Avrupa basınından günün yorumları

Avrupa basınından günün yorumları

T24- Bugün Avrupa basınının gündeminde olan konular;  Kırgızistan’da yaşanan çatışmalar, ABD Başkanı Obama’nın enerjide yeni başlangıç vaadi ve Almanya’da koalisyon hükümetinin durumu.Deutsche Welle'de yer alan habere göre, İsviçre'den Neue Zürcher Zeitung, Rusya'nın Kırgızistan'a asker göndermedeki tereddütünü irdeliyor.

“Kırgızistan'ın güneyindeki dramatik gelişmeler sadece Bişkek'teki zayıf geçici hükümetin bir iç siyasi sorunu olarak algılanamaz. Tüm Orta Asya'da sonucu kestirilemeyecek etkilere yol açabilir. Bu haliyle Kırgızistan'daki durum, aslında bölgenin güvenlik garantörü Rusya'nın ilgisini fazlasıyla çekerdi. Ancak şimdi, askerî müdahale gibi altın bir fırsat mevcutken, hem de bu müdahale uluslararası alanda kabul görürken Kremlin Orta Asya'da çekimser bir politika izliyor. Rusya bu görev için en uygun ülke olmasına rağmen sorumluluk almak istemediği açıkça görülüyor. Kırgızistan'ın anarşiye sürüklenmesi Moskova'nın çıkarına olamaz. Bu herşeyden önce Özbekistan ve Tacikistan'ı harekete geçirir ve etkileri Kazakistan ile Rusya'ya kadar uzanır.”

İtalyan Corriera della Sera gazetesi ise tarihinin en büyük çevre felaketiyle karşı karşıya olan ABD'de Başkan Barack Obama'nın çaresizliğini ve bunun iç siyasete etkilerini irdeliyor yorumunda.

“BP felaketi Obama için bir kâbus oldu, Amerikan yönetiminin kontrol edemediği bir problem yarattı. Obama'nın siyasi rakipleri onu, aslında hiçbir ilgisinin olmadığı şeylerle suçluyor. Dostları ise bu çevre felaketi konusuna bir akademisyen mesafesiyle yaklaşmaması, bu dram karşısında insancıl  yönünü daha fazla ön plana çıkarması uyarısında bulunuyor. Ayrıca Obama'nın felaketten sorumlu petrol şirketine de daha da sert çıkışması gerekiyor. Son anketler, Obama'nın Amerikalıların gözünde kan kaybettiğini, Başkanlık yarışındaki rakibi Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın onu solladığını gösteriyor:”

Belçika'dan De Standaard gazetesi ise Obama'nın Ulusa Sesleniş konuşmasında yenilenebilir enerjilere yeterince yer ayırmadığı eleştirisinde bulunuyor.

“Obama konuşmasında artık temiz enerjili bir geleceğe bakma zamanının geldiğini söyledi. Yenilenebilir enerjilerin teşviği ile ilgili yasa tasarısına gönderme yaptı, ama bu tasarının Senato'da tıkanıp kaldığına pek değinmedi. Selefi George Bush da 2006'daki Ulusa Sesleniş konuşmasında aynı analizde bulunmuş, ‘Ciddi bir sorunumuz var. Amerika, genelde dünyanın istikrarsız bölgelerinden gelen petrole bağımlı' demişti. Bush daha o dönemde yeşil enerjiler için bir girişim başlatmıştı. Ancak üzerinden dört yıl geçmesine rağmen değişen bir şey olmadı. Obama, kimden gelirse gelsin iyi fikirlere açık olduğunu söylüyor. Ama ülkesinin petrol bağımlılığını aşması için kapsamlı bir strateji ortaya koyma fırsatını da değerlendiremedi.”

İtalyan La Repubblica gazetesi ise Almanya'da koalisyon hükümetinin içinde bulunduğu krizi ele alıyor:

“Kriz oldukça derin ve zalim. Angela Merkel'in imajını, inanılırlığını ve iktidar gücünü etkiliyor. Bir istikrarsızlık sendromundan bahsetmek mümkün. Ya da başka bir deyişle, İtalya'nın eskilerden kalma sendromu şimdi Berlin'de görülüyor. Bir hükümetin yasama döneminin sonunu görüp göremeyeceğine emin olamaması diğer Avrupa ülkeleri için normaldir. Ama Almanya için durum farklı. Federal Cumhuriyet'in Bonn'da kurulduğu 1949 yılından beri siyasi istikrar Almanya için temel bir değer. Ancak erken seçim ve yeni çoğunluklara duyulan arzu giderek yayılıyor. Hükümetin dizginleri dört yıllık yasama dönemi boyunca elinde tutacağına duyduğu güven, tehlikeli bir şekilde azalıyor.”