Umduğundan da çok madalya kazanan İngiltere'nin Olimpiyatlar'daki performansı ülkenin yüzünü güldürdü.
Guardian, en başta yüzmede fırtına gibi esen Amerika Birleşik Devletleri kadar çok sayıda madalya toplayamamış olsalar da, ev sahibi İngiltere'nin daha fazla sayıda spor dalında kürsüye atlet çıkarmasının gözden kaçırılmamasını istiyor.
Ama spordaki başarının ekonomiye yansımadığını da Guardian'ın ön sayfasındaki şu manşetten verelim:
''Ekonomi formda değil, bu yıl büyüme yok''. Bu sözler, İngiltere Merkez Bankası Başkanı Mervin King'e ait.
İngiltere Merkez Bankası, bu yılki büyüme tahminlerini, geçen yılki yüzde 2'den sıfıra çektiğini açıkladı.
Oysa Merkez Bankası daha geçen Mayıs ayında, büyüme tahminlerini yüzde 0,8 olarak hesaplıyordu.
İngiltere'nin kilit önem taşıyan faiz oranları halihazırda tüm zamanların en düşük seviyesi olan yüzde 0,5 düzeyinde seyrediyor.
Son haberler, ekonomiyi canlandırmak amacıyla faiz oranlarının daha da kesileceği yolundaki spekülasyonları güçlendirdi.
Ancak Times'ın birinci sayfasında öne çıkarttığı gibi, Merkez Bankası Başkanı Mervyn King yakın gelecekte böyle bir kesinti olasılığının bulunmadığını belirtiyor.
Guardian'ın sözlerini aktardığı King, ''Bizi mutlu eden Olimpiyat atletletlerimizden daha farklı biçimde, İngiltere'nin ekonomisi tam forma ulaşamadı. Ama yavaş yavaş iyileşiyor.'' diyor.
Rusya'da bir katedralde Devlet Başkanı Vladimir Putin'i protesto ettikten sonra haklarında dava açılan Pussy Riot adlı kadın punk grubunun üç üyesinin akıbeti Times ve Guardian'da geniş biçimde işleniyor.
Her iki gazete de görülen davada son kez savunma yapan üç feminist müzisyen kadının sözlerini öne çıkarıyor.
Times'ın haber başlığında ''Stalin dönemini hatırlatan dava'' diye okuyoruz. Guardian, ''Rusya'daki bütün sistem yargılanıyor'' diye yazıyor.
Çıktığı dünya turnesinde dün Moskova'da konser veren Madonna'nın sanık sandalyesindeki punk grubuna destek oluşu da gözlerden kaçmamış.
Sahnede yüzlerini kar maskesiyle örten Pussy Riot'a destek amacıyla kendisi de başına bir kar maskesi geçiren Madonna'nın fotoğrafı iki gazete de yer alıyor.
Madonna Moskova konserinde kadın şarkıcıların özgürlüklerine kavuşmaları için dua ettiğini söylerken, Amerikalı şarkıcının sırtında da Pussy Riot yazısının yer aldığı görüldü.
Savcılar, dini nefreti kışkırtmakla suçlanan punkçı kadınların üç yıla kadar hapsini istiyor. Pussy Riot, geçen Şubat ayında Moskova'da bir katedralde yaptıkları şovda Putin'i istifaya çağırmıştı.
Guardian, beş aydır tutuklu bulunan Pussy Riot üyeleri hakkında yargıcın açıklaması beklenen hükmünü ertelemesini, sanık kadınlar açısından umut verici diye niteliyor.
Gazete, Rus muhalefetinin bir punk grubuna karşı açılan bu davayı genelde Putin'e muhalif çevreleri sindirme politikasının bir parçası olarak gördüklerini aktarıyor.
Independent Suriye krizindeki son gelişmeleri, ''Halep'te isyancılara karşı bugüne kadarki en ağır saldırı'' başlığı altında veriyor. Gazete, Beşar Esad'ın askerlerinin Halep'te isyancıların mevzilerini kırmak için tank ve saldırı helikopterleriyle saldırdığını aktarıyor.
Suriye devlet televizyonu dün ordunun isyancıların konumlandığı Selahaddin semtini geri aldığını duyurdu. Özgür Suriye Ordusu ise başarılı bir karşı harekat düzenlendiğini bildiriyor.
Independent, televizyonların semtte ağır silahlarla yerle bir edilen binaların görüntülerini yayınladığını aktarıyor.
Gözlemciler Halep'te denetimin sağlanmasının iki taraf için de büyük önem taşıdığına dikkat çekiyorlar.
Gazete, Esad'ın B Planı bir Alevi bölgesi mi diye soruyor.
Ürdün Kralı'nın dün bu yönde bir uyarıda bulunduğunu yazan Independent, Beşar Esad'a bağlı güçlerin Akdeniz kıyısında Suriye'nin geri kalanından kopuk bir Alevi bölgesi oluşturabilecekleri görüşüne yer veriyor.
Gazete, Esad muhaliflerinin başkent Şam ve ülkenin ikinci büyük şehri Halep'te konumlarını güçlendirdikleri şu son aylarda, Beşar Esad ve ona bağlı kuvvetlerin de Alevilerin kalesi durumundaki liman kentleri Lazkiye ve Tartus çevresine çekileceği yorumlarının ağırlık kazandığını belirtiyor.
