kurulu başkanı olarak ifade edeyim. Devletimiz bugünkü kadar kurumlar arası koordinasyonu, eşgüdümü, birlikteliği ve dayanışmayı hiçbir zaman sağlamamıştır. Her şey tek tek konuşulur ve o yapılır. Her kurumumuz kendi üstüne düşeni yapar. Bugün böyle bir noktadayız.'' -''Kardeşliğimizi korumayı bilelim''- Olaydan sonra köye gittiklerini anlatan Atalay, şöyle konuştu: ''Biz, 31 Aralık Cumartesi günü Tarım Bakanımız ve Kalkınma Bakanımızla, grup başkanvekili ve bölge milletvekillerimiz ile köye gittik. Orada üzücü olayda hayatlarını kaybedenlerin ailelerine taziyede bulunduk. Onlara teşekkür ediyoruz. Bir büyük odada Alihan'ın aile büyükleri, bütün cenaze sahipleri toplandı. Biz orada onlarla uzun bir görüşme yaptık. Başbakanımız da orada telefonla onlarla görüştü. Onlara acılarının bizim acımız olduğunu söyledi ve herkese başsağlığı diledi. Ben o köylülere, o bölge insanına teşekkür ediyorum. O günkü misafirperverlikleri, cömertlikleri, helikopter kalkacağı için sofralarında uzun kalamadık ama o kısa süre içinde koca bir sofra köy odasına hazırlattılar.'' Atalay, ''Burada tahrikler neticesinde kaymakama gösterilen tepkide Uludereli ve o köylü vatandaşlarımızın hiçbir dahli yoktur. Cizre'den, Şırnak'tan başka yerlerden getirilen organize edilen militanlar bunu yapmıştır. O olaydan sonra da köylü orayı terk etmiştir. Biz onları teselliye ve taziyeye gittik. O köylüler bize kaymakamla ilgili olaydan dolayı üzüntülerini ifade ettiler. Ülkemiz böyle, insanımız böyle. Yeter ki biz bunların kıymetini ve kardeşliğimizi korumayı bilelim ve onlara değer verelim'' diye konuştu. -''bize oradan tehdit savuruyor''- Atalay, TBMM'de milletvekili olarak bulunan bir kişinin kendilerinin taziyeye gitmemesi için tehdit savurduğunu belirterek, ''Biz oraya gitmeden bir talihsizliktir; en değerli kürsülerden biri olan bu Meclis kürsüsünde konuşma özgürlüğünün, masuniyetinin olduğu... Bu Meclisin içinde, bugün üye bulunan birisi bize oradan tehdit savuruyor. 'Bakan gelmesin, halk silahlı, sakın buralara gelmesin.' Bu bir şanssızlıktır. Devlet her yere gider. Bu ülkenin her sınırının içine biz gideriz. Ve hepsine gittik. O köylerin, o kasabaların hepsine ben gittim. Ve o gün hepimiz oradaydık. Biz gideriz. Biz onların gidemediği yerlere de gideriz. Kimse haddini bilmeyen böyle sözleri bir daha milletvekili de olsa söylemesin. O ayıbı kimseye yakıştırmam ben'' ifadelerini kullandı. -Tekrar gidilecek- Bakanlar Kurulu'nda, Uludere'de yaşananların geniş şekilde ele alındığını anlatan Atalay, hükümetin hayatını kaybedenlerin aileleri ve geride kalanlar için elinden geleni yapacağını söyledi. Atalay, gelecek hafta bölgeye tekrar gidileceğini ve çalışmaların tamamlanmasını kendisinin takip edeceğini dile getirerek, ''Kanunlarla da hüküm altına alınan, tazminat da dahil, diğer konuları çalışıyoruz. O aileler, o evlatlar bizim evlatlarımızdır. Bir yandan yaralarımızı sararken, diğer yandan soruşturmayı neticelendireceğiz. Bu bizim en büyük vicdani sorumluluğumuzdur. Yitirilen evlatlarımızın tabutlarının üstüne zorla örgüt bayrağı örttürenlerin, cenazeleri propaganda vesilesine dönüştürmeye çalışanların, ailelerden aldığı 'cenazelerimize, acımıza artık karışmayın' cevabı bizim vicdanımızı rahatlatan önemli noktadır'' dedi. Şırnak Valisinin o gün cenaze ortamında, kargaşa meydana gelmemesi için elinden geleni yaptığını söyleyen Atalay, konuşmasını şöyle tamamladı: ''Biz hükümet olarak şunu diyoruz: Biz bu konulara hukukun içinde adaletle, dürüstlükle yaklaşıyoruz. Öncelikle yaralarımızı saracağız. Terör belasından milletimizi kurtarmak için ne gerekiyorsa, yapmaya devam edeceğiz. Aralıksız devam eden operasyonlarla terör örgütüne ağır zayiat verilmiştir, verilmektedir, devam etmiştir, devam edecektir. Şu an PKK ve terör unsurları için hiçbir yer güvenli alan değildir ve olmayacaktır. Kışın ve yazın operasyonlarımız devam edecek ara vermiyoruz ve vermeyeceğiz. Ama demokratikleşme adımlarını da devam ettireceğiz. Vatandaşımıza sahip olma, haklarını, hukukunu geliştirme çalışmalarımız da devam edecek. Sadece güvenlik tedbirleri ve terör ile irtibatlı sorunların çözülemeyeceğini gayet iyi biliyoruz. Türkiye Cumhuriyeti devleti bunu biliyor. Onun için yine sosyal projelerimiz var. Tüm vatandaşların demokratik haklarının artırılması için çalışmalarımıza devam ediyoruz. Bu kapsamda yeni anayasa gündemimizin en önemli maddelerinden bir olarak Meclisin önünde duruyor. Terörle mücadelede hukukun üstünlüğü ve demokratik değerlerden hiçbir taviz vermeyeceğimizin bir kez daha altını çizmek istiyorum. Bu vesile ile Mecliste grubu bulunan tüm partilere terör belasından kurtulmuş demokrasi ve hukuk devleti çerçevesinde sorunların üstesinden gelme kabiliyetini güçlendirmiş Türkiye için birlikte çaba göstermeye davet ediyorum.''