Avusturya'da dün tekrarlanan cumhurbaşkanlığı seçimini sol eğilimli, Avrupa Birliği (AB) yanlısı Alexander Van der Bellen kazandı.
Alexander Van der Bellen'in aşırı sağcı Özgürlük Partisi'nin adayı Norbert Hofer karşısındaki zaferi, AB liderlerine de derin bir nefes aldırdı.
Ancak Hofer seçimde oyların yaklaşık yüzde 47'sini aldı.
Bu da, Özgürlük Partisi'nin bugüne dek ülkede elde ettiği en iyi sonuç oldu. Partinin Avusturya'da hala gözardı edilemeyecek bir siyasi güç olduğu ortada.
Aynı zamanda göçmen ve AB karşıtı da olan Özgürlük Partisi'nin lideri Heinz-Christian Strache bugün seçim sonrası yaptığı açıklamada, "Dün tarih yazdık! Bizim zamanımız geliyor" dedi.
Avusturya'da normal koşullarda genel seçimler 2018 yılında yapılacak. Fakat seçim tarihi öne çekilebilir veyapılan kamuoyu araştırmaları Özgürlük Partisi'nin seçimde birinci olabileceğini gösteriyor.
2017'de Fransa'da cumhurbaşkanlığı, Almanya ve Hollanda'da genel seçimler yapılacak ve aşırı sağcı partiler bu üç ülkede de yükselişte.
Fransa'da aşırı sağcı Ulusal Cephe'nin lideri Marine Le Pen, cumhurbaşkanlığı seçiminde ikinci tura kalacak gibi görünüyor.
Hollanda'da da yine aşırı sağcı Özgürlük Partisi kamuoyu araştırmalarına göre ilk sırada.
Zaten bu iki partinin liderleri de seçim kampanyası sırasında Norbert Hofer'e destek vermişlerdi.
BBC Avrupa Editörü Katya Adler de, Avusturya'daki cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili analizinde, iki aday arasındaki oy farkının az olduğuna dikkat çekti.
Katya Adler'e göre ülkede 'daha milliyetçi', 'daha küreselleşme karşıtı' ve 'göçün sınırlandırılmasına sıcak bakan' bir adayın seçimi kaybetmesi birçok Avusturyalıyı üzdü.
Adler, "Eğer Brexit'ten (İngiltere'nin AB'den ayrılma kararı) ve ABD'deki başkanlık seçiminden bir şey öğrendiysek, o da seçmenlerin eğilimlerinin tahmin edilemediği. Düzen karşıtlığı artıyor. Avrupa'da 'popülistlerin' seçim zaferleri hala mümkün" diyor.