Doğan Yayın Holding Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Doğan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Almanya’daki Deniz Feneri e.V. Derneği davasıyla ilgili olarak yapılan yayınlar nedeniyle yönelttiği ağır suçlamalara cevap verdi. Doğan, “Her fırsatta Hilton’u diline dolamasından, bu konuyu artık şantaj aracı haline getirdiği sonucunu çıkarıyorum. Şantaj başbakanlara yakışmaz. Ağır bir anayasal suçtur” dedi. Doğan Yayın Holding Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Doğan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın dün grubu ve doğrudan şahsını hedef alan suçlamaları üzerine bir açıklama yaptı ve “Ben bu yaşıma kadar ahlakımla ve şerefimle geldim. Ahlakım konusunda sicil amirim başbakan değildir” dedi. Aydın Doğan, açıklamasında şunları söyledi: Derin endişeyle izledim Başbakanın konuşmasını hayretle dinledim. Sadece hayretle değil, aynı zamanda Türkiye’de basın özgürlüğünün geleceği açısından da çok derin bir endişeyle dinledim. Deniz Feneri ile ilgili haberleri gazetelerden, te- levizyonlardan izliyorum. Neymiş olay? İnsani yardım toplama amacıyla kurulmuş bir dernek, topladığı paraları, bir takım şirketler aracılığıyla şahıslara vermiş. Tabii bu çok önemli bir olay.
Erdoğan, Doğan'a sert çıktıYargılayan Alman yargısı Çağımızda insani dayanışmayı, yardımlaşmayı sağlayan kuruluşların büyük sorumlulukları var. İnsanlardaki yardım duygusunu istismar etmek, bana göre günahların en büyüğüdür. Çünkü o duyguyu yok ettiğiniz, yardımlaşma amacıyla çalışan insanlara ve kuruluşlara olan güveni sarstığınız taktirde insanlığa çok büyük zarar vermiş olursunuz. Bu olayı kim ortaya çıkarmış? Alman Polisi ve makamları. Kim yargılıyor? Alman Yargısı. Peki bizim gazetelerimiz televizyonlarımız ne yapıyor? Mahkemenin safahatı hakkında bilgi veriyor. Başbakan kime kızıyor? Bu haberleri veren gazetelere ve televizyonlara. Hatta onlara da değil, direk beni hedef alıp bana kızıyor. Bunun bir mantığı var mı? Ben bunun neresindeyim? Şahsıma karşı bu saldırıyı mantıkla, vicdanla, adalet duygusuyla izahı mümkün mü? Sanıklardan biri, toplanan paraların Başbakana verilmek üzere birisi tarafından alındığını söylüyor. Bu ifade tutanağa da geçmiş. Peki bu ifadeyi kim dile getiriyor? Ana Muhalefet Partisi Başkanı. Hem de nerede? Televizyonlarda canlı yayında. Tekrarlıyayım. İddia sahibi Alman Yargısı. İddiayı Türkiye’de dile getiren Ana Muhalefet Partisi Başkanı. Bunun yayınlayan NTV Televizyonu. Söyler misiniz ben bunun neresindeyim? Tarihin diktatörler sayfası Kendi gazetelerime bakıyorum, hepsi bunu Deniz Baykal’a atfen vermişler. Başbakan bize yükleniyor. Herhalde bu yolla susturmak istiyorlar. Devlet bütün kurumları ile ellerinde. Bize yapmadıkları kötülüğü bırakmayabilirler. Zaten yapıyorlar ve yapmaya devam edecekler. Ama hür basını susturmaya tam teşebbüs eden bir başbakanı tarih, demokrasi defterine değil, diktatörler sayfasına yazar. Başbakan durmadan Hilton meselesini dile getiriyor. İddia sahibi ben değilim, ama başbakan bunun hesabını senden sorarım diyor. İddia doğru çıkmazsa, seni ahlaksız ilan ederim diyor. Ahlakımla ve şerefimle geldim Ben bu yaşıma kadar ahlakımla ve şerefimle geldim. Ahlakım konusunda sicil amirim başbakan değildir. Ahlakımın hesabını hem bu dünyada hem öteki dünyada alnımın akıyla veririm. Bir başka nokta daha var ki, bundan söz etmekten hicap duyuyorum. Başbakan, gazetelerde ne zaman hoşuna gitmeyen bir haber görse hemen Hilton ipine sarılıyor. Şantaj aracı Kendisine açık açık şunu söylüyorum. Hilton konusunda yasalara aykırı bir talebim varsa, bunu reddetmek kamu otoritesinin görevidir. Ama vatandaş olarak haklı bir talepte bulunuyor ve bunu yerine getirmiyorsa, bu da suçtur. Türk Kanunları, Başbakanlara suç işleme hakkı vermiyor. Bir de şunu merak ediyorum. Hilton konusu Başbakan’ı neden bu kadar ilgilendiriyor? Ben Hilton konusunun İstanbul Belediyesi’nin yetki sınırları içinde olduğunu sanıyordum. Yoksa İstanbul Belediyesi’nin yönetimi de mi Başbakanlığa geçti? Her fırsatta Hilton’u diline dolamasından, bu konuyu artık şantaj aracı haline getirdiği sonucunu çıkarıyorum. Şantaj başbakanlara yakışan bir şey değildir. Ayrıca suçtur. Çok tehlikeli bir dönem başladı Yine de benim açımdan bu konuşmanın asıl vahim yanı, basın özgürlüğüne yönelik ağır tehditin artık iyice su yüzüne çıkmış olmasıdır. Başbakanımız eleştirilmekten hoşlanmıyor. Hoşlanmayabilir. Ama elindeki gücü de kullanıp bunu şantaj aracı haline getirme hakkı yoktur. Bana göre bu tutumu ağır bir anayasal suçtur. Çünkü Anayasamız basın özgürlüğünü teminat altına almıştır. Dünkü konuşması bana göre Türk basın tarihinde çok tehlikeli bir dönemin başladığının en somut işaretidir. Şimdiye kadar ellerinden gelen baskıyı yapıyorlardı. Demek ki baskıları daha da ağırlaşacak. Benim söyleyeceğim bundan ibarettir.