T24 - Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in Anayasa taslağı tanıtım toplantısında sunduğu "Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun Yeniden Yapılandırılması" kitapçığında Avrupa Hâkimleri Danışma Konseyi’nin (AHDK) 2007’de ürettiği "10 No'lu Görüş belgesinde bu yaklaşımın izlerini bulunabileceğini belirten Murat Yetkin, AHDK'nın kitapçığının Avrupa’daki çağdaş yargı bağımsızlığı bakışının ölçütleri, kriterleri konusunda bir fikir verdiğini söylüyor. Radikal gazetesi yazarlarından Murat Yetkin'in kaleme aldığı "Avrupa'nın bağımsız yargı kriterleri" (27 Mart 2010) başlıklı yazısı şöyle:Avrupa'nın bağımsız yargı kriterleriAK Parti’nin Anayasa değişiklik taslağı, yargıya siyasi müdahale tartışmaları etrafında şekilleniyor.Son olarak Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek başkanlığındaki AK Parti heyetinin görüştüğü TÜSİAD da, taslağın bu haliyle “Yürütmenin yargı üzerindeki etkisini artıracağı” başta olmak üzere net eleştirilerde bulundu.Daha önce de TOBB, yeni bir anayasada nelere ihtiyaç duyulduğunu ve uzlaşma gereğini sıralayarak her görüşün yer aldığı daha geniş bir tabana sahip olmasından kaynaklanarak- daha dolaylı eleştirilerden bulunmuştu.İşin ilginç yanı, her iki kuruluşun görüşleri de AK Parti’ye yakın duran yorumcular tarafından, bardağın dolu tarafının epey geniş bir yorumuyla ‘destek geldi’ diye görüldü‘Görmek istediğine bakma’ sorularına yol açan bu yaklaşım, aslında Adalet Bakanı Sadullah Ergin tarafından, anayasa taslağı tanıtım toplantılarında dağıtılan ‘Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun Yeniden Yapılandırılması’ kitapçığında da mevcut.Kitapçıkta, taslaktaki yaklaşımı desteklemek üzere ‘Konuya İlişkin Uluslararası Belgelerdeki Düzenlemeler’ başlığı altında anılan Avrupa Hâkimleri Danışma Konseyi’nin (AHDK) 2007’de ürettiği ’10 No’lu Görüş’ belgesinde bu yaklaşımın izlerini bulmak mümkün.Adalet Bakanlığı kitapçığında yer verilmeyen, ya da içeriği belirsizleşecek derecede özetlenen bazı maddeler, aslında Avrupa’daki çağdaş yargı bağımsızlığı bakışının ölçütleri, kriterleri konusunda bir fikir veriyor.Bu belge, Avrupa Konseyi çatısı altında çalışan AHDK’nın 21-23 Kasım 2007 tarihlerinde, Strazburg’ta yaptığı 8’inci toplantıda benimsediği bir belge. Siyasi partilerin çalışmalarını da belirleyen Venedik Komisyonu gibi, bu Konsey’in ürettiği belgelerin de Türkiye’nin dâhil olduğu üye ülkeler üzerinde belirleyiciliği yok. Ancak demokrasinin güçlendirilmesi için gerekli görülen bağımsız yargının tesis edilmesi açısından, tavsiye ediliyor.Bu belgede yer alıp, büyük kısmı Adalet Bakanlığı kitapçığında yer almayan, şimdi okuyabileceğiniz maddeler, Avrupa’daki güncel yargı bağımsızlığı yaklaşımını gözler önüne seriyor:* Madde 5- (Genel adıyla) Yargı Kurullarının (Türkiye’de bu işlevi Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu-HSYK görüyor) yapısı ülkeden ülkeye değişebilir. Bu çeşitliliğin farkında olarak, aynı zamanda bağımsız yargının oluşturulması eğilimini dikkate alarak Yargı Kurullarının (YK) oluşturulması AHDK tarafından gerekli görülmektedir.* Madde 8- YK oluşumu ile hem yargı sisteminin bağımsız çalışması, hem de tek tek yargıçların bağımsızlığının teminatı amaçlanır. Bağımsız ve tarafsız mahkemelerin varlığı, hukuk devletiyle yönetilen bir ülke için yapısal gerekliliktir. (Adalet kitapçığında bu madde kısmen var.)