Covid-19 vaka ve ölüm sayılarında resmi verilere göre düşüş görülen Türkiye’de, AVM’ler normalleşme adımları kapsamında 11 Mayıs'ta açılıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen haftaki duyurusundan sonra Sağlık Bakanlığı AVM'lerin uyması gereken tedbirleri içeren yazıyı yayınladı. Ancak kararın erken verildiği ve yeni bir salgın dalgasını tetikleyebileceği yönünde endişeler var. Peki AVM'lerin açılmasında zamanlama yerinde mi? Alınacak önlemler ne kadar yeterli ve kararın salgında vaka sayılarına bir etkisi olabilir mi?
Halk Sağlığı Uzmanları Derneği’nden Profesör Doktor Sarp Üner’e göre AVM'ler mevcut salgının yapısı göz önüne alındığında en son açılması gereken yer. DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Üner, "Zaten bir araya gelmeyin ve mümkün olduğunca birbirinizden uzak durun ve mümkün olduğunca kapalı yerlere girmeyin diyoruz. AVM bunun tam tersini sağlayan bir yer. Bir salgın sırasında normalleşmeye ilişkin bir sıralama yaparsak insanların en çok bulunduğu yerlerin en son açılması gerek” diye konuştu.
Ancak Sağlık Bakanlığı AVM'lerde kişiler arası teması engellemek ve kapalı alanda hava yoluyla hastalığın bulaşmasını engellemek ilgili kapsamlı düzenlemeler getirdi. Bu düzenlemeler arasında, giriş çıkış kısıtlamalarının yapılması, AVM'lerdeki iş yerlerine el yıkama ve maske kullanımı ilgili afişlerin asılması, el antiseptiklerinin bulundurulması, havalandırmanın belli bir standart çerçevesinde yapılması ve kabinlerde 10 dakikadan fazla durulmaması gibi önlemler var.
DW Türkçe'nin ulaştığı İstanbul Avrupa Yakası’ndaki bir AVM'nin yöneticisi de AVM içi temizliğe ve giriş çıkışlara ilişkin bazı düzenlemeler getireceklerini, girişlerde termal kameralar koymaya ilişkin çalışmalar yapıldığını ve ısı ölçerlerle gelen kişilerin takibinin yapılacağını söyledi. Bakanlığın açıkladığı önlemler çerçevesinde bunların genişletileceğini de ekledi.
Halk Sağlığı Uzmanı Üner’e göreyse bu önlemler hastalığın yayılımını durduracak önlemler değil. Üner, “Siz metrekareye göre belli sayıda insan alsanız da bunun kontrolünü yapmak mümkün değil. Termal kamera konusunda ise, termal kamera biliyorsunuz ateş ölçer. Yani ben içeri girerken bende virüs olup olmadığını gösteren bir şey değil de ateşim olup olmadığını gösteren bir şey. Ya da ateş düşürücü bir ilaç almış olabilirim örneğin” dedi.
AVM’lerde uygulanacak giriş çıkış kısıtlamasının bile, bir bölgede yoğunluk yaşanabileceği ve bunun da riski arttıracağı uyarısında bulunan Üner, “İçeri giren insanların her dokunduğu yer kirli. Yürüyen merdivenlerin kenarları, masalar, katlar arası giden asansörler gibi. Bunları hangi sıklıkla ve nasıl temizleyecekler? Her kişinin arkasından mı temizlenecek? Her iki saatte bir merdivenlerin tırabzanlarını sildiniz diyelim. O iki saat içinde oraya dokunan insanlar ne olacak?” diye konuştu.
