'Avrupa'nın Türkiye ile sınavı'

'Avrupa'nın Türkiye ile sınavı'

Alman gazeteleri ağırlıklı olarak Türkiye'de yapılan seçimleri ele alıyor. Gazeteler iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi'nin oy oranını artırmasının Türkiye ve Avrupa'nın geleceği açısından ne anlama geldiğini irdeliyor.

Berlin'de yayımlanan Tagesspiegel gazetesi Türkiye'deki seçimlerle ilgili yorumunda şu görüşlere yer veriyor:

"Avrupa Birliği'nin gözünde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın siyasi itibarı artacak, tıkanan AB üyelik müzakereleri yeniden başlayacak, Türk vatandaşlarına vize zorunluluğu kaldırılmasa da işadamları ve bilim insanları için gevşetilecektir. Türkiye bunu modernleşme sayesinde hak etmedi. AB'nin seçimlerden önce açıklamaktan kaçındığı İlerleme Raporu tam bir hayal kırıklığı. Bu AB için real politika ve yeniden nüfuz kazanmak için bir şans. AB ancak üyelik koşullarını yumuşatırsa şantaja açık hale gelir. Ama iş o noktaya varmaz. AB üyesi birçok ülke de buna izin vermez. Erdoğan Türkiye'nin AB üyeliği için artık çabalamıyor. Kendisini bölgede büyük bir güç olmaya çalışan bir devletin başkanı olarak görüyor. Başkalarına uymak yerine ABD, Rusya ve Avrupa ile aynı göz hizasında konuşacak konumda olduğunu düşünüyor."

Frankfurter Allgemeine Zeitung'un seçimlerle ilgili yorumu ise eleştirel:

"Erdoğan 2011 yılında, yani Arap Devrimi'nin olduğu yıl, Arap ülkelerinin sokaklarında bir kahramandı. Yıldızı, Mısır'da Muhammed Mursi'nin devrilmesiyle düştü. Erdoğan'ın yıldızının düşmesinin bir nedeni de otoriterleşmesi ve giderek Arap hükümdarlara benzemesiydi. Şimdi baskı gören Müslüman Kardeşler'in güçlü bir savunucusu. Erdoğan Sünni ekseni Suudi Arabistan'la daha da genişletecek. Ama Erdoğan'ın Arap komşuları için yeniden ilham kaynağı olabilmesinin tek yolu, Arapların elde etmek için çabaladığı şeye kendi ülkesinde izin vermesidir. Yani özgürlüğe. Erdoğan'ın siyasi iktidar vizyonu bir konuda aşınmış durumda. Erdoğan Suriye'de bir rejim değişikliğinden daha fazlasını, Türkiye'nin güney sınırında bir Kürt kuşağı oluşmasını engellemeyi hedefliyor. Bu, Türkiye'deki iç barış açısından hiç de iyi bir anlama gelmiyor."

Berliner Zeitung ise seçim sonuçlarını Avrupa açısından ele alıyor:

"Önümüzdeki dört yıl Avrupa için de kilit önem taşıyor. AB Türkiye'deki vatandaşlık hakları, basın özgürlüğü ve hukuk devleti kurallarından taviz verilmesini, stratejik çıkarları için gözardı edecek mi? Seçimler öncesinde Merkel'in alelacele Türkiye'yi ziyaret etmesi ve İlerleme Raporu'nun geciktirilmesi hiç de iyiye işaret etmiyor. 2005 yılında Berlin, Paris ve Brüksel, demokratik reformları başlatan ve Avrupa prensiplerine olumlu yaklaşan Türkiye'nin AB yolunu tıkamıştı. Şimdi karşımızda daha çok Rusya Devlet Başkanı Putin'in güdümlü demokrasisini andıran, otoriter Türkiye geliyor ve Avrupa 'hoşgeldin' diyor. Bu tam bir çelişki."

Türkiye'deki seçimlerle ilgili Alman basınından aldığımız son yorum Mindener Tageblatt gazetesinden:

"İktidarını korumak ve gücünü artırmak, Erdoğan'ın kişisel ajandasının en üst sırasında yer alıyor. Onun son yıllardaki gelişimini takip edenler, diğer bütün siyasi düşünceleri bu amacın gerisine itmeye hazır olduğundan şüphe duymuyor. Bu, AKP'nin bir zamanlar başarılı bir biçimde ilerleme kaydettiği, daha sonra ise çok güçlü bir biçimde gerilettiği Türkiye'nin demokratikleşmesi açısından iyi bir anlama gelmiyor. Sultan'ın muhalefetten korkması için pek bir neden yok. Hatta kendi partisinden bile belki daha fazla korkuyordur. Rakipleri burada da etkisiz hale getiriliyor. AKP devlet içine girdikçe, yolsuzluğun tatlı zehiri de etkisini gösteriyor. Hayır, Türkiye hiç iyi bir yolda değil. Üstelik Avrupa'nın kendisine acilen ihtiyaç duyduğu bir sırada."