Atom bombası atılmış gibi

Atom bombası atılmış gibi
ANTALYA - Antalya´da ormanlık alanlar ile yerleşim alanlarını kül eden yangının boyutu, hava görüntüleriyle de ortaya çıktı. Manavgat'ın Taşağıl beldesi Karabük köyündeki ormanlık alanda 31 Temmuz'da başlayan ve şiddetli poyrazın etkisiyle dağlık alanı aşarak sınır ilçe Serik'in dağ köyü Akbaş'a sıçrayan yangın, 6. günde büyük ölçüde kontrol altına alındı. Yangının şiddeti ilk gün Karataş köyü ve çevresindeki 59 evin tamamıyla, bir evin de kısmen yanmasına neden olurken, 658 çiftçi ailesi, tarım alanları, ahırları ve ambarlarının tamamıyla tahrip olması sonucu yangından büyük zarar gördüler. Son 2 gündür bölgedeki nem oranının artması, ilk günden bu yana da orman ve itfaiye teşkilatlarıyla vatandaşların yoğun mücadelesi sayesinde büyük ölçüde kontrol altına alınan yangın, Karabucak köyünün Korudağı mevkiinde 3 noktada sıkıştırılarak çevrelenmiş olarak sürüyor.Yangında, 1 ile 150 yaşına dek Akdeniz'e özgü ağaç ve bitki türleri de zarar gördü. Yangının kontrol altına alınmasıyla bölgede günlerdir egemen olan duman dağılmaya başladı. Dumanın dağılmasıyla yangının tahribatı ortaya çıkarken, Manavgat Beşkonak bölgesi, Serik'in Karataş ve Sarıabalı köyleri ve çevresinin rengi yeşilden siyaha dönüştü. 6 GÜNDE KONTROL ALTINA ALINABİLDİ ANTALYA'nın Serik ve Manavgat ilçelerinde etkili olan büyük yangın, 6'ncı gününde tamamen kontrol altına alınabildi. Soğutma çalışmalarının sürdüğünü belirten Orman Genel Müdürü Osman Kahveci, 4 bin 550 hektarlık verimli ormanın kül olduğunu söyledi. Antalya'nın Manavgat İlçesi'ne bağlı Karabük Köyü yakınlarında 31 Temmuz Perşembe günü saat 12.30 sıralarında başlayan Antalya tarihinin en büyük yangını tamamen kontrol altına alındı. Orman Genel Müdürü Osman Kahveci, orman yangınının tamamen kontrol altına alındığını belirtti. Yangın söndürme hava ekiplerinin son kontrollerini yaptığını kaydeden Kahveci, “Bugün de bir yerden kıvılcım çıkmaz, patlama olmaz ise Manavgat'taki orman yangınını tamamen kontrol altına almış oluyoruz. Hava ekiplerimiz son kontrollerini yapıyor ve soğutma çalışmaları sürüyor” dedi. İlk belirlemelere göre, Manavgat bölgesinde 4 bin 550 hektarlık verimli orman alanının zarar gördüğünü belirten Kahveci, “Orman yangını çok dağınıktı. Büyük bir alanda zarar var. En verimli ve en vasıflı 4 bin 550 hektar orman alanımız yok oldu. En iyi vasıflı, en verimli ve emekle, kendi kendine yetişmiş orman alanlarımız zarar gördü. Yangın, makilik, tarım alanları ve taşlık alanlarda da zarara yol açtı” diye konuştu. ORMANCI DESTAN YAZDI Son yılların en büyük yangın felaketi olan Manavgat'ta Türk orman teşkilatının destan yazdığını anlatan Kahveci, “Allah bir daha böyle bir facia göstermesin. Bu yangında orman teşkilatımız bir destan yazdı. Canla başla, uykusuz geçen günler yaşadı. Türk ormancısı burada büyük bir destan yazdı. Buradaki şartlar, felaketleri çağıran şartlardı. Çok acı şeyler olmadı. Binlerce insanımız çalıştı. Herkese geçmiş olsun. Allah bir daha kimseye böyle bir şey göstermesin” diye konuştu. KARŞI ATEŞLE KORUDUK Orman Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Kurtulmuşlu ise yangının bölgeye atom bombası atılmış gibi zarar verdiğini bildirdi. Bölgede soğutma çalışmalarının sürdüğünü, bu çalışmaların arkasından zarar tespitine başlanacağını kaydeden Kurtulmuşlu, yangın söndürmede birçok teknik kullanıldığını, havadan müdahalenin yanı sıra yer ekiplerinin iş makinesinden tarım aletlerine kadar birçok aleti kullanarak yangını söndürmek için çalıştıklarını söyledi. Yerleşim birimlerini alevlerden korumak için yangına karşı ateş yaktıklarını anlatan Kurtulmuşlu, şöyle konuştu: “Alevler son sürat yerleşim birimlerine doğru gelirken, yerleşim birimleri ile orman arasında