Bilim insanları kendi aralarında yüz ifadelerini anlayan atların insanlarında yüz ifadelerinden etkilendikleri ortaya çıktı. Sinirli veya çatık kaşlı bakıldığında atın kalp atışlarının hızlandığı gülümseyerek bakıldığında ise atın kalp atışlarının yavaşladığı gözlemlendi.
Bilimfili'nin haberine göre; yapılan çalışmalar doğrultusunda, biliyorduk ki atlar farklı yüz ifadelerini üretebiliyorlar ve kendi türlerinin yüz ifadelerini algılayabiliyorlar. Ayrıca, insanlardan gelen sinyallere de hassas oldukları biliniyordu; fakat Amy Smith’in öncülüğündeki University of Sussex’ten bir araştırma grubu, atların insanların yüz ifadelerini anladıklarını ispatladı.
İngiltere’de Sussex ve Surrey isimli iki ayrı bölgeden, 4-23 yaş arasında olan 28 at bu çalışma için kullanıldı. Atların gerçek tepkilerini ölçebilmek amacıyla onlara hiçbir eğitim verilmedi ve bu 28 ata tamamen yabancı olan bir erkeğin gülümseyen ve kaşlarını çattığı anların fotoğrafı gösterildi. Tepkilerini ölçmek amacıyla, stresle ilişkili olduğu bilinen kalp atışları incelendi.
Araştırmada, sinirli / çatık kaşlı fotoğrafı gördüklerinde atların kalp atışları hızlandı ve bu kalp atışları gülümseyen fotoğrafa baktıkları kalp atışlarıyla kıyasla daha fazlaydı.
Çalışma sırasında elde edilen diğer önemli bir bulgu ise atların sinirli olan fotoğrafa sol gözleriyle bakmaları. Köpeklerde de görülen bu durum “left-gaze bias” olarak bilinir ve çevrede algılanan tehdide karşı sol gözleriyle bakmaları olarak gözlemlenebilir. Bu durum beynin sağ yarımküresi tarafından yönetilir. Atlara, aynı kişinin gülümseyen fotoğrafı gösterildiğinde bu durum tehdit oluşturmadığından “left-gaze bias” gözlemlenmedi.
Atların neden bu iki temel insan ifadesini ayırt ettiklerine dair birkaç teori var. Araştırma grubuna göre bunun sebebi; atların önceden var olan bu yeteneklerini, insanlarla birlikte olan evrimleşme sürecinde farklı türlere göre adapte etmiş olması olabilir. Yani, süreç içinde sadece kendi türlerinden gelebilecek tehlikeli sinyalleri değil insanlardan gelebilecek tehlikeli durumları da algılayabiliyor hale geldiler. Ya da basitçe yaşamları boyunca bizim yüz ifadelerimizi algılamayı öğrendiler.