Serpil KIRKESER/İSTANBUL,(DHA)-ATATÜRK Havalimanı\'nda 28 Haziran 2016 tarihinde terör örgütü DEAŞ\'ın gerçekleştirdiği, 46 kişinin yaşamını yitirdiği terör saldırısına ilişkin 42\'si tutuklu 46 sanığın yargılandığı davada sanıkların savunmaları alınmaya devam ediyor.
“PATLAMAYI BEKÇİDEN ÖĞRENDİM\"İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi\'nce Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi\'nin karşısında bulunan binada görülen duruşmada ifade veren tutuklu Rıza Çoşkun savunmasına, Atatürk Havalimanı saldırısında hayatını kaybedenlere Allah\'tan rahmet dileyerek sözlerine başladı. Emlak ve inşaat işleriyle uğraştığını, çeşitli siyasi ve sivil toplum kuruluşlarında görev yaptığını, her şeyi legal olan bir insan olduğunu anlatan sanık Rıza Coşkun, iddianamede 28 Haziran\'da Bakırköy\'e gidip gelişlerinin patlamayla bağlantısı olduğunun iddia edildiğini belirtti. Sanık Coşkun, “Haftada 2-3 defa şantiyeye gidip geliyordum. Uzun zamandır Almanya\'daki arsa sahipleriyle vekalet vermeleri için görüşüyorduk. O gün noterde işleri hallettik. Çocuklarımı okula kaydedip, eşimi Bayrampaşa\'ya kardeşlerinin yanına bıraktım. Makbuzları teslim etmek için Bakırköy Adliyesi\'nin yakınındaki şantiyeye bıraktım. Bekçiden Atatürk Havalimanı\'nda patlama olduğunu öğrendim. Evime döndüm\" dedi.
“ŞAHSIN KİM OLDUĞUNU BİLMİYORUM\"Hakim, sanık Rıza Coşkun\'a “Bombacı Rakhım Bulgarov\'un telefonundan alınan HTS kayıtlarına göre 3 arama yapılmış ankesörlü telefonla. Bu ankesörlü kart arabanda bulunmuş. Ne diyeceksin?\" diye sordu. Sanık Çoşkun da \"Ben bu kişilerle görüşmedim, aramadım. Ramazan ayıydı, biri benden telefon kartı istedi, Kaynarca\'dayken verdim. Bu şahsın kim olduğunu bilmiyorum. Saldırıyı bilen, yöneten bir insan normal şekilde hayatına devam edip, ailesinin evine gider mi? Ben daha önce 2016 yılının Ocak ayında DEAŞ\'ten gözaltına alındım. Evimi, işimi değiştirmedim. Hayatımda değişiklik yapmadım\" şeklinde cevap verdi. Hakim, “Arabanda ve evinde yapılan aramalarda MP3\'te DEAŞ marşları bulunmuş. Bunlar için ne diyeceksin?\" şeklindeki sorusuna da sanık Çoşkun, “İlahi tarzda müzikler dinliyorum. Onlara ait olduğunu bilmiyorum\" dedi.
NİÇİN ARAMA YAPTIĞINI ANLATTITutuklu sanık Zülküflü Polat evli ve 2 çocuklu olduğunu, suç işlemediğini, vatan haini olmadığını belirterek, sosyal medyayı herkes gibi kendisinin de kullandığını söyledi. Telefonun ön belleğinde \'İntihar saldırısı caiz mi?\" şeklinde yaptığı aramayı da anlatan sanık Polat çok sayıda gerçekleşen DEAŞ saldırılarının ardından bilgi sahibi olmak için internette arama yaptığını savundu. “Hakkımda asılsız kanaat oluşturulmaya çalışılıyor\" diyen sanık Polat, DEAŞ ve El-Kaide örgütleriyle bağlantısı olmadığını, belirterek, tahliyesini istedi.
