Avrupa basınının gündeminde bugün ne var?

Avrupa basınının gündeminde bugün ne var?

Financial Times gazetesi Kıbrıslı Türk iş adamı Asil Nadir'in, yargılandığı davada üç suçlamadan mahkum olmasına ilişkin haberi manşetinde yer veriyor.

Gazete, jürinin 1990'da batan Polly Peck'in parasını zimmetine geçirdiği öne sürülen Nadir'e yönelik diğer dokuz suçlamayla ilgili kararını bugün vermesinin beklendiğini aktarıyor.

Financial Times, böylece İngiltere'de görülen türünün en büyük davalarından birinin sonuna gelineceğini vurguluyor.

Gazete mahkemede verilen ifadelere dayanarak dönemin cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın 1990'da İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher'a mektup yazarak Nadir'in şirketinin batmaması için yardım istediğini aktarıyor.

Dönemin Maliye Bakanı Güneş Taner'in de İngiltere Dışişleri Bakanı Douglas Hurd'den yardım talep ettiği, Hurd'ün bir Cumartesi günü Özal'a mesaj göndererek "Pazartesi'ne kadar 100 milyon sterlin gelmezse her şey biter" diye ültimatom gönderdiğini belirtiyor.

Guardian gazetesi de haberinde "Yaklaşık 20 yıl boyunca İngiltere'nin en ünlü kaçağı olan Asil Nadir kendi kurduğu ve 1990'daki iflasına kadar yönettiği Polly Peck'in kasasından 5,5 milyon sterlin çalmaktan suçlu bulundu” diyor.

Gazete, haberinde bir tekstil atölyesini gıdadan elektroniğe, tekstilden turizme uzanan büyük bir imparatorluğa dönüştüren Nadir'in bir zamanlar yatırımcıları kahramanı olduğunu kaydediyor.

Times gazetesi manşetinde adını temizlemek istediğini söyleyerek iki yıl önce Kuzey Kıbrıs'tan İngiltere'ye dönen 71 yaşındaki Nadir'in şimdi hapis cezasıyla karşı karşıya olduğunu belirtiyor. Nadir'in karar okunurken sessiz kaldığını belirten gazete işadamının karısının gözyaşlarına zor hakim olduğunu aktarıyor.

‘Esad’a müdahale iması’

Independent gazetesi Amerika Birleşik Devletleri Bakanı Barack Obama'nın Suriye lideri Beşar Esad'ı kimyasal silah kullanmaması konusunda sert bir şekilde uyardığını belirtiyor.

Gazeteye göre Obama kimyasal silah kullanımını “kırmızı çizgi” olarak niteleyerek böyle bir durumda askeri müdahalede bulunabileceklerini ima etti.

‘Suriye’den Hizbullah'a füze’

Times gazetesi ise özel haberinde Suriye'nin Hizbullah için tahsis ettiği füzelerin Lübnan'a getirildiğini, bu durumun İsrail'i kaygılandırdığını aktarıyor. Haberde şöye deniyor:

"İsrailli bir diplomata göre, İran'ın yakın müttefiki olan Suriye son yıllarda Hizbullah'la işbirliğini ilerletti. Şam Hizbullah'a menzili 700 kilometreye yaklaşan Scud D füzeleri verdi. Suriye ayrıca Hizbullah'a Tel Aviv'i vurabilecek 240 kilometre menzilli füzeler de sağladı. Acımasız bir iç savaşta ayakta kalma mücadelesi veren Esad'ın Hizbullah'a kimyasal silahlarını açmasından endişe ediliyor. Bu korku nedeniyle birçok İsrailli gaz maskesi almaya başladı. İsrailli diplomata göre Şam'ın Hizbullah'a kimyasal silah verdiğine dair henüz hiçbir veri yok. Ama diplomat 'Gidişata bakınca bunun bir olasılık olmadığını ve gerçekleşmeyeceğini söyleyemem' diyor."

‘Somali 21 yıllık kâbustan uyanıyor’

Financial Times, 20 yılı aşkın bir süredir etkin bir hükümetin olmadığı Somali'de yeni meclisin toplanarak siyasi dönüşüm yolunda önemli bir adım atıldığını aktarıyor.

Gazete, yıllardır El Kaide ile bağlantılı radikal İslamcı militanlar, korsanlar, milisler ve açlığın pençesinde olan Somali'de yeni meclisin ülkeyi dört yıl içinde gerçek seçimlere taşıyacak düzenlemeleri yapmakla görevli olduğunu belirtiyor.

Guardian'ın başyazısında da Somali var. Başyazıda "Somali 21 yıllık kâbustan uyanıyor" deniyor. Yazı özetle şöyle diyor: "Başkent Mogadişu'da sayısız bina çürümeye yüz tutarken ve halk yıkıntıların arasındaki çadırlarda yaşarken en azından başkentteki bazı insanlar için savaş dinmiş görünüyor. Yakın zamandaki iki intihar eylemcisinin hatırlattığı gibi barış göreceli bir kavram. Ama geçen yıl içinde Eş-Şebab önemli ölçüde geriledi, toprak, gelir ve bir ölçüde birliğini kaybetti. Somali'de dolaşan yabancı askerler şimdi ya Afrika Birliği'nin komutasına giriyor ya da çekilme niyetinde olduğunu söylüyor. Güvenlik durumunun düzelmeye başlaması ülke dışında yaşayan bazı Somalilileri geri dönmeye teşvik etti. Dün yeni meclisin üyeleri yemin ederken bir iyimserlik havası hakimdi."

