Avukat Hülya Gülbahar: Yabancılarla evlenen kadına verilen soyadı kullanma hakkı Türk'le evlenenlere tanınmıyor

Avukat Hülya Gülbahar: Yabancılarla evlenen kadına verilen soyadı kullanma hakkı Türk'le evlenenlere tanınmıyor

Kadının hukuk mücadelesi vermeden kendi soyadını kullanamadığını belirten avukat Hülya Gülbahar, “Yabancılarla evlenen kadına verilen soyadı kullanma hakkının Türk’le evlenlere tanınmaması bir utançtır” dedi.

Türkiye, kadınların eşlerinin soyadı yerine evlenmeden önceki soyadlarını kullanmak için verdikleri hukuk mücadelesinden, Ayten Ünal Tekeli’nin 16 Kasım 2004’te AİHM’de kazandığı dava ile haberdar oldu. 12 senede açılan her dava kazanıldı ama kadınlar evlenmeden önceki soyadlarını kullanmaları konusunda türlü engellerle karşı karşıya kaldı. Hukukçular, kadının evlenmeden önceki soyadını kullanması için tek bir talimatın yeteceğini belirtirken, Avukat Hülya Gülbahar ise, yabancılarla evlenen Türk kadınlara bu hakkın tanındığının altını çizerek ayrımcımlığa bir son verilmesi gerektiğini vurguladı.

Milliyet'ten Burcu Ünal'ın sorularını yanıtlayan Gülbahar'ın açıklamaları şöyle:

Kadınlar evlendikten sonra sadece kendi soyadlarını kullanabilmek adına açtıkları davaları kazanırken sürecin bu kararla sonlanmamasından şikâyet ediyorlar.

Maalesef evli kadının soyadı ile ilgili hem siyasi iktidarın politikasında, hem de yargı sisteminde sorun var. Ayten Ünal Tekeli’nin evlilik öncesi soyadını kullanmak için AİHM’de açtığı ve kazandığı davanın karar tarihi 16 Kasım 2004. Bu tarihten sonra da AİHM önüne giden tüm soyadı davaları kazanıldı. Ancak siyasi iktidar ne gerekli yasa değişikliklerini yaptı, ne de Türkiye yargısı AİHM kararlarını umursadı. Sorun çözülmüyor. AYM’nin 2013 sonrasında verdiği olumlu kararlara rağmen evli kadının soyadı konusundaki ayrımcı uygulama aynen sürüp gidiyor.

Hukuk mücadelesinde kadının önündeki engel neler? 

AİHM’de ve Türkiye’de kazanılan onlarca davaya rağmen, kadınların karşısında cinsiyetçi bir duvar var. bugün evlilik öncesi soyadını kullanmak isteyen bir kadın ciddi bir miktar tutan mahkeme masraflarını (ve varsa avukat masraflarını) ödemeyi göze alarak dava açmak zorunda. Bu davalara Valiliklere (ve dolayısıyla İçişleri Bakanlığı’na) bağlı İl Nüfus ve Vatandaşlık Müdürlükleri de giriyor. Muhtemelen İçişleri Bakanlığı’nca hazırlanmış form bir dilekçe ile davaya itiraz ediyorlar. Neler yok ki bu dilekçede... 1934 tarihli Soyadı Kanunu’nun 4. maddesi ile başlıyor ve “Soyadı seçme vazifesi ve hakkı evlilik birliğinin reisi olan kocaya aittir” diyorlar. Evli kadının kendi soyadını kullanmasının “Aile birliği ve bütünlüğünün kocanın soyadı üzerinden devamına ilişkin genel prensibi” ve “kamu düzenini” bozacağını iddia ediyorlar. Tüm bu gerekçelerle de, Medeni Kanun değişmedikçe, Anayasa Mahkemesi dahil, yargı kararlarının yeterli olmadığını ilan ediyorlar. Sonuçta kadınlar davalarını kazansa da, valilikler bu kararları temyiz ediyor ve dosya Yargıtay’a gidiyor. Yargıtay yakın zamana dek evli kadının kocasının soyadını kullanmak zorunda olduğuna ilişkin kararlar veriyordu. Yargıtay Ekim 2015’te yeni bir karar vererek, kadının evliyken de sadece kendi soyadını kullanabileceğine hükmetti. Ancak bu da kadınların sorunlarını çözmüyor. Hükümet görüş değiştirmediği sürece kadınlar yıllarca yargının labirentlerinde sürünmeye devam edecek.

Kadının talebinin karşılanması durumunda nüfus müdürlüklerinde oluşacak yoğunluk nedeniyle hukuki sürecin uzatıldığı iddiaları da var?

“Sorun, İçişleri Bakanlığı’nın “AİHM ve Anayasa Mahkemesi kararları uygulansın, başvuran her kadına nüfus müdürlüklerinden yeni kimlik verilsin” demesiyle, bir çırpıda çözülebilir. Yani iş, İçişleri Bakanlığı’nın çıkartacağı tek bir genelgeye bakıyor. Aksi durumda yerel mahkemelerdeki, Yargıtay’daki, Anayasa Mahkemesi’ndeki, AİHM’deki işyükü aynen devam edecek; onlarca yargıç, avukat, kalem çalışanı, postacı ve benzeri bu davalar için çalışmaya devam edecek. Asıl iş yükü, kadınlar tek tek dava açtırmak zorunda bırakıldıklarında doğuyor.

Şu anda evlenmeden önceki soyadını kullanabilen kadın var mı?

Sadece tek tek açtıkları davaları kazanan az sayıda kadın, kendi soyadını kullanabiliyor. Bir de, TC vatandaşı olmayan yabancılarla evlilik yapan kadınlara, başvurdukları takdirde Nüfus Müdürlüklerince (yasa değişikliği ya da mahkeme kararına gerek görülmeksizin) evlilik öncesi soyadları ile nüfus cüzdanları veriliyor. Yabancılarla evlenen kadınlara tanınan bu hakkın, TC vatandaşı erkeklerle evlenen kadınlara tanınmaması ise, bir başka ayrımcılık örneği ve utanç verici bir uygulama aslında...