Perşembe günü Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen bir operasyon kapsamında Şanlıurfa Barosu'na kayıtlı yedi, Diyarbakır Barosuna kayıtlı iki avukat gözaltına alındı.
Ayrıca ikisi Diyarbakır'da biri de Şırnak'ta olmak üzere üç avukat hakkında da yakalama kararı çıkartıldı.
Avukatların ev ve ofislerinde yapılan aramalarda, operasyon kapsamında gözaltına alınan avukatların müvekkillerine ait birçok dosyaya, bilgisayar ve dijital materyale de el konuldu.
Dosyada kısıtlılık kararı var. BBC Türkçe'nin edindiği bilgilere göre soruşturmanın nedeni "PKK/KCK Silahlı Terör Örgütünün Ceza İnfaz Kurumları içerisindeki Yapılanmalara Yönelik terör örgütü üyeliği iddiası".
Perşembe günü sabah saatlerinde yapılan operasyonlarda gözaltına alınan avukatların ifadelerinin Cumartesi öğlen itibarıyla alınmadığı ve gözaltı sürelerinin dört gün uzatıldığı belirtildi.
Şanlıurfa, Diyarbakır, Şırnak, İstanbul, İzmir ve Ankara Barolarının da aralarında olduğu 24 baro, gözaltındaki avukatlar için ortak bir yazılı basın açıklaması yaptılar.
Soruşturmaya ilişkin kısıtlama kararı olması sebebiyle içeriğe ilişkin bilgi alınamadığı belirtilen açıklamada, bu belirsizliğin ciddi kaygılar yarattığı ifade edildi.
18 Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi avukatın yıllardır "haksız bir şekilde tutuklu yargılandıkları" ifade edilen açıklamada geçen hafta Mardin Barosu avukatlarından Ali Kahraman'ın da gizli tanık ifadeleri gerekçe gösterilerek tutuklandığı hatırlatıldı.
Meslektaşlarının derhal serbest bırakılması çağrısını yapan baroların açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
"Arama ve gözaltı kararlarından anlaşıldığı kadarıyla meslektaşlarımız, mesleki faaliyetleri nedeniyle bu uygulamaya maruz kalmışlardır. Hal böyleyken, arama ve gözaltı işleminin, avukatların yargılanmalarına ilişkin yasal hükümlerin ihlal edildiği anlaşılmaktadır.
"Suçu her ne olursa olsun herkesin savunma yapma ve savunmasını yaparken bir avukattan yardım almaya hakkının olması hukuk devletinin gereğidir. Bundan dolayı avukat, üstlendiği görev ile özdeşleştirilemez! Avukat bu görevinden ötürü gözaltına alınamaz, tutuklanamaz, yargılanamaz. Üç ilde meslektaşlarımıza yapılan, tüm ülkede savunmayı susturmaya yönelik bir harekettir. Kabul edilemez."
Şanlıurfa Baro Başkanı Abdullah Öncel, dosyada kısıtlılık kararı olduğu için detaylar konusunda kapsamlı bir bilgiye ulaşamadıklarını belirtti ve şunları söyledi:
"Detaylı bir bilgiye sahip olmamakla birlikte örgüte yardım iddiasıyla arkadaşlarımız alınmışlar ama bizim düşüncemiz şu, bu arkadaşlarımız insan hakları aktivisti ve toplumsal birçok vakada avukatlık yaparak mesleklerin ifa ediyorlar. Son dönemlerde muhalif kesim ve düşüncelere yönelik bir yönelim var ben sırada avukatların olduğunu biliyoruz."
Öncel, hiçbir arkadaşının örgüt üyesi olmadığını belirterek şunları aktarıyor:
"Gözaltındaki arkadaşlarımızdan biri resmi olarak 15 yıldır Siverek ilçesinde Adalet Bakanlığı tarafından resmi olarak Cezaevi İzleme Komitesi Başkanı olarak görevlendirilmiş bir arkadaşımız da alındı. 15-20 yıldır o arkadaşımız bir tek siyasi içerikli bir dosyaya bile bakmamış. Cezaevinde kendine tevdi edilen dosyalar üzerinde hükümlülerle görüşürken bile üç ya da beş gardiyan gözetiminde görüşmeleri gerçekleştirmiş ama o da gözaltına alındı."
Yargı organlarının siyasetin aracı olarak kullanılmaya başlandığını savunan Şanlıurfa Baro Başkanı Abdullah Öncel, avukatlara yönelik gelişen operasyonları, avukatlık mesleğini sindirme politikası olduğu düşüncesini öne sürüyor:
"Maalesef son dönemlerde muhalif gibi gözüken insan hakları aktivistlerine yönelik ciddi bir yönelim var ve devam edeceği kaygısındayım. Elbette ki avukatların suç işleme özgürlüğü yok ama sırf avukatlık mesleğini ifa edip mesleki çalışma yaptıkları için avukat arkadaşlarımızın gözaltına alınması kabul edilemez. Türkiye'de 125 bin avukat var ve ben bu yönelmelerin tesadüf olmadığını düşünüyorum. Bu tür operasyonlar ile avukatlık mesleğini öldürmeye çalışıyorlar, biz bu konuyla ilgili yetkilileri sağduyuya davet ediyoruz."
Öte ayndan İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Üyesi avukat Raci Bilici'ye de "terör örgütü üyeliği" suçlamasıyla Perşembe günü 6 yıl 3 ay hapis cezası verdi.
Bilici 2011-2014 yılları arasında, Demokratik Toplum Kongresi'nin (DTK) toplantılarına katıldığı gerekçesiyle "terör örgütü üyeliği" iddiasıyla yargılanıyordu.
Konuyla ilgili BBC Türkçe'ye konuşan Bilici, karara itiraz edeceklerini söyledi ve ekledi:
"DTK toplantılarına çalıştığımız kurumlar adına katıldık. Zamanında hükümetin birçok temsilcisi DTK'yı ziyaret edip toplantılar bile yaptılar. Anayasa hazırlık sürecinde DTK resmi olarak davet edilmiş bir kuruluştu. DTK'daki çalışmalara ben de çalıştığım kurumlar adına katıldım. Ben ve benim gibi sivil toplum örgütlerinde çalışan, legal siyaset yapan insanlar ya da kurumlar üzerindeki baskılar son bulmalı. Bu baskılar legal siyasetin önünü tıkayan adımlar. Bu tür kararlar sadece şahıslar ve ya da kurumlar için değil, devlet için de kötü kararlar. Benim temennim bu tür kararlardan adımlardan geri dönülmesi ve hukukun, demokrasinin zeminini sağlamlaştıracak adımlar atılmasıdır."