'Avrupa neden susuyor?'

'Avrupa neden susuyor?'

Frankfurter Allgemeine Zeitung Türkiye'deki güncel gelişmeleri şöyle değerlendiriyor:

“Yargı, emniyet, okul ve üniversitelerdeki açığa alınan ve ilişkisi kesilen kamu görevlilerinin sayısı hafta sonuna kadar 10 bini aştı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan son olarak ordunun da yeniden teşkilatlandırılacağını ve silahlı kuvvetler reformuyla ilgili kararların önümüzdeki hafta açıklanacağını duyurdu. Stalin bütün eleştirilerin genel düşman imajı yerine geçen Lev Troçki ile nasıl mücadele ettiyse, Erdoğan da bütün karşıtlarını Fethullah Gülen yandaşı sayıp takibe aldırtıyor. Olağanüstü hal Fransa ve Belçika'da terör ile mücadele amacıyla ilan edilmişti. Türkiye'de ise Erdoğan'ın amaçlarına hizmet ediyor.”

Neue Osnabrücker Zeitung Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın biran önce ‘tek adam olma' hedefine ulaşmak istediği görüşünde:

“Erdoğan'ın şimdilik tek amacı, iktidarını süratle genişletmektir. Bu nedenle Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki tam üyelik müzakerelerinden de gözünü kırpmadan vazgeçebilir. Avrupa Birliği'nin şimdiye kadar çekingen davranmış olması, Türk hükümetinin elinin güçlü olduğunu, mülteci anlaşmasıyla Erdoğan'ın eline sağlam bir koz vermiş olan Avrupa'nın ise ne kadar zayıf düştüğünü gösteriyor.”

Berlin'de yayımlanan ‘Tagesspiegel' gazetesi ise Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sanıldığı kadar güçlü pozisyonda olmadığını vurguluyor:

“Birbiri ardına endişe verici haberler geliyor. Daha ne kadar böyle sürüp gidecek? Erdoğan'a yanlış anlamaya mahal bırakmayacak şekilde karşılık verme zamanı gelmiştir. Tam üyelik müzakereleri kesilmelidir. Geri kabul anlaşmasıyla taahhüt edilen 6 milyar euroluk yardım askıya alınmalıdır. Alman askerleri İncirlik'ten ayrılmalıdır. Yetmezse daha fazlası da yapılabilir. Erdoğan tuttuğu yolun nereye varabileceğini ve sandığı kadar güçlü olmadığını anlamalıdır.”

Almanya'nın Magdeburg şehrinde yayımlanan ‘Volksstimme' gazetesi de Türkiye'deki son gelişmelerin ışığında Avrupa Birliği ile sürdürülen tam üyelik görüşmelerine değiniyor:

“Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Türkiye'yi demokrasiden diktatörlüğe çevirme çabalarına Avrupalı siyasetçiler şimdiye kadar ses çıkarmadı. Sadece, ‘endişe ile yakından izlenen ve kabul edilmesi mümkün olmayan kararlardan' söz ediliyor. Bu sözler utanç verici laf salatasından başka bir şey olamaz. Avrupa mülteci korkusuyla megaloman Erdoğan'ın sultanlığa kalkışıp, paranoyak görüşünce tehlikeli olabilecek herkesin üzerine gitmesini görmezden gelemez. Başbakan Merkel Avrupa Birliği hükümet başkanlarıyla birlikte ‘Ya Erdoğan'ın aklı başına gelir ya da vize muafiyeti ve tam üyelik müzakerelerinin devamı hayal olur', diyebilmelidir.”

‘Die Welt' gazetesinin yorumunda ise Türkiye'deki gelişmelerin Almanya'daki Türkler arasında yol açtığı düşmanlığa değiniliyor:

“Göçmen alan hiçbir ülke yabancı asıllıların ülkelerindeki anlaşmazlıkların taşındığı yer olmayı istemez. Türkiye'deki dram nedeniyle böyle bir tehlike söz konusu olmaktadır. On yıllardır Almanya'da yaşadıkları halde Türkiye ile bağlarını koparmamış olanların yol açtığı hayal kırıklığı ve endişelerden söz ediyoruz. Almanya ve Avusturya'da Erdoğan'ın oy oranının Türkiye'dekinden yüksek çıkması hayret vericidir. Avusturya'nın dışişleri bakanı ‘sadakatin vatandaşlık erdemi olması gerektiğini' söylerken, Erdoğan taraftarlarının buna aldırmayacak olmalarından endişe ediyor. Bunun sonu nefretin kabarmasına, şiddete ve mala zarar vermeye kadar varabilir. Almanya İçişleri Bakanı de Maiziere, ‘O zaman işin şakası kalmaz', diyor. Şakaya alınacak yanı hiç olmamıştı ki.”