* Madde 15- YK, bağımsızlığını ve işlevlerini etkinlikle yerine getirebilmesini teminat altına alacak şekilde oluşturulmalıdır.* Madde 16- YK tamamen yargı mensuplarından, ya da yargı dışından üyelerin de bulunduğu karma şekilde oluşabilir. Her iki durumda da, kendi çıkarlarına çalışma, kendisini koruma ve yandaşlık görüntüsü verilmesi önlenmelidir. (Adalet kitapçığında bu madde aynen yer alıyor.)* Madde 17- Tamamen yargı üyelerinden oluşan kurullarda, AHDK, Kurul üyelerinin kendilerine denk yargı mensupları tarafından seçilmesi görüşündedir. (Bu madde ‘denk’ koşulu verilmeden ve kısmen aktarılmış.)* Madde 18- Karma kurul oluşumlarında AHDK, yönlendirme ihtimaline karşın, kurul üyelerinin çoğunluğunun (mesleki olarak) denkleri tarafından seçilmiş yargı mensuplarından oluşması görüşündedir. (Bu maddedeki ‘denklik’ de Kitapçıkta yok)* Madde 19- AHDK, karma kurulların kendi çıkarına çalışma, kendisini koruma ve Yandaşlık algısına karşı avantajlar getireceği, böylelikle yargıya ek bir meşruiyet kaynağı sağlayacağı görüşündedir. Öte yandan YK’nın oluşumu parlamenter çoğunluğun manevralar ve yürütmeden gelecek baskılara taviz vermeyecek yapıda ve bir siyasi partinin güdümünde olmamalı, adaletin temel ilkeleri ve değerlerinin teminatı olmalıdır.* Madde 20- AHDK, YK’nın karma oluşturulduğu durumda, Kurulun bazı görevlerinin tamamı yargımensubu üyelerden oluşan ayrı bir panel tarafından yürütülmesi görüşündedir.* Madde 23- Yargı kökenli olsun, olmasın, hiçbir YK üyesi aktif siyasetçiler, parlamento üyeleri, yürütme, ya da idare mensubu olmamalıdır. Bunun anlamı, devlet başkanı, hükümet başkanı, ya da herhangi bir bakanın YK (Bizde HSYK) üyesi olmaması gereğidir. Her devlet, bu alanda kendi yasal kurallarını koymalıdır.* Madde 27- Özel bir seçim yöntemi dayatmaksızın, AHDK, Kurul’da görevli yargıçların, yargının her düzeyinde en geniş temsili sağlamasını temin edecek şekilde, kendi denkleri tarafından seçilmesini değerlendirmektedir.* Madde 32- Kurulun yargı kökenli olmayan üyeleri, yürütme tarafından atanmamalıdır. Farklı ihtiyaçlar arasında bir denge bulma işi her devletin kendisine ait olsa da, AHDK, yargı dışından atamaların siyaset dışı otoritelerce atanması görüşündedir. Eğer herhangi bir ülkede yargı dışından üyeler parlamento tarafından seçilecekse, bunlar parlamento üyesi olmamalı, belirgin muhalefet katılımını sağlayacak şekilde nitelikli çoğunluk oyuyla seçilmeli ve Kurul’da toplumdaki çeşitliği temsil eder nitelikte kişilerden seçilmelidir.* Madde 33- Kurul Başkanı, hiçbir siyasi partiye yakın olmayan tarafsız bir kişi olmalıdır. Dolayısıyla, Devlet Başkanının şekilsel işlevi olan parlamenter sistemlerde, Kurul Başkanının Devlet Başkanı tarafından belirlenmesinde sakınca yoktur, ancak diğer sistemlerde Başkan, Kurul üyeleri tarafından seçilmiş bir yargıç olmalıdır. Bu maddelerden de anlaşılacağı gibi, Avrupa Konseyi’nin üyelerine tavsiye ettiği bağımsız yargı ölçüleri, yürütmenin yargı kurulları üzerindeki etkisinin azaltılması, yasamanın, yani parlamentonun etkisinin de iktidardaki partinin gücüyle sınırlı olmaması üzerine kuruluyor.