Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, stajyer öğretmenlere baskı yapıldığı görüşünü dile getirerek "Stajyer öğretmenlerden bir form doldurmaları isteniyor. Üyesi olduğu sivil toplum kuruluşu, sendika, sosyal medya hesapları hatta hangi gazeteyi, dergiyi aldığı, okuduğu bile soruluyor. Yazık" dedi.
Saygı Öztürk'ün Sözcü gazetesinin bugünkü (29 Ocak 2017) nüshasında yayımlanan 'Eğitimde garip uygulamalar' başlıklı yazısı şöyle:
Bir cemaatten, terör örgütünden kurtulalım derken, bakıyorsunuz o boşluğu bu kez başka cemaatler, dini gruplar dolduruyor. Ders programlarından Atatürk'ü, İsmet İnönü'yü silmek için sistemli çalışma yürütenler, yetinmiyor bir de başka yapılar eliyle eğitim-öğretime darbe indiriyor, kız ve erkek öğrencilerin farklı sınıflarda, hatta okullarda eğitime yönelmeleri için sinsi çalışmalar yaptırıyor.
Milli Eğitim Bakanlığı, dini bir vakıfla “Değerler Eğitimi” adı altında bir protokol imzaladı. Bu vakfın sözde “gönüllü öğreticileri” var. Okullara geliyor, kız ve erkek öğrencileri ayırıp ayrı sınıflarda daha çok dini eğitim veriyor. Bakanlığın yüz binlerce öğretmeni bulunurken, onlara değil cemaatlerle iç içe olan vakıflar eliyle sözde değerler eğitimi veriliyor. Açıkçası, devlet bir yapıdan temizlenmeye çalışılırken, hemen yerine başka bir yapı yine devlet eliyle, protokolle dolduruluyor.
Öğretmenler kıskaç altında… Hele stajyer öğretmenler üzerinde müthiş bir baskı var. Öğretmenliğe asaleten atamanın yapılıp yapılmayacağına karar verenler, bu yetkiyi acımasızca kullanıyor. Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, “Sadece size Şanlıurfa'da yaşanan bir olayı anlatayım” dedi ve şunları söyledi:
“Stajyer öğretmenlerden bir form doldurmaları isteniyor. Üyesi olduğu sivil toplum kuruluşu, sendika, sosyal medya hesapları hatta hangi gazeteyi, dergiyi aldığı, okuduğu bile soruluyor. Ey Milli Eğitim Müdürlüğü, stajyer öğretmenin okuduğu gazete, dergi seni neden ilgilendiriyor? Kimin, hangi sendikanın üyesi olduğu bakanlık kayıtlarında, okuldaki dosyasında var. Asıl siz, stajyer öğretmenin ayakkabı numarasını neden merak etmiyorsunuz? Daha özel bilgileri de sorabilirdiniz. Yazık!”
Milli Eğitim Bakanlığı'nca, resmi-özel ilkokul, ortaokul, liselerde “Umre ödüllü” dini yarışma yapılmasına da onay verildi. Herkesin Kur'an-ı Kerim okuması, okuyanların ise daha derinlemesine bilgi sahibi olmasını sağlamak amacıyla yarışma konusu da “meal” olarak belirlendi.
6 kategoride yapılacak yarışmada birinciler umreye gönderilecek ya da bir İslam ülkesine 5 günlüğüne götürülecek. İkinci ve üçüncülere de elektronik aletler hediye edilecek. Yarışmayı düzenleyenler, bunun için adaylardan para da alacak. Yani “al gülüm, ver gülüm” dönemi…
Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğü, “mesleki gelişim programı” adı altında stajyer öğretmenler için uygulanacak eğitim programını bildirdi. Etkinliğin adı "Türkiye'de Demokrasi Serüveni ve 15 Temmuz Süreci Semineri" olarak bildirildi. 6 saatlik semineri başarıyla tamamlayanların "Osmanlı'dan günümüze ülkemizdeki demokratikleşme sürecini tüm aşamalarıyla bileceğini", "Cumhuriyet dönemi boyunca yapılan askeri müdahaleleri ve bunların demokratik yaşama zararlarını fark edeceğini", "Cumhuriyet ve demokrasi ilişkisini kavrayacağını", "15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasındaki demokrasi zaferinin Türkiye tarihindeki önemini fark edeceğini" öngördüler.
Tüm aday öğretmenler bu seminere katılmak zorunda… Yoksa? Öğretmenliğe asaleten ataması yapılmayacak.
Yargıtay ve Danıştay'da üye sayılarının yeniden belirlenmesine yönelik yasanın yürürlüğe girmesinden sonra toplanan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Genel Kurulu yasanın öngördüğü süre içerisinde ve belirlenen kadrolar için mevcut üyeler arasından seçimi gerçekleştirmişti. Seçilemeyenler arasında Selami Demirkol da vardı. Demirkol'un, uzun bir rapor döneminden sonra eski görevine dönmesi değişik iddiaları gündeme getirdi. HSYK yetkililerine sorduğumuzda açıklamaları şöyle oldu:
Danıştay için belirlenen 116 kişilik kadroya da bu şekilde seçim yapıldı ve o gün içinde haklarında Ankara Başsavcılığı'nca soruşturma yapılan ve gözaltı işlemine tabi tutulan üyeler dışında kalan diğer tüm üyeler değerlendirmeye alındı. Mevcut kadro durumu itibariyle 4 üye dışında diğer üyelerin tamamı yeniden Danıştay üyeliğine seçildi. Yeniden seçilemeyen bir kısım üyeler Genel Kurul'un bu kararına 10 günlük yasal sürede itiraz etti. Bir üye de 10 günlük yasal sürenin tamamlanmasından sonra bu talebini iletmiştir. Kadrosuzluk nedeni ile seçilemeyen bu 4 üyeden biri seçim öncesi emekli oldu.
Süresi içerisinde talepte bulunan Selami Demirkol, Danıştay'da bir kadronun boşaldığını, durumunun yeniden gözden geçirilip kadrosuzluk nedeniyle seçilemediğinden bu durumun düzeltilmesini istedi. Demirkol'un talebi uygun bulundu ve Danıştay üyeliğine döndü.
Yeniden dönüş, ilk kez Demirkol'la delinmiş oldu…