Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe), iklim krizinin bugün geldiği seviye karşısında iklim dostu ve düşük karbonlu bir ekonomiye geçişin adil olması gerektiğini örneklerle açıklayan bir rapor yayınladı. Rapor, insanları ve doğayı göz ardı etmeden, değişime uyum gösterme şansı tanıyan bir dönüşümü, 'karbonsuzlaşma sürecinin olmazsa olmazı' olarak tanımladı.
Madrid’de gerçekleşen, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği 25. Taraflar Konferansı’nı (COP25) ardından yayınlanan bilgilendirme raporuna göre, enerji sektöründe süregelen düşük karbonlu patikaya geçiş hem ekonomik hem sosyal anlamda adil ve makul olmalı. Raporda İspanya, Almanya, Slovakya, Danimarka ve İngiltere gibi Avrupa ülkelerinde başarıyla uygulanmış adil dönüşüm örnekleri paylaşıldı.
Almanya’nın 20. yüzyılın başlarında yaklaşık 500 bin kişiyi istihdam eden taş kömürü bölgesi Ruhr’da, kömür madenciliğinin rekabet gücünün düşmesiyle yüksek devlet teşviğine rağmen madenler hızla kapatılmaya başlayınca, 1950’lerde bir adil dönüşüm planı ortaya koyuldu. 1980’lerin ortalarında ise, başta çevresel teknoloji olmak üzere yeni iş alanlarında istihdama destek sunan 29 yerel teknoloji transferi merkezi oluşturuldu. 2000’li yıllar itibarıyla firmalar, üniversiteler ve büyüyen çevresel teknoloji sektöründeki araştırma kuruluşları toplamda 100 bin kişiyi istihdam eder hale geldi. Almanya, 2018 yılı sonunda bu bölgedeki son kömür madenini de kapattı.
1960’larda 100 bin madenciyi istihdam eden İspanya’da ise, sendikaların yıllardır sürdürdüğü mücadele sonrası 2018’de hükümetle imzaladıkları “Adil Geçiş” anlaşmasıyla, İspanya hükümeti hem iklim dostu bir patika seçerek kömür madenlerini kapatacağını açıkladı, hem de sektörden geçim sağlayan aileleri geride bırakmama sözü verdi.
Ukrayna, Bulgaristan, ABD gibi ülkelerde tercihlerin daha ucuz olan yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmesi, fosil yakıt kaynaklı kirleticilere daha sıkı limit değerler koyulması, küresel iklim politikaları nedeniyle santrallerin kapatılması veya yatırımcı şirketlerin iflasları yüzünden gerçekleşen geçişler sosyo-ekonomik sorunlara yol açıyor. Raporda sunulan bu ülkelerden örnekler, plansız biçimde ve adil dönüşüm esasları olmadan gerçekleşen sektörel değişimlerin, yüksek karbonlu sektörlerde istihdam edilen işçileri ve ailelerini yaşanamaz bir geleceğe terk ettiğine işaret ediyor. Öte yandan, geçişi adil kılmaya yönelik katılımcı süreçler, yüksek emisyonlu ekonomilerin yarattığı hava, su ve toprak kirliliği, ekosistem tahribatı, yıkıcı sağlık etkileri ve yerinden edilme gibi adaletsizliklerin önüne geçmeyi vaadediyor.
Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe), Türkiye İklim ve Enerji Politikaları Koordinatörü Elif Gündüzyeli raporu şu sözlerle özetledi: “Bilimin ortaya koyduğu üzere iklim krizinin insanlık için geri dönülemez bir aşamaya gelmesini engellemek, halihazırda 1°C’ye gelmiş küresel sıcaklık artışlarını 1,5°C‘nin altında durdurmak anlamına geliyor. Bu da karbonsuzlaşmanın hızlanması, fosil yakıtların çıkarılması ve yakılmasının durdurulması, enerji verimliliği önlemleriyle enerji talebinin azaltılması demek. Bu zorunlu geçiş, başta mevcut sektörlerde istihdam edilen işçiler olmak üzere yöre halklarını zor durumda bırakmayacak şekilde gerçekleşebilir.
Düşük karbonlu ekonomiye adil dönüşüm, gerçekçi, zamanında ve yerelden aktif katılım süreçleri içeren planlamalarla bölgelerin fosil dışı sektörlerdeki potansiyellerinden yararlanarak, iklim değişikliğine dirençli kalkınmayı sağlayabilir. Karar vericilerin ve yerel yönetimlerin raporda derlediğimiz adil dönüşüm örneklerinden faydalanabileceğine inanıyoruz.”