Aydın Engin: Ahmet Şık'ın sözlerine tepki gösteren AKP ve MHP milletvekillerine bir öğüdüm var

Aydın Engin: Ahmet Şık'ın sözlerine tepki gösteren AKP ve MHP milletvekillerine bir öğüdüm var

Aydın Engin*

Biliyorum, gündem çok yüklü.  CHP kaynıyor ya da kayıyor.  AKP yeni rejimini kendi tahminlerinden de hızlı ve kendi öngörülerinden de ötelere taşıyarak inşa ediyor. Benim gibi ekonomi cahillerinin bile kestirebileceği kadar ciddi bir ekonomik allak bullaklığın eşiğindeyiz. Yükselen milliyetçilik Avrupa’nın çok övülen demokrasi standartlarını kemiriyor. İran’da gücüyle “şah rejimi”ni deviren kitleler (hele de kadınlar) bu kez “mollalar rejimi”ni temellerinden sallıyor.  Günlük gazete yazısında bunlar atlanmaz, atlanmamalı.  Olsun. Hepsini elimin tersiyle bir yana itip Ahmet Şık’ı yazacağım.  Buyrun.

***

HDP’den adaylık teklifi geldiğinde danıştıklarından biri de bendim. Bilgiç bilgiç konuştum:  -Boş ver, dedim. Sen gazetecisin, gazeteci kal.  Yanılmışım.Zaten beni dinlemedi; gitti aday oldu veseçildi.  İyi etmiş.  AKP’nin adı OHAL olmayan OHAL rejimini kalıcılaştırmak için Meclis’e getirdiği torba yasanın görüşmeleri sırasında HDP adına Ahmet Şık söz aldı. Konuşmaya başladı. Katlanamadılar. Futbolculuğu sırasında sık sık alay konusu olan bir sporcu eskisi Reis’inin fedailiğine soyundu; kendisine destek veren AKP’li kalabalığı ile Ahmet Şık’a saldırdı.  Neden?  Ahmet Şık’ın söylediklerini hazmedemediler.  Başka türlü söyleyeyim: Gerçeğin Ahmet Şık’ın tokat gibi suratlarında şaklayan sözcük ve cümlelerle dillendirilmesine katlanamadılar.  O engellenen konuşmanın tam metni aynı gün Cumhuriyet’te yayımlandı. Ardından çeşitli haber sitelerinde ve Facebook, Twitter gibi kanallarda yayıldıkça yayıldı. Önce acı acı, ardından keyifle güldüm. Bizim Cumhuriyet duruşması sırasında, Ahmet Şık henüz tutukluyken savunmasını yapmak için söze başladı ve geçenlerde Yargıtay üyeliği ile ödüllendirilen Mahkeme Başkanı “Size burada siyasi konuşma yaptırmam” diyerek konuşmasına izin vermedi ve Ahmet Şık’ı salondan attı.  Sözü kesilmeseydi o konuşmayı salondaki biz sanıklar, avukatlar ve sayıları 100’ü geçmeyen konuklar izleyebilecekti. Söz kesildi, Ahmet dışarı atıldı ve konuşmanın tam metni medya ve sosyal medya kanallarından on binlerce kişiye ulaştı…  Meclis’te de öyle oldu. O konuşmayı salonda bulunan milletvekilleri ve Meclis TV’den olsa olsa üç, beş, yüz kişi izleyecekti. Şimdi on binlerce kişi biliyor.  Belki siz de…  Hatırlayın. Ahmet Şık çok duru bir cümleyle başladı. Öyle “Sayın başkan, sayın milletvekilleri hepinizi saygıyla selamlıyorum” diyen o eğreti nezaket cümlelerine girmedi: -Öncelikle şunu bilin…  Ve devam etti:  -Kanun teklifinin hukuki dayanaklarına dair içerik tartışmasına girmeyeceğim. Çünkü tartışmamız gereken iktidarınızın meşru ve yapmak istediklerinizin hukuki olup olmadığıdır. Sahip oldukları güç ve iktidarı sonsuza kadar ellerinde tutabilecekleri yanılgısıyla; yasaları silah, yargıyı da tetikçi haline getirme çabasına girişmiş ne ilk iktidarsınız, ne de son olacaksınız ve önümüze koyduğunuz bu yeni yasa metniyle, darbecilerin basit bir karikatüründen ibaretsiniz.  Tam metni buraya aktaracak değilim.  Saldırganları önlemek yerine Ahmet Şık’a iki oturuma katılmama cezası veren çiçeği burnunda Meclis Başkan Vekili’ne de sözüm yok.  Ancak kürsüye saldırarak ya da yerlerinde oturarak Ahmet Şık’ın sözlerine tepki gösteren AKP ve MHP milletvekillerine bir öğüdüm var.  Boş verin bağırıp çağırmayı da o konuşmanın tam metninini önünüze koyun. Yanınızda kimse olmasın. Kendinizle başbaşa kalın ve kendinize sorun:  -Söylenenlerin neresi yanlış?  Söylenenlerin canınızı acıtması o sözlerin yanlışlığını göstermez. Ama sizlerin gerçekle yüzleşemeyecek kadar ödlek olduğunuzu kanıtlar.  Ödlek olmayı kendinize yakıştırıyor musunuz?  Yakıştırıyorsanız bilin ki Ahmet Şık’ın tırnağı bile olamazsınız. Yiğitlik kalabalığın gücünü arkasına alarak bağırıp çağırmakta değil, düşüncesini çekinmeden ve her yerde gür sesle söyleyebilmektedir.  Ahmet Şık yiğittir.

*Bu yazı Cumhuriyet'ten alınmıştır.