Gazete bundan sonra her şeyin yeni hükümetin nasıl olacağına bağlı olduğunu vurguluyor:

"Peki bu iyimserlik boşuna mı? Yakın bir zaman önce sızan Birleşmiş Milletler raporu geçici federal hükümetin ne kadar yolsuz olduğunu gösteriyor. Dünya Bankası'nın Mayıs'ta yayımladığı bir rapora göre geçici hükümet bütçesinin yüzde 68'inin hesabını veremiyor. Somali'ye verilen her 10 dolardan yedisi devletin kasasına ulaşamadan kayboluyor. Somali bütçesinin dörtte biri cumhurbaşkanlığı, başbakanlık ve meclis başkanlığında kalıyor. Şimdi bu kişiler, cumhurbaşkanı, başbakan ve meclis başkanı olarak eski görevlerine yeniden talip oluyorlar." (BBC Türkçe)

Alman basını

Bugünkü Alman basınında Alman İstihbarat Teşkilatı BND’nin Suriyeli muhaliflere destek verdiği yönündeki iddialar, Çin'de Gu Kailai hakkında verilen idam kararı ve Euro kurtarma çabaları ele alınan başlıca konular.

Bugünkü Alman basınında Alman İstihbarat Teşkilatı BND’nin Suriyeli muhaliflere destek verdiği yönündeki iddialar, Çin'de Gu Kailai hakkında verilen idam kararı ve Euro kurtarma çabaları ele alınan başlıca konular.

Doğu Akdeniz'de görev yapan Alman donanmasına ait "Oker" gemisinin Suriyeli muhaliflere Alman İstihbarat Teşkilatı (BND) aracılığıyla bilgi akışı sağladığı iddiaları tartışma yarattı. Hamburger Abendblatt gazetesi konuyla ilgili şu yoruma yer veriyor:

“Alman donanma hizmet gemisi Oker, şu anda Akdeniz'de Suriye ordu birliklerinin hareketleri konusunda bilgi topluyor. Bu veriler, Almanya'nın müttefiklerine de iletiliyor ve özellikle NATO'nun Suriye'deki durum hakkında ayrıntılı bir fikir edinmesine yarıyor. Bazı özel durumlarda ise –müttefiklerimiz uygun uyarı fırsatlarını görebildikleri takdirde- Suriyeli muhaliflerin ve tehlike altındaki sivillerin hayatını kurtarabiliyor. Şimdiki tarzda veri sağlanması Alman İstihbarat Teşkilatı'nın (BND) çekirdek görevleri arasında kabul ediliyor. Bunlar silahsız bir donanma misyonu altında gerçekleştiği ve var olan bir misyon kapsamında yapıldığı zaman makul ve üstlenilen görevle de örtüşüyor. Sonuçta Oker ne füze ne de top taşıyor.”

Berliner Zeitung, Çin’de Komünist Parti’nin liderliğine gelmek isteyen Bo Şilai’nin eşi Gu Kailai’nin idam cezasına çarptırılmasını yorum sütunlarına taşıyor:

“Parti seçkinleri, kendilerini güvence altına almak için merhametli bir hüküm üzerinde uzlaşmış olabilir. Bo’nun görevinden alınmasına ve Gu’nun tutuklanmasına neden olan iktidar mücadelesinin, en aşırı sonuçlara götürülmemesi için... Zira tam da parti içinde muazzam gerilimler olduğu için yönetim, anlaşmazlıkların denetlenemez bir cephe savaşına dönüşmesine izin vermek istemiyor. Sonuçta birçok yönetici kadronun aileleri geçmişte hayatlarını bu yüzden kaybetti. Yeni yönetimin tahta çıkacağı sonbahardaki parti kongresi öncesinde Pekin, kulis arkasına yönelen bakışların daha da artmamasına dikkat ediyor.”

Münchner Merkur gazetesi yorum sütunlarında Avrupa Merkez Bankası’nın Euro kurtarma mücadelesinde faiz silahına sarılmasını eleştiriyor.

“Bazuka ya da Almanların ünlü topu 'Şişman Bertha' geçmişte kaldı. Avrupa Merkez Bankası, Euro’yu kurtarma mücadelesinde artık bunlardan daha ağır bir top kullanıyor; o da faiz silahı. İspanya ve İtalya gibi sallantıdaki ülkelerin devlet tahvilleri, Avrupa Merkez Bankası tarafından Alman devlet tahvilleri için tanımlanan faiz farkını aşınca, Banka otomatik olarak bir destek eylemi başlatıyor. Yani para basıp devlet tahvili satın alıyor. Avrupa Merkez Bankası’nın Euro’yu kurtarmak için üzerinde durduğu arazi gittikçe meyilli hale geliyor. Bir nevi Merkez Bankası-resmî faiz hedefi dile getirmek, piyasa ve onun risk değerlendirme yeteneğini bertaraf etmek demektir.”

Kölner Stadt-Anzeiger gazetesi ise Yunanistan’ın olası iflası konusunu ele alıyor:

“Atina’daki reform çabaları göz önüne alındığında, Yunanistan’a daha fazla süre tanımak için iyi gerekçeler söz konusu. Tabii Başbakan Merkel, Yunanistan’ı gerçekten gözden çıkarmadıysa... Ancak Yunanlar, Euro Bölgesi’ni gönüllü olarak terk etmeyecektir. Ülkeyi baştan savmak için tek yol büyük ihtimalle düzensiz gelişen bir iflas olurdu. Bazı politikacıların Yunanistan’ın sözümona kurtuluşu olarak gördüğü iflas, kontrol edilemez bir zincir reaksiyonuna neden olup Euro'nun ortadan kalkmasına yol açabilir.” (Deutsche Welle Türkçe)