Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Prof.Dr. Mehmet Altan hakkında hak ihlali kararı vermesinin ardından bir basın açıklaması yapan avukatları Ergin Cinmen ve Figen Çalıkuşu, Mehmet Altan davasının hukuksal bir trajedi olduğunu belirterek, "18 aydır hürriyetinden yoksun bırakılan ve bu durumu içerde Anayasa Mahkemesi’nce, dışarıda da AİHM tarafından tespit edilen müvekkilimizin acilen tahliye edilmesini talep ediyoruz" dedi.
Avukatların basın açıklaması şöyle: "Hukuksal açıdan yaşamsal olan, çok önemli bir gerçeği yeniden vurgulamak isteriz; “Anayasa Mahkemesi Prof. Dr. Mehmet Altan’ın dosyasındaki esas hakkındaki mütalaayı da görerek, tüm “delil” diye sunulan tüm iddiaları da inceleyerek, “tutuklanmak” için bile somut olguların bulunmadığına karar vermiştir. Bu Anayasa’nın 19. Maddesinin kesin ihlalidir. Birey özgürlüğünün ihlalidir. Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu bu hususu Mehmet Altan kararının 117.paragrafında şu şekilde ifade etmiştir; “Anayasa Mahkemesince, soruşturma makamlarının suç işlediğine dair belirtileri somut olgularla ortaya koymadan başvurucu hakkında tutuklama tedbirine başvurdukları sonucuna varılmıştır” Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu’nun bu kararına rağmen, 26. Ağır Ceza Mahkemesi Mehmet Altan‘a “ağırlaştırılmış müebbet cezası” vermiştir. Anayasa’nın 153. Maddesini açıkça ve alenen çiğnemekten çekinmeyen 2 üye tarafından, müvekkilimiz Mehmet Altan’ın tahliyesi engellenmiş, hürriyeti tahdit edilmiştir. Maalesef itirazın yapıldığı 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nin iki üyesi de aynı şekilde davranmıştır. Neticede 11 Ocak 2018 tarihinden itibaren müvekkilimiz özgürlüğünden yoksun kılınarak anayasal suç işlenmektedir. Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu kararını dinlemeyen mahkemelerin yeni bir “hak ihlali” yaptığına karar veren Anayasa Mahkemesi oybirliği ile aldığı 16 Mart 2018 tarihli kararında; “kuvvetli belirtinin yeni olgularla ortaya konulup konulmadığı yönündeki nihai değerlendirme Anayasa Mahkemesi’ne aittir” vurgusunu yapmıştır. Aynı zamanda Yüce Divan işlevi de gören Anayasa Mahkemesi’nin tespitleri de nihaidir.İlk derece mahkemelerinin kararları, İstinaf ve Yargıtay’dan sonra bireysel başvuru marifetiyle yeniden Anayasa Mahkemesi’nin önüne gelmektedir. Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, Mehmet Altan başvurusunda üç ayrı anayasa ihlali saptamıştır. Bu gün Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, Mehmet Altan’ın Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi maddelerini çiğneyerek 18 aydır özgürlüğünden yoksun bıraktığını saptamış, Anayasa Mahkemesi Genel Kurul Kararının evrensel açıdan hukuksal isabetini tespit etmiştir. AİHM bu gün verdiği kararında, Anayasa Mahkemesi’nin Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 19.maddesi 3. Bendinin ve 10.maddesine ihlal edildiğine yönelik açık ve şüpheye yer bırakmayan kararını vermesinin ardından Mehmet Altan’ın tutukluluğunun devamının kişi özgürlüğü ve güvenlik hakkı kapsamında gerekli olan hukuki ve yasada öngörülen usullere uygun olarak kabul edilemeyeceğini saptamıştır. Bu açıdan Mehmet Altan’ın 10 Eylül 2016 ‘da gözaltına alınması, 22 Eylül 2016’da tutuklanması, 29 Ekim 2016 tarihli KHK ile apar topar 30 yıldır görev yaptığı İstanbul Üniversitesi’ndeki görevine son verilmesi ve nihayetinde “tutuklanmasına” bile imkan vermeyen bir dava dosyasıyla “ağırlaştırılmış müebbet cezasına” mahkum edilmesi hukuksal bir trajedidir. Türkiye yargı tarihi açısından koskoca ve kopkoyu bir kara lekedir. Gereğinin yapılarak 18 aydır hürriyetinden yoksun bırakılan ve bu durumu içerde Anayasa Mahkemesi’nce, dışarıda da AİHM tarafından tespit edilen müvekkilimizin acilen tahliye edilmesini talep ediyoruz. AİHM kararından sonra görev ve yükümlülük üye taraf olan Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ilgili birimlerindedir."