Avukatlar, Yargıtay tarafından cezası onanan CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve Gezi Davası’nda hapis cezasına çarptırılanlar için Çağlayan Adliyesi'nde ‘Adalet Nöbeti’ tuttu. Kaftancıoğlu’nun avukatı Doğuşcan Aydın Aygün, "Canan Kaftancıoğlu'nun, soruşturma tarihinden 4-5 sene önce açıkladığı iddia edilen ifadeler üzerine cezalandırılması, siyasi otoritenin söylemleri üzerinden gerçekleşmiştir. Yaratılan bu baskı ortamı, bağımsız yargı anlayışına her defasında ağır bir darbe vurmakla kalmamakta, aynı zamanda milletin yargıya olan bağlılık ve inancını her defasında sarsmaktadır" dedi.
Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı’nın Atrium alanında bugün bir araya gelen avukatlar, “Gezi Parkı biziz. Gezi yargılanamaz” ve “Canan Kaftancıoğlu’nun yanındayız” diyerek "Adalet Nöbeti" tuttu. HDP İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu ve eski Kültür Bakanı Ercan Karakaş da nöbete katıldı.
Avukatlardan Selin Nakıpoğlu, "Bu nöbetin önemi büyük. Neden mi? Çünkü zaman değişiyor, kişiler değişiyor ama değişmeyen bir şey daha var. Bizim mücadelemiz. ‘Adaletin terazisi yok’ dediğimiz kararlardan biri de birkaç gün önce verilen Canan Kaftancıoğlu kararı. Canan, antidemokratik anlayışa, tek adam rejimine karşı korkmadan, yılmadan umudu örgütleyerek mücadele ediyor. Her şeye rağmen etmeye de devam edecek" dedi.
TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Cansu Yapıcı, konuşmasına, Mücella Yapıcı’nın Gezi Davası duruşmalarında yaptığı savunmadaki "Anayasa'nın 34. maddesine göre herkes önceden izin almadan silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir. Barışçıl gösteriler suçlanamaz. Taksim Gezi Parkı hakkında iddianamede ileri sürülen değerlendirmelerin hiçbirisi kanuna uygun değildir. ‘Örgüt kurmak’, ‘hükümeti devirmek’ deniyor. Tam aksine, anayasal bir hakkın korunması ve gereği gibi kullanılması amacıyla ve kendi istekleriyle bir araya gelen kurum, kuruluş ve insanlardır. Bu bir dayanışmadır" sözlerine dikkat çekti.
Yapıcı; "Bu okuduğum metin, meslektaşım Mücella Yapıcı'nın daha önce iki kez beraat aldığı ve beraat kararının kesinleştiği yargılamalarda sürekli yaptığı aynı savunmanın girişidir. Burada önemli olan dayanışma; dayanışmadan bahsediliyor. Ve biz, bu dayanışmayı bugün bir şekilde görüyoruz. Gerçekten arkadaşlarımız, hiçbir delil olmadan, hiçbir gerçek yargı süreci işlemeden 18 yıl ve Osman Kavala ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırıldı ve biz, bu karanlığı hep beraber yaşıyoruz. Bu ne meslektaşlarımız ne dayanışma arkadaşlarımız için bir karanlıktır, ne aileleri için. Hepimiz için üzerimize bir karanlık çökmüştür." dedi.
Türk Hukukçu Kadınlar Derneği Başkanı avukat Süreyya Turan; "Yine hukuka aykırı bir karar ve bizler yine burada bu hukuksuz karara karşı ses yükseltmek üzere adalet nöbetindeyiz. Her hafta ne yazık ki çok önemli bir hak ihlalinin konu olarak ele alındığı toplantılar, hukuksuz uygulamalar nedeniyle hiçbir hafta konusuz kalmıyor. Canan Kaftancıoğlu hakkında 10 yıl önceki paylaşımları nedeniyle verilen hapis cezasının hukuki değil siyasi olduğu gün gibi ortadadır.
Bu karar, toplumsal cinsiyet eşitliğini hiçbir şekilde kabul etmeyen ve bunu bütün düzenlemelerinde açıkça ortaya koyan siyasal iktidarın, İstanbul'da yenilmelerine sebep gördükleri başarılı ve güçlü biri olan Canan Kaftancıoğlu'ndan kurtulmaya çalışma çabasıdır. Ancak bu tür hukuka aykırı kararlar, bizleri ne adil yargılanma hakkı talebinden ne kadın hakları mücadelemizden ne de insan hakları mücadelemizden asla vazgeçiremeyecek. Adil yargılanma hakkının tam olarak sağlandığı; haksızlık, adaletsizlik, ayrımcılığın ortadan kalkacağı günlere kadar yılmak yok, mücadeleye devam diyoruz.
Canan Kaftancıoğlu’nun avukatlarından Doğuşcan Aydın Aygün; "Son yıllarda ülkemizin hukukun üstünlüğü ilkesini hiçe sayarak verilen kararlardan biriydi ne yazık ki. Gezi davasından sonra; tutuklanan, tutsak haline gelen arkadaşlarımızın kararından sonra Canan Kaftancıoğlu hakkında da bu karar bir şekilde açıklandı.
Geleceğin iktidar partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi'nin İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu hakkında soruşturma tarihinden 4-5 sene önce açıkladığı iddia edilen ifadeler üzerine cezalandırılması, siyasi otoritenin söylemleri üzerinden gerçekleşmiştir. Yaratılan bu baskı ortamı, bağımsız yargı anlayışına her defasında ağır bir darbe vurmakla kalmamakta, aynı zamanda milletin yargıya olan bağlılık ve inancını her defasında sarsmaktadır.
Eski Kültür Bakanı Ercan Karakaş, "Ne kadar benzerlik var değil mi? Gezi olayı. Evet, kentimize karşı bir suç işlenmek üzereyken gençler, kadınlar, erkekler, çeşitli görüşten insanlar bir araya geldiler. Demokratik, barışçıl bir gösteriyle bir sonuç da aldılar. İşte hükümetin asıl korktuğu budur. Partilerin dışından insanlarımızın, yurttaşlarımızın, sivil toplumumuzun, her görüşten insanın bir araya gelerek bu yağma düzenine son vermek gayretleri ve sonuç da aldılar.
İşte bugün havalimanında bir felaket yaşanıyor. Oradaki pist ve havaalanı, çok kısa olarak söyleyeyim, dünya ölçümlerinde çok önemli, üstün ve korunması gereken bir yer. Ve Türkiye'nin buna ihtiyacı var. İstanbul'un ihtiyacı var. Şimdi orayı da ranta kurban ediyorlar. Tıpkı Taksim Parkı'nın, meydanının olduğu gibi.
Arkadaşlarımız gerek Gezi davası, haksız hukuksuz biçimde içeriye konulan arkadaşlarımız gerekse Canan Kaftancıoğlu davası, hukuk davası değildir. Siyasi davadır. Bugünkü hükümet, bugünkü iktidar; demokrasiden, insan özgürlüklerden nasibini almamış bu iktidar, seçime yaklaştıkça biliyoruz ki bu gibi baskılarını çoğaltacak. Ama biz de halk olarak bunlara elbette ‘dur’ diyeceğiz.