Independent ayrıca Ürdün hükümetinin, iki gün öncesine kadar Esad hükümetinin başbakanı iken muhalefete desteğini açıklayan ve bugüne değin saf değiştiren en üst düzey Suriyeli yetkili olan Riyad Hicap'ın Şam'dan kaçtıktan sonra Ürdün'e geldiğini ve bu ülkede olduğunu doğruladığını bildiriyor.
Son olarak, Olimpiyatlar'a geri dönelim. Times'da yer alan espirili bir habere, kürsüde ya da pistte hüngür hüngür ağlayan çok sayıda sporcunun fotoğrafları yan yana dizilmiş. Aralarında, sakatlandığı için yarışı zar zor gözyaşları içinde bitiren Türk atlet Merve Aydın da var.
Times, ''Gözyaşı Oyunları'nda'' altın madalyanın kime gideceğinden de emin: İngiltere'ye.
Gazete, İngilizlerin geleneksel olarak duygularına hakimiyeti ile bilinen milli özelliklerinin Olimpiyat Oyunları'nda alt üst olduğunu düşünüyor. Bir araştırmaya göre, şimdiye kadar kürsüye çıkan atletlerin yüzde 16'sının ağladığı tespit edilmiş.
Madalya alan Çinli sporcuların sadece yüzde 7'si, Amerikalıların ise yüzde 17'si göz yaşlarını tutamamış.
Times, en sulu göz atletlerin ise İngilizler olduğunu şaşkınlık içinde bildiriyor. Tamı tamına yüzde 37'si, madalyasını alırken ağlamış. (BBC Türkçe)
Alman gazetelerinde bugün Sina Yarımadası’ndaki saldırıların ardından Mısır hükümetinin başlattığı askerî operasyonla ilgili değerlendirmeler ön plana çıkıyor.
İsrail – Mısır sınırında iki gün önce radikal İslamcılar tarafından düzenlenen saldırıda 16 güvenlik görevlisi hayatını kaybetmişti. Saldırının ardından Mısır ordusu bölgede kapsamlı bir operasyon başlattı. Münih merkezli Süddeutsche Zeitung, operasyonu Mısır'ın yeni cumhurbaşkanı Muhammed Mursi açısından ele alıyor:
“Sina Yarımadası'nda anarşi aylar boyunca gün be gün serpildi. Ancak İslamcı Cumhurbaşkanı Mursi'nin karşıtlarının saldırıların ardından güçlenmesi kimseyi avutmamalı. Karşıtları, Mursi'yi hüküm giymiş militanlarla flört etmek ve saldırganların yoldaşlarını şımartmakla suçlanıyor, kendisinin radikallere karşı inandırıcı bir operasyon yürütemeyeceği iddia ediliyor. Ancak Sina Yarımadası'nda laik bir cumhurbaşkanının da işi kolay olmazdı… Zira Mısır yönetimi yıllar boyunca bölgeyi kalkındırmaktan ziyade bölgede savaş yürüttü. Mısır'ın Sina'yı yeniden fethetmesi gerekiyor. Ancak bu uzun zaman alacak ve savaş helikopterleri bunun için tek başına yeterli olmayacaktır.“
Braunschweiger Zeitung adlı gazetede yer alan yorumda da Mısır'daki yeni hükümetin geleceğine kuşkuyla bakılıyor:
“Kendilerini Allah'ın savaşçıları olarak adlandıranlar Kahire'deki İslamcı Mursi hükümetine ve aynı zamanda İsrail'e savaş ilan ettiler. İşin asıl felaket yanı, Mısır hükümetin günleri sayılı olabilir. Bu durumda asayişi sağlamak Yüksek Askeri Konsey'e kalır. İsrail de radikallerin amacına ulaşmasından korktuğu için tutumundan bir milimetre dahi ödün vermeyecektir. Çünkü radikaller için barış zayıflıktır.“
Landeszeitung Lüneburg gazetesinde de Mısır'da yaşananlar Arap Baharı açısından ele alınıyor ve Suriye'de yaşanabileceklere değiniliyor:
“Her devrilen otokrat arkasında radikalleri cesaretlendiren bir iktidar boşluğu bırakıyor. Dünya şunun farkına çok iyi varmalı: Kahire'deki yeni iktidar sahibinin iktidarını pekiştirmede karşılaştığı güçlükler, Esad'ın devrilmesi durumunda Suriye'de olacakların sadece sönük bir işaretidir. Çok daha fazla kaos ve kan dökülmesi tehdidi var. Şimdiye dek korkulan askeri bir operasyonu hayata geçirme konusunda Batı üzerindeki manevi baskı da artık karşı konulamaz derecede artabilir.“
Der neue Tag ise radikal İslam tehlikesinin Mısır'da yeni bir sorun olmadığına işaret ediyor:
“Mısır, Sina Yarımadası'ndaki kontrolünü yıllar önce zaten kaybetmişti. 2005 yılında turistleri hedef alan saldırılar bunun kanıtlarından biriydi. Sina'da yeniden kontrolün sağlanması ancak Mısır ve İsrail'in işbirliği yapması halinde mümkün olabilir, ki bu sadece iki ülkenin çıkarlarını ilgilendirmiyor. Başarılı bir işbirliği yapılmadığı sürece bu saldırıların devamı gelecektir ve Mısır için hayatî önem taşıyan turistlerin de kaçmasına yol açacaktır.“ (Deutsche Welle Türkçe)