"Avrupa Birliği için referanduma gitsek sonuç ne olur?"

"Avrupa Birliği için referanduma gitsek sonuç ne olur?"

Hürriyet yazarı Sedat Ergin, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Avrupa Birliği'ne (AB) üyelik hakkında referandumu işaret etmesininin ardından sonuçların ne olacağına yönelik bir yazı kaleme aldı. Ergin, "Washington’da Demokrat Parti’ye yakınlığıyla bilinen Center for American Progress (CAP) adlı düşünce kuruluşu, geçenlerde bu konuda bir kamuoyu araştırması yaptırarak Türkiye’de AB’ye desteğin durumunu anlamaya çalışmış" bilgisini verdi. "Şirket, seçimden önce 24 Mayıs ile 4 Haziran tarihleri arasında sahaya çıkarak 2 bin 534 katılımcı ile yüz yüze mülakat yöntemi üzerinden AB sorularına yanıt aramış" diyen Ergin bugünkü yazısında şunları kaydetti: 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son günlerde sıkça gündeme getirdiği öneri uygulamaya konsa ve Türkiye ile AB arasındaki tam üyelik müzakerelerinin devam edip etmemesi sorusu halkoylamasına götürülse sandıktan nasıl bir sonuç çıkar?

Türk halkı “Müzakerelere devam” mı der, yoksa “Müzakereleri durduralım” eğilimi mi kazanır? AB ile tam üyelik müzakereleri sürecinin başlangıç dönemi olan 2000’li yılların başları ve ortalarında yüzde 75’lere kadar yükselen toplumsal destek bugün hangi düzeyde seyrediyor? Batı dünyasında canlı bir şekilde sürmekte olan ‘Türkiye’nin nereye gittiği’ konusundaki tartışmanın uzantısı olarak bu sorunun yanıtını, belli ki Amerikalılar da merak ediyor? Washington’da Demokrat Parti’ye yakınlığıyla bilinen Center for American Progress (CAP) adlı düşünce kuruluşu, geçenlerde bu konuda bir kamuoyu araştırması yaptırarak Türkiye’de AB’ye desteğin durumunu anlamaya çalışmış.  CAP, bu amaçla Türkiye’nin tanınan kamuoyu araştırma şirketlerinden Metropoll’e bir anket siparişi vermiş. Şirket, seçimden önce 24 Mayıs ile 4 Haziran tarihleri arasında sahaya çıkarak 2 bin 534 katılımcı ile yüz yüze mülakat yöntemi üzerinden AB sorularına yanıt aramış.  Metropoll, katılımcılara önce “Türkiye’nin AB’nin bir parçası olmasını ister misiniz” diye sormuş. Bu sorunun yanıtı, uzun yıllar net bir çoğunluğa sahip olan AB’ye desteğin anlamlı bir düşüş kaydettiğini ve Türk halkının bu konuda tam bir bölünme yaşadığını ortaya koyuyor. Şöyle ki, katılımcıların yüzde 49’u “Evet” derken, yüzde 50 “Hayır” yanıtı vermiş. Deneklerin yüzde 1 ise yanıt vermemiş ya da “Bilmiyorum” şeklinde konuşmuş. Bu yanıtların kırılımına bakıldığında, AK Parti taraftarlarında AB diyenlerin yüzde 46, AB süreci karşıtlarının ise yüzde 52’lik bir küme oluşturdukları görülüyor. İbre ‘hayır’ tarafında olsa bile, sürece yine de yüzde 46 gibi azımsanmayacak bir destek var AK Parti içinde.  CHP’de ‘evet’çiler yüzde 56, ‘hayır’cılar ise yüzde 43’te duruyor. CHP’de kısmen parti içindeki ulusalcı damarın da etkisiyle azımsanmayacak bir kesimin AB’ye karşı bir çizgide durduğunu söylemek mümkün. AB tam üyeliğine en zayıf destek ise yüzde 39 ile MHP tabanından geliyor. Yüzde 61’lik MHP çoğunluğunun Türkiye’nin AB’ye katılmasına itirazı var. Tabii tam üyeliğe en güçlü destek yüzde 60 ile HDP seçmeninde.  Bu arada, tam üyelik konusundaki bölünmüşlüğe karşılık, Türk halkının 65’i hem kendisinin hem de çocuklarının AB’ye seyahat etmesine, okumaya ya da çalışmaya gitmesine -değişen oranlarda- sıcak bakıyor. Bu yöndeki bir soruya katılımcıların yüzde 65’i olumlu yanıt veriyor.  İlginçtir ki, olumlu yanıtlar AK Parti destekçilerinde yüzde 61’e, MHP’ kitlesinde yüzde 55’e, CHP’de ise yüzde 77’ye çıkıyor. Bir başka anlatımla, tam üyeliğin kitle desteği aşınmış olsa da, Türklerin çoğunluğu seyahat, tahsil ya da çalışma gibi seçenekler için AB kapısının açık kalmasını istiyor.  Burada altını çizmemiz gereken nokta şu: Bu araştırma, referandum bağlamında sıcak bir siyasi tartışmadan uzak bir ortamdaki eğilimleri yansıtıyor. Bir halkoylamasına gerçekten gidilmesi ve iktidar ile muhalefetin devreye girmesi halinde kuşkusuz daha farklı dinamikler işlemeye başlayacaktır.  Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tercihini müzakerelerin durdurulması yönünde kullanması, bu yönde kuvvetli bir kampanya yürütmesi ve bundan önceki örneklerde olduğu gibi elindeki propaganda imkânlarını azami düzeyde kullanması halinde, ibrenin daha belirgin bir şekilde ‘hayır’ cephesine doğru dönmesi yabana atılmaması gereken bir olasılıktır.  İlginç bir nokta daha var. Türkler AB konusunda bölünmüş olsalar da, soru “NATO’da kalıp kalmamak” olunca, toplumdaki bölünmüşlük kalkıyor ve net bir tercih beliriyor. Yüzde 55 “evet” tercihi kullanırken, yüzde 27 “hayır” diyor. Yanıtı bilmediğini söyleyen ya da yanıt vermeyenlerin oranı ise yüzde 18’dir. AK Parti ile CHP taraftarları arasında NATO’ya destek oranları yüzde 58 ve yüzde 59 olmak üzere çok yakındır. Bu oran MHP’de yüzde 65’e çıkıyor. Sonuçta Türklerin AB’ye tam üyelik başlığında tam bir bölünme hali içinde bulunmalarına karşılık, konu NATO olduğunda fazla bir tereddüt taşımadıklarını söyleyebiliriz.