‘Avrupa’yı ikna etmek zor’

‘Avrupa’yı ikna etmek zor’

Türkiye AB Bakanı Volkan Bozkır AB’nin Türkiye’ye ilişkin hazırladığı 2014 yılı İlerleme Raporu’nun açıklanmasından kısa bir süre sonra Berlin’i ziyaret ederek Alman yetkililerle bir dizi temaslarda bulundu. Ardından Brüksel’e geçen AB Bakanı burada Türkiye’nin eylülde açıklanan AB stratejisinin üçüncü ayağı olan iletişim stratejisini tanıttı. Strateji Türkiye’de AB konusundaki kamuoyu bilincini yükseltmeyi ve AB’ye katılımı destelemeyi hedeflerken, Avrupa’da Türkiye’nin üyeliğini gündemde tutmak ve Avrupa halklarının Türkiye’nin üyeliğine desteğini arttırmayı amaçlıyor. İletişim stratejisini Deutsche Welle Türkçe Servisi'ne değerlendiren uzmanlar ise bu adımı bir “iyi niyet göstergesi” olarak nitelendiriyor. Fakat aynı zamanda Ortadoğu’daki istikrarsızlık, Türkiye’nin iç siyasetindeki gelişmeler ve Avrupa’da yükselen aşırı sağcılığın Türkiye’de yeni bir Avrupa, AB’de ise yeni bir Türkiye algısı oluşturma çabasına engel olacağına da vurgu yapılıyor.

‘Sonuç vermesi zor'

Ankara Üniversitesi Avrupa Toplulukları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Çağrı Erhan’a göre iletişim stratejisinin Avrupa’daki algıyı düzeltme kısmı daha zor sonuç vermesi beklenen bir alan. “Hiç bir şey yapılmamasından elbette daha iyidir fakat Türkiye’nin AB başkentlerindeki algısı sadece yapacağı kültürel, eğitimsel, ekonomik bir takım faaliyetlerle, fuarlarla, konferanslara katılımla, billboardlara resimler asmakla gazetelere yazılar yazmakla değiştirilebilecek bir algı değil” diyen Erhan, Arap Baharı sonrası Türkiye’nin de içinde bulunduğu bölgedeki istikrarsızlığın AB kamuoyunda Türkiye’ye karsı bakışı olumsuz yönde etkilediğini savunuyor.

Erhan, AB'deki muhafazakâr partilerin de kendi seçmenlerinin bölgede yükselen aşırı sağa geçmesini engellemek için aşırı sağcı partilerin yabancılara ilişkin özellikle İslam ve Türkiye’ye dair bazı söylemlerini benimsemesinin Türkiye’nin negatif imajına katkı yaptığını söylüyor. Erhan, “Elbette çaba göstereceksiniz fakat göstermiş olduğunuz çabaların doğrudan sonuç vermesini sağlayacak her turlu değişkeni etkileyecek gücünüz mevcut değil. Avrupa iç siyasetine nüfus edemezsiniz. Ve Ortadoğu bölgesindeki sıkıntılar ortadan kalkmadığı surece bütün bu çabalarınızın beklendiği ölçüde olumlu bir sonuç vermesi mümkün değil” diyor.

‘Yeni algı çabasının siyasi dürüstlükle desteklenmesi lazım’

Deutsche Welle Türkçe servisine konuşan Avrupa Birliği ve Küresel Araştırmalar Derneği (AVKAD) Kurucu Üyesi Dr. Can Baydarol, son dört beş yılda ortaya çıkan ve Gezi olaylarından sonra güçlenen “Türkiye’nin AB hedefi ortadan kalktı” imajının hem Türkiye’de hem de Avrupa’da büyük destekçi kaybına yol açtığını hatırlatıyor. Baydarol bu algının ortadan kalkması için hazırlanan stratejinin kamuoyunu heyecanlandırabileceğini düşünüyor. Eğer strateji aynı zamanda siyasi atmosferdeki inancı ya da bu konudaki dürüstlüğü ve samimiyeti ortaya çıkarmazsa sadece kamuoyunu heyecanlandırmakla sınırlı bir hareket olacağının ve herhangi bir sonuç doğurmayacağının altını çizen Baydarol, “Çabanın önemli olduğu düşüncesindeyim ama siyasi dürüstlüğü ön plana çıkarmazsak kamuoyu desteğini canlandırmak için ne yaparsak yapalım sonuçta ne kadar ikna edici olabiliriz sorusunu da gündeme taşıyacaktır” diyor.

‘İyi niyet beyanı artık yeterli değil’

Bahçeşehir Üniversitesi Avrupa Birliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Cengiz Aktar ise yeni stratejinin bir iyi niyet beyanı olduğunu düşünüyor fakat iyi niyetin Türkiye’ye AB yolunu açmakta yetersiz olduğunu da ekliyor. “Türkiye’nin AB sureci çok büyük yaralar aldı, bu yaraları artık sadece iyi niyetle telafi edemezsiniz“ diyen Aktar, AB’nin Türkiye’deki gelişmelerin farkında olduğunu kaydediyor.

Bozkır’ın bir taraftan AB yolunda ilerlemek için kararlılık belirtirken diğer yandan AKP hükümeti Kopenhag siyasi kriterine tamamen aykırı iç güvenlik paketi çıkardığının altını çizen Aktar, “Bütün Avrupa artık Türkiye’nin Kopenhag kriterlerine katiyen uyumlu olmadığının farkında” değerlendirmesinde bulunuyor.