Kararın yeni bir salgın dalgasının önünü açıp açmayacağı konusundaysa uzmanlar beklemek gerektiği görüşünde. Türkiye’de şu anda toplumdaki genel vaka sayısının bilinmediğine dikkat çeken Halk Sağlığı Uzmanı Üner “Genel olarak siz bir önlemi gevşettiniz ve aradan üç dört haftalık bir süre geçtikten sonra eğer bu önlem zamansız alındıysa hasta sayılarında artış görülecektir. Normalde giderek azalan bir eğilim varken birdenbire hasta sayıları artmaya başlayacaktır. Eğer zamanında alınmamış bir kararsa bir ay içinde hasta sayılarında artış görmeye başlarız” değerlendirmesini yaptı.
Konunun bir de çalışanlar boyutu var. İçişleri Bakanlığı’nın genelgesinde yine AVM’de çalışanların hastalık riskini azaltmak adına alınacak önlemler sıralandı. Örneğin güvenlik görevlilerinin camlı kabinlerde bulunması, üst araması yaparken koruyucu ekipman takması, hastalık belirtisi gösteren personelin 14 gün çalıştırılmaması ve vardiyalı çalışma sisteminin uygulanması bu önlemler arasında.
DW Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Çalışma Ekonomisi Uzmanı Dr. Emirali Karadoğan genelgenin bir hükümden ziyade tavsiye niteliğinde ifadeler içerdiğini belirterek, “Eğer daha önce bir AVM pilot olarak seçilip test edilseydi ne gibi önlemlerin alınması gerektiği çok daha net görülebilirdi. Geniş ölçekte açılmasının nedeni ekonomik kaygılardır” yorumunu yaptı.
Karadoğan “Ekonomiyi kurtarırken bazı şeyler feda ediliyor. Burada da feda edilen işçiler” diye belirterek “Şimdi yeni bir süreç var. Bu yeni sürece ilişkin önlemler alınmasının dışında işe başlamadan işçilere bu eğitimin verilmesi gerekir. Ancak bunun çok daha önceden yapılması gerekirdi. Yeni bir risk analiz ve değerlendirmesi yapıldı mı? Acil önlem planları hazırlandı mı? gibi sorular da var” değerlendirmesinde bulundu.
Öte yandan DW Türkçe’nin ulaştığı AVM çalışanlarının kimi sağlığı için endişe ettiğini söylerken kimileri de gereken önlemleri alma konusunda işyerlerine güvendiğini söyledi. İstanbul’da bir AVM’de mağaza çalışanı olarak görev yapan bir işçi, “Biz ara ara gidip geliyoruz mağazayı hazırlamak için. Herhangi bir sağlık önlemi alındığını veya çalışmaların yapıldığını da görmüyoruz” dedi. Geçinmek için çalışmak zorunda olduklarını belirtirken “İstemiyorsanız ücretsiz izne ayrılabiliyorsunuz diyorlar. Ama yaşayabilmek için para kazanmamız gerekiyor. Ya aç susuz kalacağız ya da çalışarak hastalanacağız. Böyle bir ikilemdeyiz” ifadelerini kullandı.
DW’ye konuşan Eğitim ve Büro İşçileri Sendikası Başkanı Eyüp Alemdar henüz üyelerinden AVM'lere yönelik doğrudan bir tepkinin gelmediğini belirtti. Alemdar, “Dünyadaki böyle büyük bir salgın döneminde çok acele edilmemesi lazım. Erken davranmamak lazım. Ekonominin canlanıp harekete geçmesini biz de istiyoruz. Ancak biraz beklenebilirdi” diye konuştu.
Uzmanlara göre AVM’ler açılsa da açılmasa da korunmak için alınacak önlemler bireysel. Profesör Doktor Sarp Üner şu tavsiyede bulundu:
"Kişisel önlemleri temizliği el yıkamayı sosyal mesafeyi ve toplu taşıma ve kapalı alanda maske takmayı hiç bırakmamamız gerekiyor. İnsanlar sanki salgın bitti gibi algılıyorlar ama salgın devam ediyor şu anda. Sadece hasta sayılarının azalması sebebiyle normalleşme çalışmaları yapmaya çalışıyoruz.”