“DEAŞ\'A KATILMAK İSTEDİM\"Tutuklu sanık Cengizhan Çelik de kendisinde panik atak hastalığı ve sinirsel hastalıklar olduğunu ifade ederek, emniyette verdiği ifadeyi kabul etmediğini söyledi. DEAŞ\'a katılmak istediğini ve bununla ilgili araştırmalar yaptığını, Telegram isimli programı telefonuna indirdiğini anlatan sanık Çelik, “Sohbet kanallarında Suriye\'ye nasıl giderim, DEAŞ\'a nasıl katılırım?\' diye konuşmaya başladım. Sohbet ortamında Gebze\'de oturduğumu söyleyince onlar da orada da bizden biri var\' dediler. Yusuf isimli kişiyle buluştum bana bir hat verdi. Hat kimin üzerineydi bilmiyorum. Hakkari\'de askerlik yapmıştım. Cehaletten ve içinde bulunduğum boşluktan dolayı DEAŞ\'a katılmak istedim. Ben buna bağlıyorum. Psikolojik ve ailevi sorunlar yüzünden DEAŞ\'a katılmak istedim. Yusuf ile buluşmalarımız devam etti. Yusuf bana yerim tespit edilmesin diye kendine ucuz bir telefon al\" dedi. Hattı takınca içindeki numarayı ara onlar seni bulurlar\' dedi\" diye konuştu.
“DEAŞ\'A KATILMADIM, BİR HEVESTİ, ALLAH\'A ŞÜKÜR YOLUN YARISINDA BU HEVES SÖNDÜ\"Çelik sözlerine şöyle devam etti: Seyhan Ali Akçay ağabey ofisteki kullanmadığı telefonunu bana verdi. Urfa\'ya gitmeden önce Yusuf ile buluştum, “Hemen yola çık\" dedi. Seyhan ağabeyden aldığım telefonu iade edemedim. Urfa\'ya gidene kadar çok fazla kontrol noktası vardı. Polisleri görünce panikledim, korktum, bunaldım, cesaret edemedim yakalanmamak için geri döndüm. Yusuf ile tekrar konuştum, bir parkta buluştuk. Yusuf\'a geri dönmek zorunda kaldığımı söyledim. Bana verdiği hattı iade ettim. Seyhan ağabey \'Kız meselesi ne oldu?\' diye sordu. \'Bekleme kararı aldık\' dedim. Seyhan ağabeye Urfa\'ya kız mevzusu var onun için gidiyorum demiştim. Suçsuzum, DAEŞ\'e katılmadım. Bir hevesti, Allah\'a şükür yolun yarısında bu heves söndü.
TERCÜMAN ARACILIĞIYLA KONUŞTU, SUÇLAMALARI REDDETTİ Tutuklu sanık Anzor Davitiani de tercüman aracılığıyla verdiği ifadesinde, “Hiçbir suçlamayı kabul etmiyorum. Taksici olarak çalışıyordum. İnternetten herkes beni arayabiliyordu, Rusça konuşanlar arıyordu. Ben arkadaşlarımla birbirimize paslaşıyorduk\" dedi. Hakim, \"Olay günü ya da öncesinde bombacı Vadım Osmanov\'un taksine bindi mi? Emniyet ifadende taksine bindiğini söylemişsin…\" diye sorunca sanık Davitiani de şöyle konuştu: Ben böyle birşey söylemedim. Ben olay günü evdeydim. Kapıcı beni evde gördü. Ben, Vadım Osmanov ve Rakhım Bulgarov\'u tanımıyorum.Hakim, “Evinde askeri hücum yeleği bulunmuş. Niçin bulunduruyordun evinde ?\" diye sorması üzerine sanık Davitiani \"Hucüm yeleği internette bu çok giden bir üründür. Aldım\" diye yanıtladı.
“DEAŞ BAYRAĞI ÇOCUĞUMUN TABLETİNDEN ÇIKTI“Suçlamaları kabul etmiyorum\" diyen tutuklu sanık Elchin Bunyatov, “Azerbaycanlıyım. 4 çocuğumu eşimi ve ailemi alarak Türkiye\'ye geldim. Oturma izni aldım. Ayakkabı işiyle uğraştım. Sonra da yabancılara oturma izni alarak geçimimi sağladım\" dedi. Soru üzerine sanık Bunyatov, iddianameye konu DEAŞ bayraklarının da çocuğunun tabletinden çıktığını söyledi.
“ALLAH BİLİYOR BENİM SUÇUM YOK\"Tutuklu sanıklardan Khadzhı Chakaev de, “Suçlamaları kabul etmiyorum. Çocuklarımın eğitimi için Türkiye\'ye geldim. Vadım Osmanov\'u tanımıyorum. Allah biliyor benim suçum yok. Suçsuzum. Tahliyemi istiyorum\" dedi. Duruşmada gün boyunca toplam 25 sanığın ifadesi alındı. Duruşma yarına ertelendi.