Avrupalı hukukçulardan Schengen uyarısı

Avrupalı hukukçulardan Schengen uyarısı

Avrupa Birliği ülkeleri, güvenlik gerekçesiyle sınır kontrollerini sıkılaştırma kararı aldı. Paris saldırılarının ardından Schengen Bölgesi'ne seyahat edecek olanları artık daha sıkı bir sınır kontrolü bekliyor. Uzmanlar ise bunun uzun vadede serbest dolaşımı tehlikeye atmasından endişe ediyor. Almanya'nın Freiburg kentindeki Avrupa Politikaları Merkezi'nden Avrupa hukuku uzmanı Urs Pötzsch, AB'deki sınır kontrolleri ile ilgili DW'nin sorularını yanıtladı.

DW: Sayın Pötzsch, Schengen Bölgesi'nin dış sınırlarında kontrollerin sıkılaştırılması planlarına ilişkin ne düşünüyorsunuz?

Pötzsch: Paris'te yaşanan trajik olaydan sonra Avrupa'da yaşayan insanların güvenliğini sağlayabilmek için hukukun sunduğu olanakları kullanmaya çalışmak elbette anlaşılabilir bir durum. Sınırlarla ilgili düzenlemeler, daha tümünü henüz kullanmadığımız bir hareket alanı sunuyor.

DW: Avrupa Birliği vatandaşları, Schengen Bölgesi dışına çıkmak isterse, örneğin İngiltere'ye gitmek isterlerse, ya da Schengen içinde seyahat etmek isterlerse şu anda yürürlükteki kurallar nasıl işler?

Pötzsch: Schengen sınır kanunu, Schengen Bölgesi dışına çıkıldığında ya da Schengen'e giriş yapıldığında uygun bir kontrol yapılabileceğini öngörüyor. Uyruğundan bağımsız olarak herkesin sınır noktalarında 'asgari kontrol' olarak adlandırılan uygulamaya tabi tutulması gerekir. Bu pasaport temelinde kimlik kontrolüdür. Pasaportun geçerli ve gerçek olup olmadığı incelenir. Avrupa Birliği vatandaşları, şimdiye kadar bu asgari kontrole tabi tutuluyordu. Üçüncü ülkelerden gelenler ise daha kapsamlı bir kontrole tabi tutuluyor. Örneğin aranan biri olup olmadığını incelemek için veri bankalarına bakılıyor.

DW: Sadece Schengen Bölgesi'nin dış sınırları değil, aynı zamanda Schengen ülkeleri arasında da, örneğin Fransa ve Almanya arasında, kontroller artırıldı. Peki 'sınırların olmadığı' Avrupa'da bu geçici yasal kontrollerin yapılmasına kim karar veriyor?

Pötzsch: Üye ülkelerin belirli bir zaman dilimi içinde sınır kontrolleri yapma hakkı saklı. Bunun da iki farklı varyasyonu var. Bunlardan biri planlı kontroller. Bunun anlamı da şu: Üye ülkeler, kamusal alan ciddi tehdit altında olduğunda sınır kontrolleri yapabiliyor. Ama düzenlemeler uyarınca, AB Komisyonu ve diğer üye ülkelerin dört hafta önce bilgilendirilmesi gerekiyor. Ve bu önlemler sadece 30 gün sürebiliyor. Sınır kanunu, uygulamanın belirli koşullar altında uzatılmasına da olanak tanıyor. Altı ay veya en fazla 2 yıla kadar uzatılabilir. Ancak yasalara uyma baskısı da buna paralel olarak artıyor. İkinci varyasyon ise acil kontroller. Bu düzenlemeye göre üye ülkeler, kamu güvenliğini aciliyetle sağlaması ve derhal hareket etmesi gerekiyorsa sınırlardaki kontrolleri artırabiliyor. Ancak bu arada Komisyon ve diğer ülkelerin bilgelendirilmesi de gerekiyor. İvedilikle yapılan bu kontrollerin süresi ise en fazla 10 gün.

DW: Herhangi bir tehlike ortaya çıkabilir ve kontroller genişletilebilir. Peki sınır kontrollerinin gerçekten yasalara uygun olup olmadığını kim denetliyor?

Pötzsch: Sınırlarla ilgili kurallar Avrupa Birliği düzenlemelerine dayanıyor, yasalarda olduğu gibi. Dolayısıyla hukuki olarak denetlenebilir. Vatandaşlar münferit olarak uygulamayı yargıya taşıyabilir. İkinci bir olanak ise; AB Komisyonu da üye ülkelerin Avrupa hukukunu doğru uygulayıp uygulamadığı ve antlaşmaların ihlal edip etmediği konusunda yasal süreç başlatabilir. Böyle bir durum söz konusu ise Komisyon üye ülkeyi Lüksemburg'daki Avrupa Adalet Divanı'na şikayet edebilir.

DW: Üye ülkeler geçici sınır kontrollerine ne sıklıkta uygulamıştı?

Pötzsch: Geçmiş yıllarda, büyük olaylarda, örneğin Almanya'da 2006 Dünya Futbol Şampiyonası sırasında ya da 2007'de Heiligendamm'daki G8 buluşmasında...

DW: Geçici sınır kontrollarının kalıcı hale getirilmesi Avrupa Birliği antlaşmalarıyla bağdaşır mı?

Pötzsch: Serbest dolaşım, AB antlaşmalarının temel direklerinden biri. Bu sadece Avrupa Birliği vatandaşları için değil, Schengen Bölgesi içinde yaşayan herkes için geçerli. Serbest dolaşım, Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı'nda temel bir hak olarak yer alıyor. Sınır kodeksi de Schengen Bölgesi içindeki kontrollerin istisna olarak kalması gerektiğini öngörüyor.

Urs Pötzsch, Freiburg'daki Avrupa Politikaları Merkezi'nde Avrupa Birliği Antlaşmaları'nın hukuk uzmanı olarak çalışmalar yapıyor.