AB-Türkiye mülteci anlaşmasının ardından Yunanistan'ın Sakız Adası'na gitmek isteyen mültecilerden bazıları Çeşme'ye yerleşmeyi istiyor. Bazı mülteciler Çeşme'yi çok sevdiklerini belirterek inşaat ya da bahçe işleri bularak Çeşme'de kalmak istediklerini belirtti.
Milliyet'ten İlker Sezer'in haberin göre, Suriyeli ve Afgan mülteciler, karşı kıyıda gözüken Sakız Adası’na gidişlerin Türk polisi tarafından engellendiğini, bu yüzden hâlâ karşıya geçmek isteyen mültecilerin büyük kısmının Bodrum ve Dikili’ye giderek, şanslarını orada denemek istediklerini söyledi. Çeşme’deki çarşıyı uzun süredir mültecilerle dolu gören halk ise, otellerde kalan birkaç mülteci dışında hiçbir yerde mülteci kalmadığını, AB ve Türkiye arasında 18 Mart’ta varılan anlaşma sonrasında mültecilerin ortadan kaybolduğunu söylüyor. Türkiye ile AB arasındaki mülteci anlaşmasında, 20 Mart itibariyle Türkiye’den Yunanistan’a geçen tüm mültecilerin geri iade edilmesi kararlaştırılmıştı. AB ise gönderilen her Suriyeli için karşılığında bir Suriyeliyi Türkiye’deki kamplardan alacak.
Mültecilere yardım etmek için Çeşme’de kurulan İmece İnsiyatifi gönüllüsü Birnur Eser’in üç buçuk ay önce evine aldığı Afgan Hüseyni ailesi Avrupa hayallerinden vazgeçerek Çeşme’ye yerleşmek istiyor. Eşi Azade Hüseyni’nin kızı Mervenur’a hamile olduğu sırada botla karşıya geçmek isteyen aile, Birnur Eser tarafından engellenerek eve alınmış. Afganistan’da, Mezarı Şerif kentinden iki saat uzaklıktaki Taliban’dan kaçan Hüseyni ailesi, AB-Türkiye anlaşmasında sadece Suriyelilerin dikkate alınması ve çatışma bölgelerinden kaçan Afganlara Suriyeli kadar ‘değer’ verilmemesine içerliyor. Afgan aileleri evinde misafir eden Eser, AB-Türkiye anlaşmasında ‘insan ayrımı’ yaptığını savunuyor. Eser, Afgan misafirlerine çalışma izni verilmesiyle onlara iş bulacağını, iş bulamaması durumunda ise bahçıvan ya da gündelikçi olarak kendi evinde çalıştıracağını söylüyor. Eser’in evinde kalan bir diğer Afgan aile ise Hamide-Murteza Huseyni çifti. Çeşme’ye yerleşmeyi düşünen iki aile, bölgeye ilk geldikleri zaman kendilerine yardımcı olan sivil toplum örgütünün bir parçası haline gelerek, Çeşme’de ya da İzmir’deki diğer mülteciler için yürütülen yardım faaliyetlerine eşlik etmeye başlamış.
İmece İnsiyafi’nin yakından ilgilendiği bir diğer aile de Avrupa hedefiyle Afganistan’ın Harat kentinden kaçan Seferi ailesi. Bir haftadır grip olan baba Muhammed Seferi, bir haftalık kızı Romina ile sadece iki kişilik yatağın sığabildiği tek göz otel odasında kalmak zorunda. Ülkesine dönmek istediğini söyleyen Muhammed Seferi, paraları olmadığı için İstanbul’daki Afganistan konsolosluğuna giderek sınır dışı edilmeyi talep etmeleri gerektiğini, ancak Afgan konsolosluğunun bu işlemler için yaklaşık 540 dolar ücret talep ettikleri için Türkiye’den ayrılamadıklarını söyledi.
Anne Ferzani hamile olduğu için Avrupa’ya geçemeyen ve Türkiye ile AB arasındaki anlaşmanın ardından Çeşme’de sıkışan Seferi ailesi, Türkiye’ye gelmelerinin bir hata olduğunu düşünüyor. Muhammed Seferi, Türkiye’ye gelirken insan kaçakçılarının paralarını çaldığını, parasızlıktan bulundukları yerden ayrılamadıklarını söyledi. Çeşme’de mülteci krizinin başlamasının ardından kurulan İmece İnsiyafi, Almanya’dan Balkan Route Stuttgart örgütünün ve diğer ülkelerden gelen gönüllülerin desteğiyle, adeta ‘uluslararası bir imeceyle’ mültecilere yardım ediyor.
Suriyeli Davut el Ahmed ise Suriye’deki savaş bitene kadar Çeşme’de kalmayı düşünüyor. Üç sene önce Rakka’dan kaçarak Türkiye’ye gelen Ahmed’in birçok akrabası botla Avrupa’ya geçmiş.
22 yaşındaki Ahmed, Avrupa’ya gitmesi durumunda gelecekteki çocuklarının ‘Hıristiyan’ olmasından ve kültürlerini kaybetmesinden endişe ediyor. Suriyelilerin ‘genç olmaları’ nedeniyle yaşlanan Avrupa ekonomisini canlandıracağı için ‘ekonomik göçmen’ olarak Avrupa’ya alındığını söyleyen Ahmed, “Çeşme’deki Türk polisi Avrupa’ya gitmek isteyenleri yakalıyor. Anlaşmanın ardından artık kimsenin gitmesine izin verilmiyor. Çeşme kapandı. Çeşme’den Avrupa’ya gitmek isteyenler, Dikili ve Bodrum’a gitti” dedi. İnsan kaçakçılarının İzmir limanından aldığı mültecileri Yunanistan yerine Çeşme’ye bıraktığını ve birçok insanın bu şekilde dolandırılarak Çeşme’ye geldiğini söyleyen Ahmed’in neredeyse bütün akrabaları Yunanistan’a botla geçmiş.