şerit açarak bu bölgeyi kontrollü bir şekilde yaktık. Yani yangına karşı ateş açmış olduk. Hızla ilerleye alevler önceden yaktığımız bu şeride dayandığında bir anda söndü. Bu şekilde en az 10 mahalleyi alevlerden kurtarmış olduk.” ‘İYİ TARAFI, KENE KALMADI’ Yangının bitki örtüsünün kaybına neden olduğunu, orman yolları ve köprüler gibi altyapıya zarar verdiğini ve bölgenin ağaçlandırılması için çok ciddi ekonomik kayıp olduğunu belirten Kurtulmuşlu, “Yangının bir tek iyi tarafı, bu ormanlarda kene kalmadı” dedi. YANGININ İSTATİSTİKLERİ Yangınla mücadele eden 7 helikopter, 5 gün içinde toplam 1750 sorti yaptı. Helikopterler, her seferinde yanan alevlerin üzerine 2.5 ton su bıraktı. Ukrayna, Rusya ve Moldova'dan kiralanan helikopterlerde 35 kişilik yabancı uçuş ekibi çalıştı. Yanan 4 bin 550 hektarlı alanda yaklaşık 15 milyon kızılçam kül oldu. Yangında 2 kişi alevlerin arasında kalarak öldü, 60 ev, 88 ahır, bir okul, bir cami ve bir köy konağı zarar gördü. 32 küçük ve büyükbaş hayvan ile 18 arı kovanı yangında telef oldu. ERDOĞAN'I BEKLİYORLAR Yangında 25 haneden 22'sinin küle döndüğü Karataş Köyü halkı, bugün akşam saatlerinde bölgeye gelecek Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ı bekliyor. Alevlerin köye ulaştığı 31 Temmuz Perşembe günü bir arazözün dahi yangına müdahale etmediğini iddia eden köylüler, Başbakan Erdoğan'a arazözlerin neden köyün tepesinde bekletildiğinin hesabını soracaklarını söyledi. Yangının üzerinden geçen 4 geceyi evinin hemen yanı başına çektiği traktör römorkunda geçiren 66 yaşındaki Mustafa Durbali, eşi Ayşe Kadın Durbali ve kızları Emine Durbali yangından kurtarabildikleri ne varsa, bunun kendi çabalarıyla olduğunu söyledi. Ormancıların kendilerine hiçbir faydası olmadığını belirten Mustafa Durbali, “Bunu Başbakan Erdoğan'a anlatacağım. Biz alevlerle mücadele ederken, ormancılar neden yeşilliklerin içinde karpuz yiyormuş onunun hesabını soracağım. Ben ulaşmaz da soramazsam, oğlum soracak” dedi. BU PARAYLA NE YAPARIZ? Karataş Köyü'nde sadece 3 evin kurtulduğu Merkez Mahallesi'nde ise geceyarısında dahi insanlar yanan evlerinin külleri arasında geziyordu. Yangından evi kurtulan 58 yaşındaki Tahsin Kahya da Başbakan Erdoğan'a ormancıları şikayet edeceğini söyledi. Evinin mahallenin biraz dışında olması sayesinde kurtulduğunu anlatan Tahsin Kahya, “Komşularımın evleri gözlerimin önünde 10 dakika içinde yok oldu. Bir tane arazöz karpuz yemeği bırakıp buraya gelseydi, mahallenin yarısı kurtulurdu” dedi. Kahya ile birlikte yanan evlerin arasında gezen 30 yaşındaki Ahmet Gelmez ve 24 yaşındaki Soner Kahya, kaymakamlıklar aracılıyla dağıtımına başlanan 2 bin YTL’nin hiçbir işe yaramayacağını savundu. Ahmet Gelmez, “Bu parayla ne yaparız ki” diyerek Erdoğan'dan en büyük isteklerinin yaralarının biran önce sarılması olduğunu söyledi. KÖYÜMÜZE BİLE GELMEDİLER Yangında 8 küçükbaş hayvanı dahil her şeyini kaybettiğini anlatan 52 yaşındaki Osman Bodur ise Başbakan Erdoğan'dan köyün yeniden inşa edilmesini isteyeceğini belirtti. Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu ile Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin'in bölgeye kadar gelmelerine rağmen kendilerini ziyaret etmediğine dikkat çeken Bodur, “Başbakan da buraya gelecek mi bilmiyorum. Taşağıl'a geleceğini duydum ama helikopterle tepeden gezip gitmezse her şeyi tek tek anlatacağım” diye konuştu. Aynı köyden 30 yaşındaki Mehmet Tozan da alevler köye ulaştığında ormancıların tarlada karpuz yediğini ve bunu Başbakan Erdoğan'a şikayet edeceğini söyledi. Geceyi yanmayan bir evin eşiğine serdikleri yataklarda, yorganlara sarılarak geçiren Gülfidan Durbali ve Ahmet Durbali çifti ise Kızılay'ın köyün hemen alt tarafında kurmaya başladığı oba kente yerleşeceklerini söyledi.